Onun mezar taşına dostları şu satırları yazdılar: "Dostlarım, ne yapayım, gözlerim yumuldu. Halkıma gözün aydın söyleyemedim." Bütün ömrünü milletinin bahtı için bağışlayan, Vatan'a dönmek için milli davada temel taşını koyanlardan biri olan Cebbar Ağa bugünkü kıvançlı günleri göremedi. Böylelikle Kırım’a dönemedi. Sürgün toprağında ölüp gitti. Ama Kırım Tatar halkının minnettar hatırasından onun adı hiçbir zaman silinmedi.
Cebbar Akimov 1909'da Kırım’ın Aluşta şehri civarındaki Tuvak köyünde dünyaya geldi. Anne ve babası kültürlü insanlar oldukları için oğullarına da ana dilimiz ve medeniyetimizle ilgili sevgi ve saygıyı küçük yaşta aşıladılar. Köy okulunu bitirdikten sonra Totayköy Pedagoji Teknik Okulu'nda okudu. Askerlik hizmetini bitirdikten sonra Yalta' da ki Çayırköy okulunda çalıştı. Bu okulda gelecekte Cebbar Ağanın dostu ve meslektaşı Bekir Osmanov tahsil almış, bütün ömrü boyunca da Cebbar Ağa'ya "Ho-cam" diye hitap etmiştir.
Cebbar Ağa hem Kırım Tatar ve hem de Rus Dili ve Edebiyatını mükemmel bilen bir hoca olarak büyük bir itibar kazanmıştır. 1936 yılında Kırım Devlet Neşriyatında çalışmağa başladı. Devam eden yıllarda bu teşkilatın müdürü seçildi. Dünyaca meşhur olan edebi eserleri Kırım Tatar diline çevirip, onları Kırım Tatar halkının okuması için yayınlandı.
İkinci Dünya Savaşı yıllarında Cebbar Akimov "Kızıl Kırım" gazetesinde gazeteci olarak çalıştı. Almanlara karşı Partizan Hareketine katıldı. Kırım Alman işgalinden kurtulduktan sonra Mayıs 1944'de Akimov "Kızıl Kırım" gazetesinde zaferle ilgili sayıyı hazırlıyordu. Ama bu sayıyı yayınlama fırsatını elde edemedi. Çünkü bir gaze-teci olarak çalışmış olduğu matbaaya gittiğinde Sovyet askerleri onu yoldan çevirdiler. Ona gazeteye çalışmaya değil, bütün Tatarların toplandığı yere gitmesi emredildi. Böylelikle Cebbar Akimov bütün halkıyla birlikte sürgün edildi.
Sürgün edilmiş olduğu Özbekistan'ın Bekabad şehrinde türlü çeşitli işlerde çalıştı, ama o hiçbir zaman Kırım’ı aklından çıkarmadı. Milletinin ezildiğini, azap çektiğini gördükçe yüreğinden yaralandı. Bu acı onu hiç rahat bırakmadı. 1950'li yıllarda önce gizli, sonra da açık olarak halk hareketine ilk katılanlardan biri oldu. Cebbar Ağayı tanıyanlar onun insanları birleştirme, herhangi bir insanla ortak dili bulabilme kabiliye-tini çok iyi biliyorlardı. Yeni bir fikir doğduğunda veya ortaya bir sorun çıktığında herkes Bekabad' a Cebbar Ağa'nın evine bilgi almaya giderlerdi. Onun hem evi, hem de gönlü daima açıktı. Elbette bu durum KGB' nin dikkatini çekiyordu. Cebbar Ağa devamlı olarak takip edilmekteydi. Sonunda 29 Ağustos 1972 tarihinde 63 yaşında iken Cebbar Akimov' u yakalayıp hapse attılar. 3 aydan fazla süren sorgusunda onu milli dava-dan vazgeçirmeye çalıştılar. O, yapılan bütün baskılara rağmen yapılan suçlamaları kabul etmedi. Mahkeme dört gün devam etti. Mahkeme süresince binlerce Kırım Tatar toplanıp Cebbar Ağa'nın mahkemede söylediklerini dikkatle dinlediler. Hatta mahkemede Cebbar Ağa'nın söylediklerini not alıp Kırım Tatar halkına dağıttılar. Milli hareketin en yüksek noktasına yükseltildiği 60'lý yıllarda KGB ciler Cebbar Akimov' u Milli Hareketçilerin Cumhuriyet görüşmelerinde elebaşlık yapmak, konuşmalarında Komünist Partisine ve Sovyet Hükümetine hakaret etmekle suçlayıp ona üç yıl ağır sürgün cezası verdiler. 63 yaşındaki bu insan hapis müddetini soğuk Sibirya kamplarında geçirdi.
Üç yıl sonra tekrar Bekabad' a dönen Cebbar Ağa rahatını hiç düşünmeyip, milli hareket içerisinde bulunmaya devam etti. şehirlerde yaşayan Kırım Tatar Milli Hareketçileri arasında alakanın ve birliğin zayıfladığını görüp herkesi birleşmeye çağırdı. O, "eğer biz Milli Hareketin eylemcilerini bir masa etrafında toplayıp birlikte çalışırsak, inşallah kısa zamanda amacımıza ulaşırız " dedi. Cebbar Ağa'nın da bulunmuş olduğu bu toplantıda söylenen bu sözden sonra Milli Hareketin eylemcileri daha derli toplu hareket etme kararı aldılar. Şehirlerde, kasabalarda ve köylerde nerede Kırım Tatar'ı yaşıyor ise orada Milli Hareket ile ilgili toplantılar yapıldı. Kütüphanelerde ve arşivlerde Kırım Tatarları ile ilgili bilgiler toplandı. Ve sonunda "Kassasyon Beyanatı" şekillendi. Beyanat çok sayfalı, tarihi olaylarla zengin olmanın yanında halkın taleplerini açıkça gösteriyordu. Bu beyanata 12.820 Kırım Tatar'ı imza attı. Belge parti ve hükümet başkanlarına teslim edildi.
1980'li yıllarda artık iyice yaşlanan bu büyük savaşı görmüş, sürgünlüğü yaşamış, kamp azaplarını çekmiş olan Cebbar Ağa her zaman olduğu gibi umumi halk hareketinin merkezinde bulunuyordu. Bütün hareketçilerle sıkı temas halindeydi. Ama ardında kalan ağır yıllar onun vücudunda tesirini göstermişti. Günlerinin büyük kısmı artık hastahanelerde geçmekte idi. O, Milli Hareket ile ilgili bilgileri mektuplar vasıtası ile öğrenebiliyordu.
Son günlerini yaşamakta olduğunu anlayan Cebbar Ağa Milli Hareketimizin gerçek tarihinin gelecek nesle gerekli olacağını bilerek "Halk Hareketimizin başındaki şahıslar" diye bir cetvel hazırlayıp, hareketin en önemli olayları hakkında bilgileri hazırlayıp kaydetti.
Cebbar Ağa sevdiği halkına " Gözün Aydın" sözlerini söylemeye ömrü yetişmedi. Fakat o bütün ömrünü bu "Gözün Aydını “ yakınlaştırmak için feda etti. Halk bunu hiç unutmaz. Kırım Tatar halkı arasında onu tanımayan, ona hürmet göstermeyen yoktur. Vatana yeniden dönüldükten sonra yeni kurulan birçok yerleşim yerinde onun adına birçok caddeye ismi verildi. O, daima Kırım Tatar halkının yolbaşçısı olarak akıllardan hiçbir zaman çıkmayacak.
Yazarın Adı: Zera BEKİROVA - KIRIM
KALGAY Dergisi Yıl : 4 Nisan – Mayıs – Haziran 2000, Sayı:16, Sahife 12–13 ten alınmıştır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.