Yirmi dört saatin sekiz saatini ya da bütün yaşamımızın üçte birini uykuda geçiririz. Bu durum yaşamın değişmez yasasıdır. Aynı durum hayvanlar ve bitkiler alemi için de geçerlidir. Uyku ilahi bir yasadır ve problemlerimize aldığımız cevaplar çoğu zaman yatağımızda uyurken gelir.
Pek çok kişinin savunduğu bir teoriye göre insan gün boyu yorulur ve bedeni dinlendirmek için uyur ve böylece uyku sırasında yeniden enerji kazanma işlemi devreye girer. Kalbiniz, akciğerleriniz ve diğer bütün hayati organlarınız siz uyurken de fonksiyonlarını sürdürürler. Uyumadan önce yemek yemişseniz, o yiyecekler uyurken de sindirilir ve kana karışır; deriniz ter salgılamayı sürdürür; tırnaklarınız ve saçlarınız uzamaya devam eder.
Bilinçaltınız asla uyumaz ve dinlenmez. O her zaman aktiftir, tüm hayati kuvvetleri kontrol etmekle meşguldür. İyileşme işlemi en çabuk, uyurken olur; çünkü bilinçli zihinden gelen bir müdahale ile karşılaşmaz. En şaşırtıcı cevapları uykudayken alırsınız.
Neden Uyuruz?
- Uyku konusunda araştırmalarıyla tanınan uzman Dr. John Bigelow, geceleri uykudayken, göz, kulak, burun ve tat alma du-yularıyla ilgili sinirlerin uyku sırasında da aktif olduğunu; ayrıca beyin sinirlerimizin de bu dönemde oldukça etkin bir biçimde çalıştığını ortaya çıkarmıştır.
Dr. Bigelow, uyumamızın başlıca nedeninin, "daha yüce bir ruh bölümünün daha yüce bir tarafımızla bir bütün oluşturmak ve böylece tanrısal bilgelik ve öngörüler dünyasının bir parçası haline gelmek" olduğunu söyler.
Dr. Bigelow ayrıca şunu da ifade etmiştir: "Uykunun nihai amacı günlük işlerden ve aktivitelerden uzak kalmak değildir. İnsan yaşamının hiçbir bölümü uyku dünyasından ayrılmayı hak etmez. Kusursuz bir ruhsal gelişim içine girmek için uyku vazgeçilmezdir."
Dua, Bir Tür Uykudur
Bilinçli zihnininiz gün boyunca pek çok gerginliğe, çabaya ve yüklemeye maruz kalır; bu yüzden objektif dünyadan ve duyularla fikir yürütme düzleminden periyodik olarak ayrılmanın ve bilinçaltının yapısındaki o sakin bilgeliğe katılmanın gereği çok açıktır. Yaşamınızın her alanında yardımını isteyebileceğiniz yönlendirici, güç ve yüksek zeka ile tüm güçlerinizi yenecek ve günlük problemlerinizin hepsini çözebileceksiniz.
Günlük yaşamın gürültüsünden, karışıklığından ve duyu göstergelerinden düzenli olarak kopmak da bir tür uykudur; bir başka deyişle bu durumda, duyularınızın dünyasına karşı uykuda, bilinçaltınızın gücü ve bilgeliğine karşı uyanık olursunuz.
Uykudan Mahrum Kalmanın Etkileri
Az uyku, daha sinirli, daha sıkıntılı ve daha dengesiz olmanıza yol açabilir. Ulusal Zihin Sağlığı Demeği'nden Dr. George Stevenson şöyle der: "Sağlıklı olmak için bütün insanların en az altı saat uykuya ihtiyacı olduğunu güvenle söyleyebilirim. Bazı insanların daha fazla uykuya ihtiyacı vardır. Daha az uyuyarak idare edebileceğini sananlar yalnızca kendilerini aldatırlar."
Uyku süreçleri ve uyku eksikliği üzerinde çalışan tıp araştırmaları uzmanları şiddetli uykusuzluğun bazı durumlarda psikolojik sapmalara yol açacağına dikkat çekerler. Unutmayın; uyurken ruhsal olarak yeniden dolmaktasınız ve yaşamınıza neşe ve zevk katabilmeniz için yeterli uyku şarttır.
Daha Fazla Uyumalısınız
Robert O'Brien, Reader's Digest'te çıkan "Belki de Daha Fazla Uykuya İhtiyacınız Var" başlıklı makalesinde, uyku ile ilgili şu deneyi anlatır:
"Washington'daki Walter Reed Araştırma Enstitüsü'nde üç senedir çeşitli deneyler yürütülmektedir. Yüzden fazla askeri ve sivil gönüllülerden oluşan denekler dört gün kadar süreyle uyanık tutuldular. Davranış ve kişilikleri üstündeki etkileri ölçen binlerce deney yapıldı. Bu testlerin sonucu, uykunun gizemi konusunda bilim insanları son derece şaşırtıcı bilgiler verdi.
"Ortaya çıkan bulgulara göre yorgun bir beyin uykuya öylesine şiddetli bir açlık duyar ki uyumak için her şeyi feda edebilir. Uyku kaybından yalnızca birkaç saat sonra, 'dalma' diye adlandırılan anlık kaçamak kestirmeler ya da 'mikro-uykular' saatte üç ya da dört kez tekrarlandı. Tıpkı gerçek uykuda olduğu gibi gözkapakları düştü, kalp atışları yavaşladı. Her dalış yalnızca saniyenin kısa bir bölümü kadar sürdü. Bazen bu dalmalar yalnızca bomboş geçen dönemler olarak geçti, bazen de kısacık düşler ve imgelerle doldu. Uyku eksikliğinin miktarı arttıkça, iki üç saniye kadar olmak üzere, bu dalışların süresi de arttı. Denekler fırtınada uçak kullanmalarına karşın yine de bir iki saniye kadar dalmadan duramadılar. Bu size de olabilir; zaten direksiyon başında uyuyan uyuyakalan sürücüler de bunu kanıtlamaktadır.
Uyku mahrumiyetinin şaşırtıcı etkilerinden birinin de insanın hafızası ve algılaması üzerine olduğu gözlenmiştir. Uykudan mahrum edilen deneklerin çoğu, yapacakları iş için gereken bilgiyi yeterince süre akılda tutmayı başaramadılar. Hele rüzgarın yönü, uçuş hızı, irtifa ve güvenli bir biçimde yere inme çizgisi gibi pilotlardan beklenen birkaç faktörü birden aynı anda akıllarında tutmaları istendiğinde tamamen şaşırdılar.
Uyku, Danışma Bürosudur
Sabahları yayınlanan radyo programımı dinleyen Los Angeles'taki bir genç bayan, şimdi aldığı maaşının iki katını alacağı çok cazip bir pozisyonla ilgili bir iş teklifi aldığını anlattı. Teklifi kabul edip etmemek konusunda tereddütlüydü ve uyumadan önce bilinçaltından kendisine yardımcı olmasını istedi, "Bilinçaltımın yaratıcı zekası benim için en iyisinin hangisi olduğunu bilir. O her zaman yaşamdan yanadır ve benim lehime olan en doğru kararı verecektir. Geleceğini bildiğim cevap için şimdiden teşekkür ediyorum."
Uykuya dalmadan önce bu basit duayı defalarca tekrarladı ve sabah kalktığında içinde çok güçlü bir his duydu, bu his ona o teklifi kabul etmemesi gerektiğini söylüyordu. Teklifi reddetti ve bunun ardından gelişen olaylar önsezilerinin ne kadar doğru olduğunu gösterdi; zira ona iş teklif eden şirket birkaç ay sonra iflas etti.
Bilinçli zihin objektif gerçekler üzerinde doğru kararlar verebilir ama bu kızın bilinçaltının sezgi yeteneği söz konusu ilgi noktası hakkında bir aksaklık olduğunu bilen ve ona göre yönlendiren danışman olmuştur.
Kesin Felaketten Nasıl Kıl Payı Kurtuldu?
Bilinçaltınızdaki bilgenin dileğinize uygun olarak uyurken size nasıl yol göstereceğine ve koruyacağına bir örnek vermek istiyorum.
Uzun yıllar önce, İkinci Dünya Savaşı henüz başlamamışken bana Doğu'da çok önemli bir görev teklif edilmişti, bana yol gösterilmesi ve doğru karan vermem için şöyle bir dilekte bulundum: "İçimdeki Sınırsız Zeka her şeyi bilir ve yüce düzene uygun olarak doğru kararı da bana gösterir. Geldiği zaman cevabın o olduğunu bileceğim."
Bu basit dileği uyumadan önce defalarca tekrarladım ve uyu-yakaldım. Düşümde üç yıl sonra olacak olayları gördüm. Gördüğüm düşte eski bir arkadaşım belirdi ve şöyle dedi "Şu başlıklara bak -sakın gitme!" Düşümde ortaya çıkan gazete başlıklarında Pearl Harbour'a saldırı olayı ve savaş ilan edildiği yazıyordu.
Yukarıda anlattığım düş, kuşkusuz bilinçaltımın olay üzerinde yaptığı bir canlandırmaydı. Cevabı iletmek için saygı duyduğum ve güvendiğim bir dostumu seçmişti. Bazı insanlar düşlerinde gelen uyarıları anneleri vasıtasıyla alırlar. Anne onlara filanca ya da falanca yere gitmemeleri gerektiğini ve o uyarını nedenlerini anlatır. Bilinçaltınızm bilgisi sonsuzdur. O sınırsız bir bilgedir. Bazen yalnızca bir ses olarak belirir ve siz onun dediklerinin doğru olduğunu bilirsiniz. Bazen bilinçaltınız size annenizin ya da sevdiğiniz birinin sesiyle seslenir ve sokakta yürürken aniden durmanızı söyler; bir de bakarsınız ki bir adım daha atsaymışsınız yukarıdan düşen bir nesne tam kafanıza inecek-miş.
Benim bilinçaltını evrensel bilinçaltı ile bir bütündür: Japonlar'in bir saldırı planladıklarını ve savaşın çıkacağını bilmiştir.
Duke Üniversitesi, Psikoloji Bölüm Başkanı Dr. Rhine olağanüstü miktarda kanıt toplayarak dünyadaki pek çok insanın olayları önceden bildiğini ve bu durumların pek çoğunda düşlerindeki capcanlı gördükleri olayın geleceğini anlayıp trajik sonlardan kurtuldukları ortaya çıkarmıştır.
Benim gördüğüm düşteki Pearl Harbour olayı New York Times gazetesinde üç yıl sonra aynen belirdi. Bu düşün arkasından bilinçaltından gelen çok güçlü bir zorlanma duyarak hemen yolculuğu iptal etmiştim. Üç yıl sonra İkinci Dünya Savaşı patlak vermiş ve içgüdülerimin sesinin doğruyu söylediği bir kez daha kanıtlanmıştı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.