İnsanın kendini değerli hissetmesi, aile ve iş hayatında başarılı olması ve içinde yaşadığı toplumla iyi geçinmesi ruh sağlığı ile yakından ilgilidir. Ruh sağlığının temeli ise çocuklukta atılır. Anne babaların çoğu, çocukların beden sağlığı ile ilgilendikleri kadar ruh sağlığıyla ilgilenmezler. Elbette bunu bilerek yapmazlar. Çünkü beden sağlığının bozulduğunu ateşinin yükselmesinden veya diğer şikâyetlerinden kolayca anlayabilirler; fakat ruh sağlığının bozulduğunu anlamak o kadar kolay değildir. Aslında her çocuk ruh sağlığının bozulduğunu bazı işaretlerle belli eder, ancak bu işaretleri çözme bilgisinden yoksun olduğumuz için işin ciddiyetini anlayamayız. Okuduğumuz kitaplardan, eğitimcilerden, psikologlardan 'ruh sağlığı' ifadesini sık duyarız, ama çok azımız bunun ne anlama geldiği hakkında bilgi sahibidir. Ruh sağlığını açıklarken her yazar kendi tarzına göre farklı kelimeler kullanabilir, ancak sonuçta hepsi birbirine yakın anlamlara gelir. Ruh sağlığını kısaca şöyle açıklayabiliriz: Yetişkin insanın veya çocuğun kendine, aile üyelerine, arkadaşlarına ve yabancılara karşı davranışlarında neler hissettiğini; zor durumlar karşısında nasıl davrandığını, geleneklere, görgü kurallarına, toplumun dinî ve ahlâkî değerlerine nasıl baktığını; karşılaştığı olayları nasıl yorumladığını; zevklerini, eğilimlerini ve hayata bakış açısını belirleyen duygusal güçlere 'ruh sağlığı' denir. Hemen belirtelim ki, çocukların davranışlarını takip ederek ruh sağlıklarının yerinde olduğunu anlamamız, bozulduğunu gösteren işaretleri anlamamızdan daha kolaydır. Sevildiğinden emin olan, kendisini değerli hisseden, aile içinde duygularını çekinmeden dile getiren, kurallara uyan, sorumluluklarını yerine getiren, özgüven duygusu gelişmiş, işbirliğini ve paylaşmayı bilen, geçinilmesi kolay, arkadaşları tarafından aranan bîr çocuğun ruh sağlığı, yerinde demektir. Her çocuk ara sıra canımızı sıkan ve bizi endişelendiren davranışlarda bulunabilir, tavırlar takınabilir. Hemen telâşa kapılıp bunları çocuğun ruh sağlığının bozulduğunu gösteren işaretler olarak değerlendirmemiz için hiçbir sebep yoktur. Bu tür davranış ve tavırlar gelişme ve büyümenin normal sonuçları olabileceği için sabırla ve anlayışla karşılamah; dilediği takdirde, kendisini dinlemeye ve sıkıntısını paylaşmaya hazır olduğumuzu hissettirmeliyiz. Ama böyle bir durumda 'Ne oldu sana, haydi anlat!' diyerek sıkıştırmanın paylaşmak demek olmadığını da unutmamalıyız.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.