1921 Anayasası Kurtuluş Savaşı'nın olağanüstü koşulları içerisinde çıkarılmış bir anayasaydı. Cumhuriyetin ilân edilmesinden sonra, ülkemizin içinde bulunduğu koşullar değişti ve yeni Türk devleti birçok alanda devrim gerçekleştirdi. Bu dönemde devletin yeni gereksinimlerini karşılamak için yeni bir anayasaya yapılması gerekti. TBMM'deki çalışmaların sonucunda, 20 Nisan 1924'te 105 maddeden oluşan yeni anayasa kabul edildi.
1924 Anayasası, cumhuriyetin ilânından sonra demokrasi ilkelerine değer veren bir yapıya sahipti. Bu anayasa, dayandığı hukuksal ve siyasal ilkeler bakımından, 1789 Fransız Devriminden sonra gelişen bireyci ve özgürlükçü görüşleri kapsıyordu.
1924 Anayasası, ülkemizin siyasal yaşamında ulusal egemenlik ilkesinin gelişmesini sağlayarak kamu özgürlüklerine daha geniş yer vermiştir. Kayıtsız ve şartsız ulus egemenliği düşüncesinden hareket eden 1924 Anayasası, devlet içinde TBMM tarafından temsil edilen tek kuvvet ve tek meclis ilkesine dayanıyordu. 1924 Anayasası hazırlanırken 1921 tarihli anayasanın dayandığı temel ilkelerden de esinlenilmiştir. Milli egemenlik, tek meclis, kuvvetler birliği ve TBMM'nin üstünlüğü gibi yasalar, 1921 Teşkilât-ı Esasiye Kanunu'ndan alınarak geliştirilmiştir. 1924 Anayasası, egemenliğin yalnızca ulusa ait olduğunu ve ancak TBMM tarafından kullanılabileceğini belirtmektedir. Bu ilkeyle egemenliğin ulusal niteliği ilk kez 1924 Anayasası'nda belirgin bir biçimde ortaya çıkmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.