Dünyaca ünlü İngiliz şair ve yazar Aldous Huxley, 1894'te İngiltere'de dünyaya geldi. On altı yaşında, geçirdiği bir rahatsızlık sonucu bir yıl kör kalması, Huxley'in iç dünyasını keşfetmesine olanak verdi. Yirmili yaşlarının başında şiir ve öyküler yazmaya başlamasına karşın, yazın dünyasında ilk tanınışı "Crome Yellow / Krom Sarısı" (1921) adlı romanıyla oldu. Bunu izleyen romanları Antic Hay (1923), Those Barren Leaves (1925) ve Point Counter Point (1925), Huxley'nin çağdaş toplumun kusurlarını zekice olduğu kadar, acımasızca yargıladığı birer dahiyane taşlamadır. En bilinen eseri olan Cesur Yeni Dünya'nın (1932) da aralarında bulunduğu birçok romanında yazarın, II. Dünya Savaşı öncesinde tehlikeli bir şekilde kontrolden çıkmakta olduğunu hissettiği toplumun karmaşasına gösterdiği düşünsel tepkiler kolaylıkla hissedilebilir.
Darwin'in ateşli savunucularından ünlü biyolog Thomas Henry Huxley'in torunu, yine ünlü biyolog Sir Juilan Huxley'in kardeşiydi. Annesi şair ve denemeci Matthew Arnold'ın yeğeniydi. Babası Leonard Huxley ise Cornhill dergisinin sahibi ve yöneticisiydi. Bilimi ve edebiyatı birleştiren bu entelektüel miras Huxley'in dünyaya bakışının temelini oluşturdu. 1908-1914 yılları arasında yaşadığı üç sarsıcı olay; annesinin ölümüyle ailesinin dağılması, Eton'da öğrenciyken onu neredeyse kör olma noktasına getiren göz hastalığı ve kardeşinin intiharı Huxley'in tüm gençliğini etkiledi ve hayatında silinmez izler bıraktı. Yazar, yaşamının sonuna kadar göz hastalığıyla savaşmak zorunda kaldı.
1916-1920 yılları arasında, daha çok Fransız Simgecileri'nin etkisini taşıyan şiirlerden oluşan dört kitap yayımladı. Askerlikten muaf tutulan Huxley, bir süre bir çiftlikte tarım işçisi olarak çalıştı. 1919'da Maria Nys ile evlendi. Kısa öykülerinin yer aldığı Limbodan (1920) sonra kendisini üne kavuşturan "Crome Yellow / Krom Sarısı" (1921) adlı ilk romanı yayımlandı. Romanı F. Scott Fitzgerald övgüyle karşıladı. 1923'ten sonraki yıllarının büyük bölümünü İtalya'da geçiren Huxley, 1930-1937 arasında Güney Fransa'da yaşadı. 1925'te yayımlanan romanı "Those Barren Leaves / Şu Kısır Yapraklar"ı W. B. Yeats İngiliz romanına felsefenin dönüşü olarak değerlendirdi.
Huxley'in ilk "fikir romanı" sayılan "Point Counter Point / Ses Sese Karşı" (1928) ününü daha da pekiştirdi. Ama ona asıl ününü "Brave New World / Cesur Yeni Dünya" (1932) adlı gelecekçi yergi romanı sağladı. Huxley, 1937'de ABD'ye gitmek üzere Avrupa'dan ayrıldığında ününün doruğundaydı. Aynı yıl ikliminin gözlerine iyi geleceği inancıyla Kaliforniya'ya yerleşti ve ölünceye kadar orada yaşadı. 1954 yılında yayımlanan "The Doors of Perception / Algı Kapıları" (1954) ve devamı niteliğindeki "Heaven and Hell / Cennet ve Cehennem" (1956) geniş yankılara yol açtı. Kitap "beat kuşağı"nın başucu yapıtlarından biri oldu. The Doors topluluğu adını bu kitaptan esinlenerek aldı, ayrıca yapıt The Beatles'in Sergeant Pepper albümüne esin kaynağı oldu. 1955'te Maria Huxley öldü. Aldous Huxley, bir yıl sonra psikoterapist Laura Archera ile evlendi.
1958 yılında "Brave New World Revisited / Yeniden Ziyaret Edilen Cesur Yeni Dünya" yayımlandı. 1962'de yayımlanan "Island / Ada" son romanıdır. Aynı yıl Los Angeles'deki evi yandı. Huxley, kendi sözleriyle artık "mülksüz ve geçmişi olmayan" bir adamdı. Huxley, 22 Kasım 1963'te Hollywood'daki evinde hayata gözlerini yumdu.
1940'lı yıllardan sonra Doğu mistisizmine ilgi duymaya başlayan Huxley'nin; bir yaşam boyu sürdürdüğü arayışını, ölmeden bir yıl önce yazdığı "Ada" adlı romanında, Zen Budizm'inde noktaladığını anlıyoruz.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.