Dersim (bugünkü Tunceli) ve çevresinde devlete karşı girişilen İsyanlar sebebiyle düzenlenen siyâsî, idârî ve askerî harekât. Osmanlılar zamanında Dersim yöresi halkı diğer yerlere nazaran özel bir statüye tâbiydi. Dersim’de Ocaklık ve Yurtluk adı verilen idârî birimlerin başında aşiret reisleri bulunuyordu. Gerek çevrelerinden gördükleri îtibâr, gerekse devletin kendilerine verdiği bâzı yetkiler sebebiyle güçlü duruma gelen aşiret reisleri merkezi devlet otoritesine karşı zaman zaman başkaldırdı. Tanzimat ile Doğu Anadolu’da yapılan idârî düzenleme sırasında Dersim, Hozat merkez olmak üzere Dersim sancağı adıyla Erzurum vilâyetine bağlandı. Ancak kendilerine has idâre tarzına alışmış olan Dersim bölgesi halkı yeni düzenlemeye karşı çıktı. Daha sonra bir ara Erzurum vilâyetinden ayrılarak bir vilâyet hâline getirilen Dersim 1862’de mâmüretü’l-aziz (Elazığ) Vilâyetinin kurulmasından sonra bu vilâyetin bir sancağı haline getirildi. Bu durum karşısında güç durumda kalan hükûmet, denetimi sağlamak asker ve vergi toplamak için aşiret reislerine rütbe ve nişanlar dağıtarak onları ede etmeye çalıştı. Bölgede devlet otoritesinin yaygınlaştırılmasından rahatsız olan aşiret reisleri devlete karşı topluca isyan ettiler. Yaklaşık bir yıl süren isyan hükûmet kuvvetlerince bastırıldı. İsyancıların başı olan Hüseyin Bey tutuklanarak Vidin kalesine sürüldü, oğlu Ali Bey de Erzincan’da ikâmet etmeye mecbur edildi. 1877-1878 Osmanlı-Rus savaşı sebebiyle Dersim yöresindeki askeri kuvvetler Erzurum’a gönderilince aşiret reisleri yeniden isyân ettiler. Bu isyanlar Kurt İsmail Paşa, Samih Paşa daha sonra da Gâzi Ahmed Muhtar Paşa tarafından bastırıldı. Dersim de müstakil vilâyet hâline getirildi.
Bu dönemde Ermeni komitacılarının da tahrikiyle (kışkırtmasıyla) isyanlar tekrar başladı. 1885 senesinde Ali Şefik Paşa idâresinde bölgeye gönderilen kuvvetler uzun süren çarpışmalardan sonra ayaklanmaları şiddetle bastırdılar. Ancak köklü bir ıslahat yapılmadığından ayaklanma ve eşkiyâlık hâdiseleri önlenemedi. Sultan İkinci Abdülhamid Han aşîret reislerinin gönüllerini alarak elde etmeye çalıştığı gibi, bölge halkından asker toplayarak “Hamidiye Alayları” adıyla yeni askerî birlikler kurdu. Böylece bölge halkının güvenlik ve emniyetini sağlamaya çalıştı. Ancak çeşitli tahrikler sebebiyle eşkiyâlık ve şiddet hareketleri devam etti. Kureyşanlı, Koçuşağı, Şamuşağı ve Resikli aşiretlerinin birleşmeleri neticesinde 1907 senesinde büyük bir isyan hareketi ortaya çıktı. Kureyşanlı aşireti Kığı köylerine, Koçuşağı, Şamuşağı ve Resik aşiretleri de Kemah ve Çemişkezek köylerine saldırdılar. Elazığ Redif Tugayı kumandanı Neşet Paşa âsiler üzerine giderek ayaklanmayı bastırdı. Fakat bir yıl sonra bu aşiretler öc almak için yeniden başkaldırdılar. Ayaklanmaların gelişerek genişlediği sırada İkinci Meşrûtiyet ilân edildi. Harbiye Nezâreti Dördüncü Ordu kumandanlığından aşiretlerle anlaşarak eşkiyâlık hareketlerine son verilmesini istedi. Bâzı aşiret reisleri anlaşarak merkeze boyun eğerken, bâzıları ise cezalandırılarak kontrol altına alındılar. Fakat tekrar bâzı taşkınlık hareketleri ortaya çıkınca Dersim bölgesi hakkında verilecek karara esas olmak üzere Ferik Ali Paşa ile Şûray-ı Devlet âzâsı Mustafa Bey gerekli incelemeyi yapmakla vazifelendirildiler. Yapılan inceleme neticesinde düzenlenen rapor üzerine Meclis-i Meb’usân tarafından Dersim bölgesinde ıslahat yapılması kararlaştırıldı. 1909 senesinde Müşir İbrâhim Paşa Dördüncü Ordu kumandanı olarak Dersim’e gönderildi. Ovacık yakınlarında Ordugâhını kuran İbrâhim Paşa aşîret reislerinden hükûmetin emirlerini dinleyeceklerine dair söz aldı. Boyun eğmeyen Haydaranlı aşireti üzerine kuvvet gönderdi. Askerî harekattan sonra bölgede sükûn ve emniyet sağlandıysa da 1911 senesinde Pülümür çevresinde başlayan ayaklanma Haydaranlı aşiretinin de katılmasıyla genişledi. İki ay süren bir direnişten sonra bastırıldı. Balkan Savaşı sırasında ufak hareketler dışında bir isyan hareketi olmadı. Birinci Dünya Savaşı sırasında Rusların Doğu Anadolu’da giriştikleri işgal hareketi sürerken 1916 senesinde Doğu Dersimde Kureyşan aşiretinin önderliğinde, bölge aşiretleri ayaklandılar. Nâzımiye isyancıların eline geçti. Mazgirt, Pertek ve Çarsancak çevreleri baskın ve talana uğradı. Galatalı Şevki Bey kumandasındaki 13. Tümen, yaklaşık bir ay süren harekat neticesinde bölgede geçici de olsa kontrolü ele aldı.
Kurtuluş Savaşı sırasında 1921’de meydana gelen Koçgiri aşîreti isyanına Dersim bölgesi halkı katılmadı. Bunda Kuvay-ı Milliye taraftarı ve TBMM üyesi Diyap Ağa ile diğer bâzı aşiret reislerinin etkisi oldu. Osmanlı Devletinin Dersim’e hâkim olmaya çalıştığı 1860 yılından Cumhûriyetin ilk yıllarına kadar Dersim’de birçok olaylar olmuş ve bunlardan bâzıları tenkil harekâtını gerektirmişti. 1877’den bu yana yapılan tedip hareketleri arasında 1907 ve 1908 yıllarında yapılanlar iyi düşünülerek tertiplenmiş ancak bunların netîcelerinden faydalanılamayarak Dersim’in özellikle Birinci Dünyâ Harbinde eline geçirdiği silâhlarla daha zararlı bir duruma girmesine sebebiylet verilmişti. Cumhûriyet döneminde 1925 senesindeki Şeyh Said isyanına katılmayan Dersim bölgesi halkı 1930’da başlayan Ağrı İsyanına katıldı. Ovacık kazası halkından ve Dersim bölgesinde nüfuzlu bir Derebeyi olan Seyid Rıza’nın adamları çapulculuk ve eşkiyâlık ettikleri vergi vermemekte direndikleri için icra vekilleri heyeti (Bakanlar Kurulu) Danzig nahiyesinin Aşgirih, Gürk, Dağbey ve Harsî köylerine karşı harekât düzenlenmesini kararlaştırdı. İsyancılara Haydaranlı aşiretiyle, Mazgirt’teki Demenalı ve Yusufanlı aşiretleri de katılınca isyan hareketi kısa zamanda yayıldı. Girişilen askeri harekat neticesinde isyan bastırıldı.
Daha sonra bölgede idarî ve sosyal reformların yapılması kararlaştırıldı. 1935’te 2884 sayılı Tunceli vilâyetinin idâresi hakkında Kanun çıkarıldı. Buna göre Tunceli iline korgeneral rütbesinde bir zat vâli ve komutan olarak tâyin edilecekti. Aynı zamanda Dördüncü Umum Müfettiş Sıfatını alan vâlinin geniş idârî, askerî ve adli yetkileri vardı. Asayişi ve sükûnu sağlama açısından gerekli gördüğü durumlarda ilde yaşayan kişileri ve âileleri il sınırları içinde bir yerden başka bir yere göndermeye, il sınırları içinde oturmalarını yasaklamaya yetkiliydi.
Kanûnun uygulamaya başlamasıyla 1937 senesi başlarında olaylar çıktı. Kureyşan aşireti reisi ve kendisine Dersim generali sıfatını yakıştıran ve İngiliz hükûmetinden yardım isteyen Seyit Rıza önderliğinde, asker ve vergi vermek istemiyen aşiretlerce yeni bir isyan başgösterdi. Cumhûriyet hükümeti, Dördüncü Ordu müfettişliğinin kurulmasını, Komutanlığına Abdullah Alpdoğan’ın getirilmesini ve Dersim bölgesinde geniş bir harekâta girişilmesini kararlaştırdı. Ayaklanmaya Kureyşan aşireti dışında Haydaran, Yusufhan ve Demenan aşiretlerinden meydana gelen 5000 kişilik bir isyancı grubu katıldı. Ayaklanma hareketi Harsik köprüsünün yıkılması, köprüyle Kahnut bucağı arasındaki telefon hattının kesilmesiyle başladı. Bu sırada Sûriye sınırında ve sınıra yakın bölge ve illerde de benzeri olaylar görüldü. Bölgede emniyet ve asâyiş sağlanamadı ve otorite kurulamadı. Milletler Cemiyeti tarafından Hatay’a bağımsızlık kararı verilmesinden sonra, TBMM’de yapılan müzâkerelerde bu gelişmelerin başta Fransa veFransa’nın mandası altındaki Sûriye tarafından kışkırtıldığı ileri sürüldü. Başbakan İsmet İnönü, Tunceli ilinde iki yıldır uygulanan reform proğramının bölgede huzûru sağlamaya yönelik olduğunu belirtti. Fakat bölgede hükümete karşı direniş başgösterdi. Mart 1937’de olayların genişlemesi üzerine askeri harekât başlatıldı. 13 Eylül 1937’de sona eren harekât neticesinde ayaklanma bastırıldı. Devrin başbakanı İsmet İnönü tarafından yapılan açıklamaya göre isyancılardan 250 kişi ölü olarak ele geçirilirken 1000 dolayında kişi de teslim oldu. Askerî harekâttan sonra isyancılar hakkında yapılan yargılama 15 Kasım 1937’de sona erdi. İsyan hareketinin elebaşısı durumunda olan Seyit Rızâ ile birlikte yedi kişi idam edildi. Çok sayıda isyancı ise çeşitli hapis cezâlarına çarptırıldılar. Ama olaylar yine durmadı. 1938’de yeni ayaklanmalar çıktı. Bunun üzerine ikinci bir askerî harekâta girişildi. Eylül 1938’de ayaklanma tamamen bastırıldı. Harekât esnâsında ve harekât sonunda, isyancıların kulandığı silâhların Fransız ve İngiliz yapısı silâhlar olduğu ve isyancıların Fransa ve İngiltere’den büyük destek gördüğü ve isyanın başlatılmasında büyük rol oynadıkları ortaya çıktı. Ayrıca bu isyancılar Hatay meselesi ile ilgili olarak Fransız ve İngilizler tarafından tahrik edildiği ve Türkiye’nin iç gâilelerle meşgul edilmesi hedeflendiği tesbit edilmiştir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.