SEVDİĞİN BİR MESLEK SEÇ Kİ YORULMA

iki altın arayıcısı, Kaliforniya'da bir dağın yamacında, canlarını dişlerine takmış, didiniyorlardı, iki aydan beri çalışıyor, fakat bir türlü altına Yaşamıyorlardı.

Yıllardır bu işle uğraşan Bili, hiç de bezgin görünmüyordu. Fakat Kaliforniya'ya sırf gezmek için gelmiş ve Bill'e katılmış olan Sam, canından bezmişti.

Bili, gelecekten umutluydu.

- Benden ayrılma Sam, bir gün mutlaka çok altın bulacağız, diyordu.

- Kim bilir, dedi Sam.

Kazmayı her vuruşunda kaslarının müthiş ağrıdığını hissediyordu. Güneş, sırtını yakıp kavuruyordu. Akşama doğru Bili birden bir sevinç çığlığı attı:

- İşte Sam, görüyor musun? Altın parçalarını gördün mü? Sevinç içindeydi. Mutluluktan gözleri parlıyordu.

Sam, parlayan iki zerreye nefretle baktı:

- Kusura bakma Bili, ama pek de bir şeye benzemiyorlar!

Ertesi gün akşama kadar çalıştıkları hâlde çok az altın buldular. Sam artık bıkıp usanmıştı.

- Benden bu kadar, dedi ve kulübeye döndü. Elbiselerini değiştirdi. Bill'e bir veda mektubu bıraktı. Şunları yazdı:

"Bulacağın bütün altınlar senin olsun. Ölümüne çalışmak benim için değil. Zengin olmanın herhalde başka bir yolu olmalı."

Oradan ayrıldı ve bir daha da dönmedi.

Bili, notu okudu, omuzlarını silkti. Maden ocağı kazmaya devam etti. Çok geçmeden altın tabakasına ulaştı. Artık zengin olmuştu. Sam, sabırlı olmasını bilseydi o da zengin olacaktı.

Fakat dünya edebiyatı, Samuel Langborne Clemens'in "Mark Twain" takma adıyla yazacağı paha biçilmez mizahî eserlerden mahrum kalacaktı.Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi. Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.

Muhibbi [Kanunî Sultan Süleyman]