Basın : Askerin düzenli olduğu yalanını İkdam'ın 15 Nisan Tarihli sayısı her sayfasında sürdürüyordu. Ayrıca, bir Rum subayının öldürülmesi "ittihad-ı anasıra" aykırı olduğu için, İkdam bu konuda özel bir duyarlılık gösteriyordu. Rumca gazetelerin yazılarına da bir hayli yer verilmişti. Tahidromos, Atina' da olayın "tabii" karşılandığını, ve artık Kamil Paşa ile İsmail Kemal'in işbirliği sayesinde Osmanlı milletleri arasında gerçek bir birlik kurulabileceği umudunun doğduğunu belirtiyormuş.
Bugünün The Times gazetesi ise başyazısında, Türklerin hemen hiç kan dökmeden ve maddi zarar yapmadan, ordu eliyle yine bir ihtilal yaptıklarını belirtmekteydi. Başyazıya göre, İttihat ve Terakki'nin diktatörce tavırları ve memleketin hızlı bir Batılılaşmaya karşı olması ayaklanmanın nedenleriydi. Bu durumda ayaklanma, meşrutiyetçi fakat muhafazakar bir yönetime yol açacaktı.
Serbesti de o gün yapılacak basın mitinginin, şimdilik gerekli görülmediği için yapılmayacağını bildiriyordu, zira nasıl olsa şeriat "hürriyet-i kelamı" buyuruyordu.
Günün Volkan'ında Vahdeti'nin "İnkikab-ı Şeri" başyazısı dikkati çekiyor. Bunda "Açık Mektup" taki kötümserlikten hiçbir iz yoktur. Yalnız üç yerde "halife" adı saygıyla anılarak, ihtiyat elden bırakılmak istenmiyordu. Son olarak da akerler uzun uzun övülüyordu. Volkan'ın son sayfasında ise İttihat ve Terakki önderlerinin nerede bulunduklarının bilinmediği söyleniyor ve alay ediliyordu.
Hükümet : O gün hazırlanıp yayımlanan bir resmi tebliğ, hükümetin endişelerini ilk defa dile getiriyor, o zamana kadar sürdürülmüş olan resmi iyimserliği adeta yalanlamış oluyordu. Tebliğde, bir çok askerin kışlalara döndüğü, ama bazılarının şehirde silahlı olarak dolaşıp havaya kurşun sıktıkları, böylece halk arasında ölüm ve yaralanmalara yol açtıkları anlatılıyordu. Durum karşısında, hükümet sert bir uyarmada bulunuyordu. Padişahın affı sadece aftan önceki olayları kapsamaktaydı. Oysa söz konusu davranışlar "Şer-i Şerif ve Kanun-u Esasi ahkamına" aykırı olduklarından, hükümetin bunları cezalandırmaya kesin olarak kararlı bulunduğu, bu yolda buyruklar verildiği bildiriliyordu.
Öte yandan Harbiye Nazırı Ethem Paşa boş durmamış, bazı taburların çavuş ve onbaşılarını yanına çağırarak öğütler vermişti. Bu öğütler mekteplilik, alaylılık ile ilgiliydi: iki tür subay yoktu, hepsinin elbirliğiyle vatan için çalışmaları gerekiyordu. Harbiyeliler aleyhinde beslenen düşünceler hiç doğru değildi; bununla birlikte, kötü hali görülen hiçbir subay taburlarda tutulmayacaktı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.