Macit Gökberk "Değişen Dünya Değişen Dil" adlı kitabının "Anayasa Dili" adlı denemesinde dilimize özellikle Anayasa dilimize Osmanlıca'nın katılma çabalarını, bunun sebeplerini ve de buna karşın yapmamız gerekenleri anlatıyor.
Son günlerde Anayasa diline Osmanlıca sözcükler yerleştirme çabaları görülmektedir Bu çabalar ülkemiz kültürünün Batı'ya yönelmesini yavaşlatmaktadır. Geçmiş 1924, 1945 Anayasaları Atatürk'ten beri var olan Batı'ya yönelme akımına uygun olan tamamıyla özgürlükçü anayasalardır. 1924 Anayasasında birey özgürlükleri sağlanır. 1945 Anayasası ise Türk'ün dili bakımından özgürlüğüne önemli bir adımdır. Batı'da özgürlüğün ilk defa ortaya çıkması ve gerçekleşmesi Rönesans akımı iledir. Bu dönem batı için bir kendini arayıp bulma dönemi olmuştur. Bunun sonucunda milli kültürler meydana gelmiştir. Yine bu dönemde Rönesans'ı gerçekleştiren ülkeler milli dillerini kültür dili haline getirmişlerdir. Bundan önce Latince Avrupa'da kültür dili idi ve Latince'nin yerini milli dillerin alması uğruna birçok kuşaklar kuvvetli direnişlerle karşılaşmışlar, bunlara karşı savaş vermişlerdir çünkü halkı aydınlatmanın en kolay yolu kendi öz dilleridir. Ülkemizde Osmanlıca Batı'daki Latince'ye benzemektedir. Osmanlıca Latince gibi oldukça ağır ve zor bir dildir. Bunun için milletçe aydınlanmayı en kısa yoldan sağlamak için Osmanlıca'nın yerine milli dilimiz olan Türkçe kullanılmalıdır. Dilimize Osmanlıca'nın dışında pakt, parti gibi diğer Avrupa dillerinden de sözcükler girmektedir. Bütün bunların birçok sebebi vardır ancak bu sebeplerin en önemlisi aydınlarımızın tarih boyunca kendi milli kültürlerine güvenmemeleridir. Buna karşın yapılması gereken dilimizi halkımıza dayanmak şartı ile geliştirmektir. Sokrates bunu İsa'dan önce 5. yüzyılda başarmış bir kişidir. O vatandaşları ile konuşarak onları düşüncelerini ifade etmeye zorlamıştır ve bu şekilde milli bir felsefe dili geliştirmiştir. Her dilde olduğu gibi Türkçe'de de bu yapılabilir. Her başarılı Rönesans'ın olduğu gibi Atatürk'ün de başarısının en önemli sebebi dilin yanında kültürün her alanında halka güvenmesi ve ona yönelmesidir çünkü yalnızca bu şekilde milli birlik sağlanabilir, ancak bu şekilde halk ile aydın aynı dili konuşur. Günümüzde de Atatürk'ün açtığı bu yolda ilerlemekteyiz. Bu aradaki geriye döndürme çabaları bizi yolumuzdan döndüremez sadece geciktirebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.