Antika - Bilgiler
16/04/2014 13:30
Alm. Antiquität (f), Fr. Antiquite, İng. Antique. Eski zamanlardan kalma, tarihi değeri olan ve nadir bulunan eşya. Antika, İtalyanca bir kelimedir. Osmanlılarda antika yerine “Giranbaha tuhaf tefarik” (Pahası ağır, az bulunur, hoşa giden mümtaz eşya) tabiri kullanılırdı. On dokuzuncu yüzyıldan itibaren dilimizde kullanılmaya başlandı ve sonra da yerleşti.

Tarih boyunca kurulan devletlerin ata yadigarlarını muhafaza etmeleri, saklamaları, antikaya duyulan önemi arttırmıştır. Ayrıca bazı insanlarda eski eserlere karşı aşırı merak vardır. Bunların neticesinde paha biçilmez antika kolleksiyonları meydana gelmiştir. Devletlerin yıkılması, yangın, sel, deprem gibi felaketler, bunlardan pek çoğunun harab olmasına sebeb olmuştur. Bir de kıymetini bilmiyen, ata yadigarının ehemmiyetini anlamıyan mirasçıların eline düşenler tamamen elden çıkmıştır.

Osmanlı Devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar muhafaza edilebilen eserler, müzelerimizde saklanmaktadır. Bunların hepsi birer tarihtir. Kazılarda çıkan pek çok eşya, kıymetini bilemediğimiz için veya çalınarak yurt dışına kaçırılmaktadır. Pekçok eserimiz bu sebeplerden dünya devletlerinin müzelerini süslemektedir.

Günümüzde hemen hemen her devlet antika eserlerin memleket sınırları dışına çıkarılmasını yasaklamıştır. Devletler, antika eşyalarla müzeler kurup geliştirerek turizmini geliştirmek için uğraşmaktadır.

İslam, Türk, ilkçağ ve Osmanlı eserleri sayesinde yurdumuz, dünyanın en zengin antika kolleksiyonlarına sahip ülkesidir.

Antika toplayan, satın alan ve satan, yani ticaretini yapan kişilere antikacı denir. Antikacılar; tarih, sanat tarihi, arkeoloji gibi ilimlerde bilgileri olan kimselerdir. Türkiye’de 19. yüzyılda antikacılık müstakil meslek haline geldi. Daha önceleri müstakil olmamakla beraber, çeşitli eşyanın ticaretini yapan kişiler tarafından alınıp satılırdı. Bilhassa, Kapalıçarşı İç Bedesten esnafı, bu işle meşgul olurdu. Halen İç Bedesten’de antika eşyalar satılmaktadır.

Antika eşyanın değeri, tarihi olması kadar aid olduğu dönemin sanatını yansıtmasıyla da ilgilidir. Bu bakımdan yüksek bedellerle alınıp satılmaları bu piyasayı oldukça genişletmiştir. Günümüzde milletlerarası çapta faaliyet gösteren müzayede firmaları rekor sayılacak değerde antika eşya satışları yapmaktadır.

Bugüne kadar bilinen antibiyotiklerin hiç biri virüslere etkili değildir. Şu halde virüs hastalıklarında antibiyotikleri kullanmak faydasızdır. Hatta mukavim bakteri ve çeşitli mantarların çoğalmalarına sebeb olabileceği için zararlıdır. Enfeksiyon hastalıklarının bir bölümü virüslere bağlı olduğuna göre, her ateşli hastaya hemen antibiyotik vermek yanlıştır. Herhangi bir antibiyotik bir hastalığın tedavisinde kullanılmadan önce, bu hastalığı doğurabilen mikroplara karşı bir kültür ortamında denenmeli, bunlardan en etkili olanı seçilmelidir. Yani bir antibiyogram yapılmalıdır. Antibiyogram yapılamıyorsa, o hastalık için en uygun ilaçları vermelidir. Mesela bademcik iltihabında penisilin veya eritromisin verilmesi çok denenen ve sonuç alınan bir yoldur. Bazı antibiyotikler vücudumuzda vitamin sağlayan bakterileri de yok ettiklerinden, bunları uzun zaman kullanmak doğru değildir. Mutlaka kullanmak gerektiğinde birlikte B kompleks vitaminlerini de vermelidir. Antibiyotikler, uygun dozda ve yeterli süre alınmalıdır. Hastalık belirtilerinin kaybolmasından en az üç dört gün sonraya kadar antibiyotiğe devam etmelidir. Küçük doz ve kısa süreli antibiyotik alımından hem bir fayda sağlanamaz, hem de bakterilerde mukavemet gelişmesine fırsat hazırlanmış olur.

Etki sahasını genişletmek maksadıyla, iki antibiyotiğin beraber verilmesi bazan doğru değildir. Çünkü biri diğerinin etkisini azaltabilir. Burada genel kaide şudur. Bakteriyi öldürücü bir antibiyotik ile bakterinin üremesini durdurucu diğer bir antibiyotik beraber kullanılmaz. Prensip olarak birbirleri ile olan ilişkileri şüpheli olan, veya bilinmeyen iki antibiyotiği birlikte kullanmamalıdır.

Bazan iki antibiyotiğin beraber kullanımı (kombinasyonu) teorik olarak mümkin olsa bile, yan te’sirlerinden dolayı kombine etmemelidir. Mesela gentamisin ile sefalosporin grubu birlikte verilirse, böbrek yetmezliği yapabilirler (böbrek kanalcıklarındaki tahribattan dolayı). Her antibiyotik, her hastaya verilmemelidir. Bir böbrek yetmezliğinde tetrasiklin verilirse, üremiye yol açabilir (ürenin kana karışması). Hangi antibiyotiklerin böbrek veya karaciğer hastalıklarında kullanılmayacağı iyice bilinmelidir. Çoğu defa korkusuzca verilen kloramfenikolün, iki üç ay sonra kemik iliğindeki kan hücrelerinin tahribine bağlı derin bir anemiye (kansızlığa) sebeb olabileceği düşünülmelidir.

Bazı antibiyotikler belirli yaşlarda verilmemelidir. Mesela altı yaşından küçüklere tetrasiklin grubu antibiyotikler verilmemelidir. Altı yaşından küçüklere tetrasiklin verildiği zaman, dişlerde kalıcı bir bozukluğa (şekil bozukluğu, renk değişimi, büyümenin durması gibi) sebeb olabilir. Tetrasiklin ve etki sahası geniş diğer antibiyotiklerin yüksek dozda ve uzun süreli kontrolsüz kullanılması, ağızda veya vücudun herhangi bir yerinde mantar hastalıklarının ortaya çıkmasına sebeb olabilir.

Bazı antibiyotikler; ilaçlarla, yemeklerle, meyve suları ile veya sütle alınmamalıdır. Süt ve antiasit mide ilaçları ile alınamayacak olanlara misal; Tetrasiklin grubu.

Meyve suyuyla alınmayacak ilaçlar:

Ampisilin, amoksisilin, eritromisin baz, penisilin.

Yemeklerle beraber veya süt ile alınamayacak ilaçlar:

Metranidazol (müstahzarları: Metrajil tablet) Nalidiksik asit müstahzarları: (Naligram, negram), verem ilaçları (Etambutol, paraaminosalisilikasit, streptomisin, INH cycloserin, Rifampisin) ve eritromisin gibi...

Antibiyotiklerin pek çoğunu hamilelik esnasında almak çok mahzurludur. Bazıları, ana karnındaki çocukta bir çok sakatlıkların meydana gelmesine sebeb olur. Eğer mutlaka antibiyotik vermek gerekiyorsa, penisilin, Spiramicin (rovamycin), ampisilin veya sefalosporin grubu bir antibiyotik gebeliğin ilk üç ayında verilebilir. Gebeliğin dördüncü ayından sonra penisilin ve sefalosporin grubu antibiyotikler çok dikkatli kullanılmalıdır.

Önceki
Önceki Konu:
Kol Gezmek
Sonraki
Sonraki Konu:
Trikloroetilen

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu