Kurak ya da aşırı kurak, bitki örtüsü zayıf, günlük sıcaklık değişimleri yüksek geniş alan. Eğer bir bölgenin aldığı yıllık yağış miktarı metrekareye 600 mm'den azsa o bölge yarı kuru olarak adlandırılır; 250 mm'den azsa kuru ve 25 mm'den azsa da
aşırı kuru olarak adlandırılır. Yarı kuru bölgelere genellikle step denirken, kuru ve aşırı kuru bölgelere de çöl adı verilir. Çöller en büyük yeryüzü biçimlerinden ve ekosistemlerinden biridir. Sıcak ve soğuk çöller, dünyadaki karaların yüzde otuz beşine yakın bir alanı kaplar; okyanuslardan sonra küresel iklim sisteminin belki de en önemli ögeleridir. Çöller göründükleri gibi durağan değildir. Yeryüzünün biçimine ve iklime bağlı olarak hareket ederler; genişler, küçülür, ortaya çıkar ve yok olurlar. Zaten dünyanın iklimi de ne kararlıdır ne de değişmez; kısa ve uzun dönemlerde belirgin değişimler gösterir. Dünya iklimindeki bu çalkalanmalar çöllerin koşullarını ve sınırlarını da etkiler. Kayalar üzerine yapılan araştırmalar, yeryüzündeki çöllerin
yüz milyonlarca yıldır var olduğunu gösterir. Tıpkı bugün olduğu gibi geçmişte de çöller, egemen atmosfer koşulları nedeniyle, her iki yarı kürenin de ılıman kuşağında (20 ile 30 enlemleri arasında) yer alıyordu. Bu yüz milyonlarca yıllık süre içinde hem kıt'a kayma hareketlerine hem de iklimdeki değişimlere bağlı olarak çöller, yavaş da olsa bir devinim içinde olmuşlar; genişlemişler, küçülmüşler, kimi yerlerde yok olmuşlar ve kimi yerlerde de ortaya çıkmışlardır. Çöllerin geçirdiği bu evrime en güzel örnek belki de Büyük Sahra'dır. Günümüzden yirmi bin yıl önce Büyük Sahra'nın ortasındaki dağlık bölge, orman ve çayırlıktı. O dönem insanlarının yaptığı mağara resimleri, bölgede fil, gergedan, antilop gibi hayvanların yaşadığını gösteriyor. Ancak günümüzde aynı bölge tümüyle çölleşmiş durumda.
Çöllerde çok değişik bitkiler ve bunların yanı sıra birçok sürüngen, memeli, kuş ve böcek türü yaşar. Tüm bu canlıların yaşamlarını böylesine zor koşullarda sürdürebilmelerinin sırrı, geçirdikleri evrim sayesinde o koşullara çok iyi uyum sağlamalarında gizlidir. Örneğin bu canlıların hepsinin de bedenleri ısıdan en az etkilenecek ve suyu en iyi saklayacak biçimde şekillenmiştir. Örneğin, çöl bitkilerinin yaprakları ve kökleri en az su kaybına yol açacak biçimdedir. Çölde bitkiler, nemli bölgelerde olduğundan daha seyrek aralıklarla bulunur; kimilerinin kökleri 15 m derine kadar iner ya da yüzeyin hemen altında olur ama onlarca metrekare alana yayılır. Kaktüs gibi kimi bitkilerdeyse ya çok az yaprak vardır ya da hiç yoktur. Çünkü yapraklar su kaybına yol açar. Çöl bitkileri, çölün yıllık iklim değişimine uyum sağlamıştır. Kimi bitkiler ancak birkaç yıl kimileri de yalnızca bir mevsim yaşar. Bu tür bitkiler, çölün yağış mevsiminin ardından açar ve çok kısa bir süre yaşar; bu kısa sürede üreme etkinliklerini tamamlayıp, ölürler. Çölün yağış dönemi sırasında yüzlerce bitki çiçeklenir, çöl rengârenk olur ve
büyüleyici bir güzelliğe bürünür. Bu durum bir-iki hafta sürer. Toprağa düşen tohumlar bir sonraki yağmur dönemini beklerler.
Çöl hayvanları da tıpkı bitkiler gibi aşırı sıcak ve kuru havaya karşı değişik uyum özellikleri geliştirmiştir. Örneğin yakıcı çöl sıcağının egemen olduğu gündüzleri, çöl tam anlamıyla ıssız bir görünüm sergilerken geceleri durum çok farklı olur. Gündüzleri sanki uykuda olan yaşam geceleri canlanır. Yılanlardan çöl farelerine, tilkilerden yarasalara, bütün çöl hayvanları geceleri ortaya çıkar.
Dünyanın hiçbir çölü bir başkasına benzemez. Bütün çöllerin kendilerine özgü yanları vardır. Kiminde taşlık, kayalık alanlar çoktur, kiminde kum, kiminde tuz; bazıları kıtaların iç kısımlarında bulunur, bazıları deniz kıyısında; kimine onlarca yıl yağmur yağmaz, kimiyse her kış belirli bir miktar yağış alır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.