Ali Suad - Bilgiler
08/12/2009 20:18
ALI SUAD / MEÇHUL BIR YAZAR

İslam Gemici

Gözlerden ırak kalan edebi eserlerimizden biride " Seyahatname'ler"... Atalarımız, yüzyıllar boyunca devam edegelen göçler ve gezileri, bazan kısa, bazan uzun notlar halinde kaleme almışlar ve gerek ülkeler, gerekse insanlar hakkında ki gözlemlerini, gelecek nesillere aktarmışlardır. Bunları yazarken bir kısmı edebi kaygı gözetmemiş, fakat çoğunlukla " Seyahatname yazarları", Değme edebiyatçılara tuş çıkartacak metinleri yazmışlardır.

Tarihi, ders kitaplarında yazılan günlük metinlerden öğrenen bizim nesil için " Seyahatname " değince, aklımıza ilk gelenler Evliya Çelebi ve Marko Polo'dur. Bu iki kişinin yazdıklarına da sağlıklı şekilde ulaşmamız bir türlü mümkün olmamıştır. Fakat son zamanlarda bazı yayın evleri seyahat kitaplarını basmağa başladı. Ister tercüme, ister sadeleştirme yoluyla okuyucuya ulaşan seyahatnameler, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığımız dünyaların kapılarını açıyor. Bu kapılardan girmeği başaran okuyucular, bambaşka alemleri tanıyıp, bilgi sahibi oluyorlar. Ve şu anlaşılıyor : Tarih, ders kitaplarında veya maksatlı olarak tahrif edilmiş kitaplarda anlatılanlardan çok farklı !...

" Brezilya seyahatnamesi ", " Ümit Burnu Seyahatna me si ", " Mahmut Kaptan'ın Anıları " gibi kitaplarla başlayan seyahatlerim, bu eserlerım muhakkak herkes tarafından okunması gerekir düşüncesine ulaştırdı beni... Aşağıda, yine seyahatname yazarı olan Ali Suat anlatıyor. Yazıyı sayın N.Ahmet Özalp yazmış. Metni okuyunca " Meçhul bir yazar olan Ali Suat " hakkında bilgi sahibi olacak ve sadeleştirilecek Kitapevi tarafından yayınlanan " Seyahatlerim" adlı kitabı zevkle okuyacağınızı zannediyorum :

Ali Suat ; şair, romancı, öykücü, gezi yazarı,düşünür ve çevirmen.

Adı var, eseri var; ama kendisi kayıtlarda yok. Kendisini böylesine nasıl gizleyebildiğini anlamak çok zor. Bir dedektif gibi peşinden koştuk. Bütün izleri sürdük ama o, kendisini ele vermemeyi başardı. Bu yüzden şöyle diyoruz:Doğum yeri Kahire, tarihi 1905 : görülmüş şeyler : Öyküler, birkaç anı yazısı ve Piyer Loti'nin Isfahan'a Doğru'sundan birkaç sayfalık çeviri.

Oyunumuzu sürdürelim: Gençlik yıllarında çok çabuk ulaştığını söylemek zorundayız. Bu yılların sırat-1 Müstakim'de yayımlanan iki makalesiyle geçirir: Hikmet-i Islam (sayı 18, 1908) ve Mevlid-i Nebi (sayı 32, 1909).Olgunluk dönemi 1916'da başlar: Seyahatlerim. Bu dönemin önemli yılları: 1919: Amerika Cemahir-i Müttefikası Reis-i Mühteremi Vilson Hazretlerine Açık Mektup. 1923-24: Charles Texier'den üç ciltlik bir çeviri: Küçük Asya. 1930: Bir Kitap Kapanırken. Şiirlerini topladığı bu kitapla birlikte hayat kitabı da kapanmaktadır.

Edindiğimiz sınırlı bilgilerle girebileceğimiz ayrıntılar şunlar:

Görünmüş Şeyler Kahire'de basılmış. Belli ki yazar 1905'lerde oradadır. Kitapta yer alan bir anıdan, yazarın daha önce Fıransa' da bulunduğu anlaşılıyor. Ilk yazı 1897 tarihini taşıyor. Bu nedenle Ali Suad'ın doğum yılının 1897 olduğu da söylenebilir.Kimi öykülerde çevreyi Adana oluşturuyor. Bu, yazarının Adanalı olduğunu düşündürebilir

Sırat-ı Müstakim'de, Ali Suad için "Mekteb-i Mülkiye mezunin-i kadimesinden" notu düşülmüş. Tam yakaladığımızı düşünürken, raştırmamız sonunda yanıldığımızı anladık. h. Ali Çankaya'nın Mekteb-i Mülkiye'nin tüm mezunlarını içeren "Mükiyelilertarihi ve Mülkiyeliler"inde izine raslayamadık.Seyahatlerim'e göre yazar 1910-1912 yıllarını Arabistan ve Irak'ta geçirir. Devlet adına kimi konuları araştıran bir müfettiş olduğu anlaşılıyor. Arapça'nın yanısıra Ingilizce ve Fıransızca bildiğinide söyleyebiliriz.

Seyahatlerim'de yazarın iki kitabının yayın duyurusu var: Isimsiz Kitap ve Hayali Seyahatlerim. Ilk kitap için"manzum ve mensur", ikinci kitap için "tarihi hikayeler", açıklaması konulmuş. Kitapların basıldığı saptanamadı.Son kitabın varlığını Tanpınar'ın, Edebiyat Üzerine Makaleler'de* yeralan "Bir Kitap Kapanırken" başlıklı yazısından öğreniyoruz.Bu yazıda,yazarın dokuz yılını Anadolu'da geçirdiği de bildiriliyor. Bu bilgiyi diğerleriyle birleştirerek Ali Suad'ın hayatının büyük bir bölümünü görevi nedeniyle gezerek geçirdiğini söyleyebiliriz.

* * *

Seyahatlerim, Ali Suad'ın Necd ve Irak yörelerinde yaptığı gezilerin ürünü. Yolculukları dışında Kerbela, Medine ve Vadi-i Musa ziyaretleri önemli bir yer tutuyor eserde.

Eser zaman zaman anı, zaman zaman günlük özellikleri taşıyor. Dönemine göre oldukça sade dili var. Anlatımı, gerçek bir sanatçıyla karşı olduğumuzu gösterecek kadar güzel.

Eserlerin her satırında sıradan bir bürokratla değil, yüksek donanımlı bir entellektüelle, aydınla karşı karşıya olduğumuz anlaşıyıyor. Yazarın bu niteliği eseri, birtakım gözlemlerin, tanıklıkların sıradan bir anlatımı olmaktan çıkarıyor, yer yer olağanüstü güzellikteki Betimlemeler, gözlemlenen olay ve olguların yorumları, bunlar üzerine üretilen düşünceler, hatta geliştirilen kimi büyük toplumsal projelerle zenginleşen bir düşünce ve edebiyat metnine dönüştürüyor.Sözgelimi Irak'ta süren gezisi sırasında, çevrenin doğal şartlarından yola çıkarak bölge için inanılmaz bir kalkınma projesi sunuyor. Bütün bir bölgeyi kısa sürede geliştirecek, hayat şartlarını yükseltecek, uluslararası boyutları da olan bir projedir bu.

Kerbela'ya ilişkin bölümde, Fuzuli'densöz edilirken, kendinizi, yavaş yavaş açılan şiir ve edebiyatsöyleşisinin, değerlendirmesinin içinde bulabiliyorsunuz.

Medine'de,çeşitli ülkelerden gelmiş bilginleri gören yazar, Ravza-yı Mutahhara önünde tefekkür ederken,sizi islam dünyasınıneğitim sorununa götürebiliyor, Medine'de oluşturulacak Merkezi bir eğitim kurumu aracılığıyla tüm Müslüman ülkelerin eğitimi konusunda uygulamaya konulabilecek bir proje getirebiliyor önünüze.Eserin sanatsal değeri hakkında, gerçek bir sanatçının kaleminden çıkan bir metinle karşı karşıya olduğumuzu söylemek yeterli. "Gerçek bir sanatçı" nitelemesinde, Tanpınar'ın tanıklığı nedeniyle ne bir abartı, ne de bir sakınca görüyoruz.

Tanpınar, Bir Kitap Kapanırken'le ilgili yazısında Ali Suat'ın şiirlerini "Önümüze yığılan kuru ot yığınları arasındataze ve kokulu bir bahardemeti"ne benzetiyor. Bayezit kahvelerindekendisinden dinlediği "Dağ adamı" adlı roman çalışmasını da bir "Şaheser" olarak tanımlıyor ve yayınlanmasına dört gözle beklediğini söylüyor. Tanpınar'ı tanıyanlar, bu tanıklığın değerinide bilirler.

*Edebiyat Üzerine Makaleler, Ist,1969, Sayfa:396-397.

Önceki
Önceki Konu:
Toto Karaca
Sonraki
Sonraki Konu:
Ahmed-i Hani

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu