Amerika'da psikoloji biliminin babası William James, on dokuzuncu yüzyılın en büyük keşfinin müspet ilimler alanında yapılmadığını söylemiştir. En büyük keşif inançtan destek alan bilincinin gücü olmuştur. Her insanın içinde, bütün sorunlarının üstesinden gelebileceği sınırsız bir güç deposu vardır.
Gerçek ve devamlı mutluluk, bütün zayıflıklarla baş edebileceğinizi tam olarak anladığınız gün, bir başka deyişle, bilinçaltınızın bütün sorunlarınızı çözebileceğini, bedeninizi iyileştirebileceğini, rüyalarınızın da ötesinde size servet kazandırabileceğini anladığınız gün yaşamınıza girmiş olacaktır.
Bebek sahibi olduğunuzda, evlendiğinizde, üniversiteden mezun olduğunuzda ya da büyük bir başarı veya ödül kazandığınızda kendinizi mutlu hissetmişsinizdir. En güzel kızla ya da en yakışıklı erkekle nişanlandığınızda çok mutlu olmuşsunuzdur. Sizi mutlu eden deneyimler listesine sayısız örnekler ekleyebilirsiniz. Bu deneyimler ne kadar muhteşem görünürse görünsün yine de sonu gelmeyecek bir mutluk veremezler; bunlar geçici mutluluklardır.
Kutsal kitaplarda bunun cevabını bulabiliriz: Tanrıya güvenen insan mutluluğu yakalar. Atacağınız adımlarda size yön vermesi, rehberlik etmesi ve sizi yönetmesi için Tanrı'ya güvendiğinizde, her zaman dengede kalır, huzur duyar ve rahatlık hissedersiniz. Bu arada çevrenize sevgi, barış ve iyilik saçtığınız için gerçekten de yaşamınızı mutlu bir şekilde yapılandırırsınız.
Mutluluğu Siz Seçmelisiniz
Mutluluk bir zihin durumudur. Onu yaşayacağınız günü siz belirlersiniz. Mutluluğu seçme özgürlüğüne sahipsiniz. Bu size olağanüstü basit görünebilir ve gerçekten öyledir de. Belki de insanların mutluluğa giden yolda tökezlemelerinin sebebi de budur. Mutluk kapısını açan anahtara sahip olmanın ne kadar basit olduğunu göremiyorlardır. Yaşama ait büyük şeyler basit, dinamik ve yaratıcıdır. Bunlar mutluluk ve refah getirir.
Eski çağlardan günümüze gelen ve geçerliliğini koruyan yazılarda bir düşünür dinamik bir gücün ve mutluluğun yakalandığı yaşamı nasıl düşünebileceğinizi şöyle anlatır: "Gerçek, adil, saf, güzel, iyilik dolu gördüğünüz şey ne olursa olsun, eğer içinde erdem ve şükran varsa bunlar üzerinde düşünün.
Mutluluğu Nasıl Seçmeli?
Mutluluğu seçmeye şimdi başlayın. Bunu nasıl yapacağınız aşağıda anlatılıyor: Sabahları yatakta gözlerinizi açtığınız zaman kendi kendinize şöyle deyin: "Bugünüm ve bütün günlerim İlahi düzenin sorumluluğundadır. Bugün benim için her şey iyi gidecek. Bugün benim için yeni ve harika bir gün. Hiçbir günüm bugünkü gibi olmayacak. Gün boyunca İlahi güç bana rehberlik edecek, yaptığım her şey bana yeni bir şeyler katacak. İlahi sevgi beni sarıp sarmalıyor, kuşatıyor ve ben hep huzur içinde ileriye doğru gideceğim. Dikkatim dağılacak olur da iyi ve yapıcı şeylerden uzaklaşırsam hemen geri dönüp güzel ve iyi düşünceler üzerine odaklanacağım. Ben, beni kutsayan ve zenginleştiren her şeyi kendime çeken tinsel ve zihinsel bir mıknatısım. Bugün üzerime aldığım her şeyde büyük başarılar kaydedeceğim. Bütün bu gün boyunca kesinlikle mutlu olacağım."
Her güne bu şekilde başlayın; işte böylece mutluğu seçiyor olacaksınız ve çevresine de saadet yayan bir kişi haline geleceksiniz.
Mutluluğu Alışkanlık Haline Getiren Birisi
Birkaç yıl önce İrlanda'nın batı kıyılarında yer alan Conne-marra'da yaşayan bir çiftçinin evinde bir hafta kadar kalmıştım. Bu adam hep şarkılar söylüyor, ıslık çalıyor ve şakalar yapıyordu. Ona bu mutluluğunun sırrını sorduğumda beni şöyle cevapladı: "Mutlu olmayı alışkanlık haline getirdim. Her sabah uyandığım zaman ve her gece yatmadan önce aile ailem, ürünlerim ve hayvanlarım için dua ediyor ve topladığım muhteşem hasat için O'na şükrediyorum."
Bu çiftçi bu yaptıklarını kırk yıldan beri uygulamaktaymış. Sizin de bildiğiniz gibi, düzenli ve sistematik bir biçimde tekrarlanan düşünceler bilinçaltına gömülür ve alışkanlık halini alır. Bu adam mutluluğun bir alışkanlık olduğunu keşfetmişti.
Mutlu Olmayı Gerçekten Arzu Etmelisiniz
Mutlu olmak konusunda çok önemli bir nokta vardır. Mutlu olmayı yürekten arzu etmelisiniz. Bazı insanlar vardır; o kadar uzun zamandan beri mutsuz, bir kenara atılmış ve sıkıntı içindedirler ki birdenbire çok güzel, fevkalade, neşeli bir haber üzerine mutlu edildiklerinde, bundan şüphe duyarlar: "Bu kadar mutlu olmak iyi değil! (bu mutluluğun ardından mutlaka kötü bir şey gelir)" Eskiden beri yaşadıkları zihinsel durumlarına öylesine alışmışlardır ki bu yeni duygularla kendilerini bir türlü rahat hissedemezler! O daha önceki, sıkıntılı ve mutsuz durumlarını özlerler.
İngiltere'de yıllardan beri romatizma çeken bir kadın tanıdım. Dizlerine hafifçe vurarak şöyle söyler dururdu: "Bugün romatizmalarım çok kötü. Dışarı çıkamayacağım. Bu romatizma beni çok sıkıntıya sokuyor."
Bu yaşlı bayana oğlu, kızı ve komşuları çok yakın ilgi gösteriyorlardı. Kadın romatizması olsun istiyordu. Kendi sözleriyle bunun "sıkıntısı" içinde yaşamaktan zevk alıyordu. Bu kadın mutlu olmayı gerçekten istemiyordu.
Ona şifa verecek bir yol önerdim. Ona kutsal kitaplardan bazı ayetler yazdım ve buradaki gerçeklere dikkatini verirse kesinlikle sağlığına kavuşacağı yönünde inanç ve güven vermeye çalıştım. Hiç ilgilenmedi. Bazı insanlarda sıkıntı ve üzüntüden hoşlanmalarına neden olan kendilerine özgü, zihinlerinde taşıdıkları, hastalıklı bir inat var gibi görünüyor.
Neden Mutsuzluk Seçilir?
Bazı insanlar şu tür düşünceleri kafalarından geçirerek mutsuz olmayı seçerler: "Bugün kötü bir gün; her şey ters gidiyor." "Başarılı olamayacağım." "Herkes benim karşımda." "İşler kötü ve daha da kötüye gidecek." "Hep geç kalmış oluyorum." "Hiçbir şey yolunda gitmeyecek." "O yapabilir ama ben yapamam." Eğer uyandığınız sabah zihinsel yaklaşımınız bu yöndey-se, tüm bunları bir mıknatıs gibi kendinize çekecek ve mutsuz olacaksınız demektir.
Kafanızdan neler geçiriyorsanız dünyanın ona göre şekil aldığını anlamaya başlayın. Roma'lı büyük filozof ve bilge Marcus Aurelius şöyle der: "Kişinin yaşamı düşündüğü şeylerden oluşur." Amerika'nın önde gelen filozofu Emerson ise, "Kişi, gün boyu düşündüğü şeylerden ibarettir" der. Alışkanlıklarınız sonucu sık sık kafanızdan geçirdiğiniz şeyler, kendilerini fiziksel olarak da var edebilme gücüne sahiptir.
Sakın, olumsuz düşüncelere, yenik düşüncelere ya da kaba ve sıkıntı verici düşüncelere kapılmayın. Kendi zihninizden geçenlerin dışında hiçbir şey yaşamayacağınızı sık sık kendinize hatırlatın.
Bir Milyon Dolarım Olsaydı Mutlu Olurdum
Sinir hastalıkları hastanelerinde yatan ve milyoner oldukları halde yoksul ve beş parasız olduklarını söyleyen pek çok insan tanıdım. Bu insanların buraya kapatılmalarının nedeni psikopatik, paranoik ve manik-depresif eğilimlere sahip olmalarıydı. Tek başına zenginlik sizi mutlu edemez. Öte yandan mutluluğa da engel teşkil etmez. Günümüzde pek çok insan radyolar, televizyonlar, arabalar, yazlık, özel bir yat ve yüzme havuzu satın alarak mutluğu satın almaya çalışır ama mutluluk bu şekilde ısmarlanıp satın alınabilen bir şey değildir.
Mutluluk ülkesinin adresi sizin düşünceleriniz ve hisleriniz-dir. Pek çok insan mutluluk yaratmak için suni bir şeyin gerekli olduğuna inanır. Bazıları şöyle der: "Eğer belediye başkanı seçilseydim, falanca kurumun başkanı olsaydım, filan şirketin genel müdürlüğüne terfi etseydim mutlu olurdum."
Gerçek olan şudur: Mutluluk zihinsel ve ruhsal bir durumdur. Yukarıda sözü edilen pozisyonlardan hiçbiri de beraberinde mutluluğu getirmez. Kuvvetiniz, neşeniz ve mutluluğunuz, ilahi düzeni ve bilinçaltı zihninizde yerleşik olan doğru hareketi arayıp bulmaktan ve bu ilkeleri yaşamınızın bütün aşamalarında uygulamaktan ibarettir.
Mutluluk Sakin Bir Zihin Tarlasının Hasadıdır
Birkaç yıl önce San Francisco'da seminerler verirken, işlerinin gidişatı yüzünden çok mutsuz ve kederli olan bir adamla bir görüşme yaptım. Adam bir şirketin genel müdürüymüş. Başkan ve başkan yardımcısıyla sorunları varmış. Onların kendisine karşı olduğunu iddia ediyordu. İçinde yaşadığı bu kavga nedeniyle işleri giderek kötüye gitmiş; ne kardan pay, ne de prim alabilmiş.
İşte bu adam işiyle ilgili sorunlarını şöyle çözmüş: Sabahlan kalktığında yaptığı ilk iş şunları söylemek olmuş: "Şirketimizde çalışan herkes dürüst, içten, sadık ve herkes için iyi bir şeyler yapma isteği duyuyor. Bu insanlar bu şirketin büyümesi, gelişmesi ve zenginleşmesi için oluşan zincirdeki zihinsel ve ruhsal halkaları oluşturuyor. Düşüncelerimle, sözlerimle ve hareketlerimle bu iki meslektaşıma ve şirkette çalışan herkese sevgi, barış ve iyilik saçıyorum. Şirketimizin başkanı ve başkan yardımcısının üzerlerine aldıkları her iş İlahi bir rehberliğin altında yürütülüyor. Bilinçaltı zihnimin sınırsız zekası benim için bütün kararları verecek. Tüm iş muamelelerinde ve birbirimizle olan ilişkilerimizde yalnızca doğru eylemler var. Büroma, kendimden önce sevgi, iyilik ve barış elçileri gönderiyorum. Ben de dahil şirketteki herkesin kafasında ve yüreğinde barış ve uyum hüküm sürmekte. Şu andan itibaren yeni bir güne inanç, güven ve sevgiyle başlıyorum."
Bu işadamı yukarıdaki meditasyonu sabahlan yavaş yavaş üç kez tekrarlamış ve söylediği şeylerin doğru olduğunu da içinde hissetmiş. Gün boyunca aklına korku ya da öfke dolu düşünceler geldiğinde kendi kendine şöyle demiş: "Zihnim her zaman denge, barış ve uyum içinde."
Bu şekilde zihnini disipline etmeyi sürdürdükçe, kötü düşünceler de artık gelmez olmuş ve kafası hep huzurla dolmuş. Ektiğini de biçmiş.
Bunların ardından iki hafta kadar sonra, zihnine tekrar tekrar emir vermesinin sonuçlarını bana yazdı; başkan ve başkan yardımcısı onu bürosuna çağırmış, yaptığı işleri ve yaratıcı fikirlerini övmüş ve onun gibi bir genel müdürleri olduğu için ne kadar şanslı olduklarını söylemişler. İnsanın mutluluğu kendi içinde bulduğunu keşfetmek bu adamı çok mutlu etmişti.
Aslında Engel Yok
Birkaç yıl önce bir gazetede, bir atın yolunun üzerinde, dışarı çıkmış ağaç köklerini gördüğünde ürktüğünü anlatan bir köşe yazısı okumuştum. Bu at, sonuç olarak, aynı ağaç köklerini her gördüğünde ürker olmuş. Çiftçi toprağı kazmış, kökleri çıkarmış, yakmış ve yolu düzeltmiş. Ama at, yirmi dört yıl boyunca o ağaç köklerinin olduğu o eski yerden her geçişinde ürkmeye devam etmiş. Aslında atın ürktüğü ağaç kökleriyle ilgili anılarıdır.
Düşüncelerinizden ve zihinsel imgelerinizden başka mutluluğunuzun önünü kapatan hiçbir engel yoktur. Korkularınız ya da kaygılarınız önünüzü mü kapatıyor? Korku, zihninizdeki bir düşüncedir. Tüm problemlerinizin üzerine çıkarak başarıya ve zafere ulaşacağınıza duyduğunuz inançla bu ağaç köklerini gevşettiğiniz an onu söküp atabilirsiniz.
İş hayatında başarısız olan bir adam tanıdım. Bana şöyle dedi: "Pek çok hatta yaptım ve çok şey öğrendim. Tekrar iş hayar tına döneceğim ve son derece başarılı olacağım." Kafasındaki engellere baş kaldırmıştı. Şikayet etmemiş, sızlanmamış ve onu tekrar dimdik ayağa kaldıracak güçlerine duyduğu inançla başarısızlık engelini söküp atmış ve korku dolu düşüncelerini ve eski sıkıntılarını zihninden kovmuştu. Kendinize inanın, bu şekilde başarı kazanacak ve mutlu olacaksınız.
En Mutlu İnsanlar
En mutlu insan kendi içindeki en iyiyi ortaya çıkarıp uygulayabilen insandır. Mutluluk ve erdem birbirini tamamlayan şeylerdir. En iyiler yalnızca en mutlu olanlar değiller, aynı zamanda yaşamı başarıyla sürdürme sanatında genellikle en iyi olanlardır. İçinizdeki en yüce ve en iyi şey Tanrı'dır. Tanrı sevgisi, Tanrı ışığı ve güzelliğini daha sık ifade edin, göreceksiniz ki dünyadaki en mutlu insanlardan biri olmuşsunuz.
Yunanlı filozof Epictetus şöyle der, "Mutluluğun ve zihin sükunetinin tek bir yolu vardır; bundan dolayıdır ki bunu her zaman elinizin altında hazır bulundurun, sabahlan erkenden uyandığınızda ve bütün gün boyunca hem de geç saatlerde uykuya dalarken sizin dışınızda sizinle ilgili olup bitecek her şeyi Tanrı'ya emanet edin."
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.