Alm. Mutterkorn (n), Hungerkorn (n), Fr. Ergot (m) de seigle, İng. Ergot of rye. Claviceps purpurea (Ascomycates=Asklı Mantarlar sınıfı) adı verilen çavdarmahmuzu mantarının çavdar ve benzeri buğdaygil bitkilerinin başağında parazit olarak kışı geçirmek üzere meydana getirdiği bir sklerotyum.
Sklerotyumlar 1-5 cm uzunlukta, 2-8 mm genişlikte, hafif kıvrık, siyahımtrak renkte, özel kokulu silindir şeklinde çubuklar hâlindedir. Hastalık meydana getirir. Buğdaygillerin ekildiği bölgelerde, fakat rutubetli ve yağmurlu olan iklimlerde meydana gelen bu hastalığa, bilhassa Doğu Avrupa’da, Rusya ve Polonya ovalarında ve Batı Avrupa’da, İberik Yarımadasında rastlanmaktadır. İlâç elde etmek maksadıyle Avrupa’nın birçok memleketlerinde, Macaristan, Almanya, İsviçre ve Fransa’da yetiştirilir. Türkiye’de ekilmekte olan çavdarlar ve diğer buğdaygiller üzerinde bu hastalığa rastlanmaz. Çünkü iklim yeteri kadar rutubetli değildir. Bazı bölgelerde tek tük rastlanan sklerotyumlar konu dışıdır.
Mantar sporları çavdar çiçeği dişi organının tepeciğinde çimlenir ve bir miselyum (mantar ipliklerinin meydana getirdiği topluluk)meydana getirir. Miselyum yumurtalığın içini tamâmen kaplar ve bir süre sonra üreme sporlarını vermeye başlar. Aynı zamanda mantar tatlı bir sıvı da salgılar. Balçiği denen bu sıvı böcekleri çeker. Balçiğini emmeye gelen böceklerin vücutlarına sporlar yapışır ve böylece sporlar başaktan başağa taşınarak hastalık yayılır. Miselyum yumurtalığı tahrib ettikten sonra sıkı bir örgü hâline geçerek, küçük bir boynuz veya horoz mahmuzu şeklinde siyahımtrak mor lekeli bir sklerotyuma döner. İşte bu sklerotyuma çavdarmahmuzu denir. Olgunlaşan çavdar tâneleri ile birlikte sklerotyum da toprağa düşer ve kışı toprakta geçirir. İlkbaharda çavdarın çiçek açma zamânında sklerotyumdan soluk kırmızı renkli çok sayıda saplar çıkar. Bunların uçlarında mat kırmızı renkte yuvarlak başlıklar meydana gelir. Bu başakçıkların içindeki iğ şeklinde sporlar, başakların açılmasıyle rüzgârlarla etrâfa dağılarak, tıpkı bir çiçek tozu gibi çavdar çiçeğinin dişi organının tepeciğine gelir ve dişi organ üzerinde çimlenerek hayat safhasına yeniden başlamış olur.
Çavdar ununda, çavdarmahmuzu da bulunacak olursa, bu undan yapılan ekmek zehirlidir. Bu yüzden ortaçağda Avrupa ve İskandinav memleketlerinde büyük zehirlenme vak’alarına rastlanmıştır. Bu zehirlenmeye Ergotismus adı verilir. Zehirlenme iki şekilde olur. Zehirli ekmeği yiyenlerin vücutlarının birçok yerinde şiddetli yanmalar başlar ve bunlar kangren oluncaya kadar sürer ve ölümle sonuçlanır. Kol, bacak veya herhangi bir organını kaybederek kurtulanlar da olur. Diğer şekli ise vücudun bâzı organlarında gerileme olur, sakat kalır veya ölümle sonuçlanır.
Kullanıldığı yerler: Çavdarmahmuzu tıbbî önemi de hâizdir. Hafif ısıda kurutulan mahmuz siyahımtrak menekşe renginde, yarım ay şeklinde, 10-35 mm uzunluğunda, 2-5 mm genişliğindedir. Kokusu özel, tadı yoktur. Çavdarmahmuzu alkaloit yönünden zengindir. Özellikle İspanya’da elde edilenlerinde alkaloit daha çoktur. Herbiri kuvvetli zehir olan bu alkaloitler üç grup altında toplanır: 1) Ergometrin, 2) Ergotamin, 3) Ergotoksin.
Fizyolojik etkileri olan bu alkaloitler, doğumlardan veya çocuk düşürdükten sonra devâm eden kanamalara karşı kullanılır. Çoğunun kan dindirici etkisi vardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.