Denizcilik - Bilgiler
11/10/2013 21:00
Alm. Schiffahrt, Seefahrt, Nautik (f), Fr. Navigation (f), İng. Sailing, navigation, ocean transportation. Denizlerde gemi işletmeciliği ile ilgili sanat. Çok eski zamanlardan beri insanoğlu uzak veya yakın, başka bir yere gidebilmek için deniz seyâhatleri düzenlemiştir.

Bilinen ilk gemiyi Nuh aleyhisselâm yapmıştır. Daha sonra bilinen târihe göre, Mısırlılar ağaçdan oyma kayıklar yaparak denemeler yaptılar ve gitgide kereste kullanarak büyük gemiler yaptılar. Mısırlılar ilk önce Nil’den dışarı çıkmadıysa da, daha sonraları uzak seferler yapmaya başladılar. Mısırlılardan sonra en eski gemici bir millet olan Fenikeliler ve Kartacalılardır. Yapmış oldukları güçlü donanmalarla, çekinmeden Akdeniz dışına çıktılar.

Eski gemiciler yıldızlara ve güneşe bakarak yollarını bulup tâyin ederlerdi. Açık denizlerde karayı bulmak için de, yanlarına almış oldukları kuşları salıp, gittikleri yöne doğru gemiyi çevirirlerdi. Ancak 13. yüzyılda pusulanın bulunmasıyla, denizcilikte büyük ilerlemeler sağlandı ve yön tâyin etmedeki güçlükler halledilmiş oldu.

Venedikliler 16. asırda su altında kalan kısmı çok yüksek gemiler inşâ ettiler. Yapmış oldukları ticâret gemileriyle İngiltere’ye seferler yapmaya başladılar.

On yedi ve on dokuzuncu asırlar arasında gemicilik alanında büyük gelişmelerin olmasıyla yelkenli ve buharlı gemiler yapıldı. Denizciliğin en modern gelişmesi 20. asır içinde oldu. Bu asırda motorlu gemiler yapıldı ve telsiz, radyo, radar gibi cihazlar yardımıyla denizciler yollarını daha kolay bulmaya başladılar.

Gemideki kaptan, yolunu tâyin edebilmesi ve gideceği yeri bulabilmesi için şu yollardan faydalanır:

1.Pusula, harita ve parakete.

2.Gemiciler, deniz fenerlerine, şamandıralara ve karadaki bâzı işâretlere bakarak yollarına devâm ederler.

3.Güneş, ay, yıldız, gezegenlere bakılarak geminin yönü tâyin edilir.

4. Radar, telsiz , radyo gibi cihazlardan faydalanarak yol bulunur.

Kaptan , kara yakınlarında haritaya işâret koyar, seyir defterine de geminin bulunduğu enlem ve boylamı kaydeder.

Türklerde denizcilik: Türklerde denizcilik Selçukîler devrinde başladı. İstanbul’u ve Marmara adalarını kuşatmak için o zamanlar güçlü donanmalar kurmak ihtiyacı duyuldu. Gemlik’i fetheden Selçukîler buralarda tersâneler yapmaya başlayınca, Bizanslılar bu durumu kendileri için tehlike kabul ederek, denizden saldırıya girişerek kızakları yakıp yok ettiler. Marmara’da üstünlük sağlayamayan Selçukîler, İzmir’i zaptederek güçlü deniz donanmaları kurdular. Selçuklu Sultanı Alâeddîn Keykubad, Antalya ve civârını fethederek, Alâiye (Alanya)da tersaneler kurdu. Çaka Beyin idâresindeki Türk donanması Midilli ve Sakız adalarını fethetti. (Bkz. Çaka Bey)

Selçukîlerden sonra Türklerin denize çıkışı Aydınoğullarından Umur Bey zamânında gerçekleşmiştir. Denizcilik alanında en büyük ilerleme Osmanlılar zamânında olmuştur. On altıncı yüzyılda dünyânın en güçlü denizci ülkesi Osmanlılardı. Hattâ Avrupa’nın birleşik donanmasını tekbaşına yok edebilecek üstün bir güçteydi. Yıldırım Bâyezîd zamânında denizcilik alanında büyük gelişmeler sağlanarak Ege kıyılarına hâkim olundu. Antalya’yı da ele geçiren Osmanlılar, Akdeniz’e açılma imkânı buldular.

Fatih Sultan Mehmed Han zamânında kara kuvvetleri gibi denizciliğe de önem verilerek güçlü donanmalar kuruldu. 1453’te Fâtih Sultan Mehmed Hanın İstanbul’u fethetmesiyle, İslâm târihinde bir devir açılmıştır. Fetih devrinde hutbeler “Hâkimülbahreyn ve Sultânülberreyn” (Denizlerin Hâkimi, Karaların Sultânı) diye okunmaya başlandı.

Kânûnî Sultan Süleymân zamânında Eğriboz, İnebahtı, Midilli, Sıgacık, Kocaeli, Mora, Karlı ili, Rodos, Biga, Mezistre sancakları birleştirilerek merkezi Gelibolu olmak üzere Kaptan Paşa Eyâleti kuruldu. Donanma komutanına da “kaptan-ı deryâ” ismi verildi. Ancak bu ünvan, Barbaros Hayreddin Paşadan sonra “beylerbeyi” olarak değiştirildi. Cezâyir-i Bahr-i Sefid eyâleti beyliğine de “derya beyleri” dendi. Birinci Abdülhamîd Han zamânında kaptan-ı deryâ ismi yerine, donanma kumandanına “bahriye nâzırı” ismi verildi.

On altıncı yüzyılda dünyâya hükmeden Osmanlılar, kapasitesi çok büyük gemiler yaptılar. Savaş gemilerine “Baştarda” adını verdiler. 1710 senesinde İstanbul’da yapılan ve “kalyon” ismi verilen savaş gemisi 3300 kişilik bir donanmaydı. O zamanları dünyânın en güçlü donanmasına sâhib olan Osmanlılar Avrupa devletlerinin ısmarladıkları savaş gemileri ile ticâret gemilerini de yaparlardı.

Dünyânın en büyük tersâneleri İstanbul Haliç ve Gelibolu’daki tersânelerdi. Hattâ Venediklilerin vermiş olduğu gemi siparişi, Türk mühendislerinin gerçekleştirdiği planlarla bu tersânelerde yapılmıştır.

Osmanlılar denizcilik ilmi konusunda da dünyânın en ileri ülkesiydi. 1515 senesinde Pîrî Reis tarafından, ceylan derisi üzerine çizilerek yapılan harita, Amerika kıyıları hakkında gerçeğe çok yakın ayrıntılı bilgi verir. 1528’de Glole Dore tarafından çizilen Amerika kıtasıyla ilgili haritası, Pîrî Reis’in çizmiş olduğu haritanın yanında çok basit kalır.Topkapı Müzesindeki Pîrî Reisin haritasını görenler hayretler içinde kalmaktadırlar. Hâlen mevcûd olan ve 1461 senesinde İbrâhim Reis tarafından çizilen harita da, Osmanlıların o devirde kesinlikle ilim alanında Batıdan üstün olduğunu gösterir.

Donanmada çok güçlü olan Osmanlılar deniz nakliyatında ve ticâretinde de çok ileri idiler. 800 yolcu taşıyan gemiler de yapılmıştır. Bahriye nezâreti teşkilâtı içinde Şirket-i Hayriye ve Haliç şirketleri vardı.

1843 senesinde kurulan Fevâid-i Osmaniye Şirketinin 108 senelik faâliyetine ve 1851 senesinde kurulan Şirket-i Hayriye’nin 94 senelik faaliyetine, 1913 senesinde kurulan Haliç hattındaki İtalyan Şirketinin 22 senelik faaliyetlerine son verilerek, 1944 senesinde Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletme Umum Müdürlüğüne devredilmişlerdir. Çeşitli isim değişiklikleriyle bugüne kadar faaliyetlerini sürdüren kuruluşlar Türk denizciliğinin gelişiminde önemli rol oynamışlardır.

1984 yılından îtibâren uzmanlık alanlarına göre yeniden yapılanmaya giderek; gemi yapım ve onarımları Türkiye Gemi Sanâyi olarak ayrı genel müdürlük, hizmet alanları da Türkiye Denizcilik İşletmeleri olarak ayrı bir genel müdürlük olarak sermâyenin tamâmı devlete âit olarak hizmet vermektedir.

Önceki
Önceki Konu:
Oleik Asit
Sonraki
Sonraki Konu:
Meclis-i Vükela

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu