Kükürt yaşam için gerekli kimyasal maddelerden biridir. Tüm canlılarda bulunan bazı amino asitlerin yapısında bulunur. Taşkürede bol miktarda bulunduğundan genellikle sınırlayıcı maddelerden biri sayılamaz. Bu nedenle önemi daha çok hava kirliliği açısındandır. Kükürdün başlıca doğal kaynakları yanardağlar ve bataklıklardan çıkan hidrojen sülfit gazı (H2S) ve kayalardaki demir sülfit (FeS) gibi kükürtlü bileşiklerdir. Bu bileşikler jeolojik aşınma sonucu taşkürenin yüzeyine çıkarlar : denizlerde sedimanter kayaların oluşması ile taşküreye geri dönerler. Taşkürenin yüzeyine çıkan kükürtlü bileşiklerdeki kükürt, havadaki oksijenle reaksiyona girerek kükürt dioksit (SO2), kükürt trioksit (SO3) ve sonunda su buharı ile temas edince sülfirik asit (H2SO4) şeklini alır. Havadaki kükürt genellikle bu biçimiyle, yani sülfirik asit olarak yağmurlarla toprağa döner ve çevrime girer.Karadeniz'in dip suları ve Haliç'in bazı yerlerinde olduğu gibi, oksijensiz sistemlerde organik maddelerin ayrışmasından hidrojen sülfit (H2S) gazı oluşur. Tipik çürük yumurta kokusu veren madde işte bu gazdır. Oksijensiz sistemlerde kükürt, iki grup bakteri arasında değişik kimyasal şekillerde alınıp verilmektedir. Bazı çeşitleri (sülfür bakterileri), SO4 içeren (sülfatlı) maddelerdeki oksijeni kullanarak, hidrojen sülfüre dönüştürürler. Değişik çeşit bazı bakteriler de, H2S gazını enerji kaynağı olarak kullanırlar. Bu bakteriler kemosentetik bakteriler olarak adlandırılır. Son iki yüzyılda gerçekleşen sanayileşmenin kükürt dengesi büyük etkileri olmuştur. Fosil yakıt kullanımı ve madencilik atmosferdeki H2SO4 miktarını çok artırmıştır. Dolayısıyla kükürt, hava kirliliğine neden olan başlıca maddelerden biri haline gelmiştir. Bazı şehirlerde insan sağlığını, bazı ülkelerde de asit yağmuru denilen bir olay sonucu göl ve kara ekosistemlerini etkilemeye başlamıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.