Cumhuriyet sözcüğü, Türkçe'de halk anlamına gelen, Arapça "cumhur" kökünden türemiştir. Bu nedenle cumhuriyet, halkın katılımının sağlandığı yönetim biçimi olarak da anılmıştır. Gerçekten de devlet başkanlığı makamına kalıtım yoluyla değil de, seçim yoluyla gelinen her yönetim şekline, genel anlamda, Cumhuriyet adını vermek yanlış olmaz. Böyle düşünüldüğü zaman, devlet başkanlığı makamına seçim yoluyla değil de, kalıtım yolu ile gelinen bütün monarşiler, cumhuriyet sayılamazlar. Örneğin; İngiltere, İsveç, Hollanda, Danimarka, Belçika, İspanya vb. devletler, cumhuriyet değil, krallıktır. Başka bir deyişle, monarşidirler. Ancak bu devletler, demokrasi ile yönetilmektedir. Demek ki, demokrasi, bir hükümet biçimidir. Cumhuriyet ise, bir devlet yönetim şeklidir.
Cumhuriyet, demokrasi ile birlikte uygulandığı zaman daha değerlidir. Çünkü böyle bir sistemde, hem devletin yöneticisi, hem de meclis ve hükümet, halk tarafından seçilmektedirler. Demokrasilerde kuramsal olarak da olsa, halkın egemenliği üzerinde, hiçbir gölge bulunmaması gereklidir. Yukarıdaki açıklamadan da kolaylıkla anlaşılacağı gibi, cumhuriyetin olduğu yerde, demokrasinin mutlaka varolması söz konusu olmayabilir. Öyle cumhuriyetler vardır ki, demokratik değildir. Ya da tam tersine, demokrasinin tam olarak uygulandığı bir devlet, cumhuriyet değil, krallık olabilmektedir.
İlk Çağ'da eski Yuna ve Roma'da da cumhuriyetin uygulandığı öne sürülmüştür. Oysa bu toplumlarda, küçük bir yurttaş topluluğu seçme ve seçilme hakkına sahipti. Bu toplumlarda siyasal eşitlik yoktu. Bunlar, siyasal ve ekonomik bakımdan sınıflı topluluklardı. Cumhuriyet, Fransız İhtilâli ile gerçek anlamına kavuşmaya başlamıştır. Fransız Cumhuriyeti'nde bile, genel ve eşit oy uygulamasının gerçekleşmesi, uzun bir süre almıştır. Ancak doğal haklar sistemine dayanması bakımdan Fransız Cumhuriyeti, çağdaş cumhuriyetlere önemli bir örnek olmuştur.
Osmanlı Devleti'nde ise, Tanzimat dönemiyle beraber, cumhuriyet düşüncesinden söz edilmeye başlanmışsa da, hiç kimse böyle bir rejimin Osmanlı'da kurulabileceğine inanmamış, Osmanlı aydınları meşrutiyetin kurulmasını yeterli görmüşlerdir. Daha da ötesi, Cumhuriyetçi olmak büyük bir suç sayılmıştı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.