Dilin oluşup elişmesi toplumun varlığıyla sıkı sıkıya bağlıdır. Bireylerin konuştukları dilin ana sözcüklerin üzerinde anlaşmış olmaları bunu apaçık gösterir. Sözcükle, karşıladığı varlık arasındaki çağrısım ilkesine bir gizli anlaşma, Türkçe, ağaç, toprak, at, çiçek, bilgi gibi sözcüklerle kolay örneklenebilir. Türkçe bilen her kes, bu sözcüklerle karşıladıkları varlıklar arasında kolayca bağlantı kurabilirler. Canlı ve cansız nesneleri adlandırma, kelime dizilerini anlamlı birer söz haline getirme konusunda başvuran yollar ortaktır. (Geçmiş zaman için -mış kullanılır.)
Varlıkların adlandırılmasının dilden dili değişmesi de dilin sosyal bir kurum oluşunun göstergesidir. Örneğin; Türkçe, varlıkların / kavramların adlandırılmasında somutlama yoluna gider. Bu bitki adları ile renk sıfatlarında açık seçik görülür.; keçiboynuzu, camgöbeği, devetüyü, vişneçürüğü...
Toplumdaki değişimlerin dile, dildeki gelişmelerin topluma yansımasıda dilin kanıtıdır. Örneğin; Türler islamuygarlığı çevresine girdikten sonra toplum yapısında görülen değişmlerin en çok yansıdığı kurumlardan biri dil olmuştur. Özellikle yazı dili, bu yeni uygarlık çevresinde büyük ölçüde Arapça ve Farsçanı etkisine girmiştir. Daha sonra Türk toplumu, uygarlıkla yolunu Batıya çevirmiştir. Bu kez de Türk dili batı dillerinden etkilenmeye başlamıştır.
Türkçe özellikle Cumhuriyet döneminde yeni sözcükler üretme bakımından oldukça zengin bir çağa girmiştir. Nitekim yeni Tükçede mekteb'in yerini okul, kıraat'ın yerini okuma muharrir'in yerini yazar, nizamı-name yerine tüzük almıştır.
Bu durum dilin toplumla birlikte değişip canlı bir varlık olduğunun apaçık göstergesidir.
Dil, halkla kurulan bir kurumdur. Onun temelini halkın yüzyıllar boyunca ortaklaşa yarattığı söz değeleri olmuştur. Ancak dili, daha çok yazarlar, ozanlar, bilginler işleyip geliştirir. İngilizce Shakespeare'siz Almanca Goethe'siz, Farsça Firdev'siz, Türkçe Yunus Emresiz, Yahya Kemal'siz Dağlarca'sız düşünülebilirmi? Elbette düşünülmez; çünkü dil anlam inceliklerini, yeni anlatım yollarını, deyiş güzelliğini böyle ustaların elinde kazanır. Söz varlığı genellikle bu yolla zenginleşir.
Yalnız dilin; bilinçle, sağduyuyla işlenmesi gerekir. Bu ise dilin iyi tanınması, onun ana niteliklerinin, temel kurallarının, gelişme yönünde doğru görülmesi gerekir. Bu bakımdan dilin bilimsel yöntemlerle incelenmesi gerekir. Ancak böylece, yetişecek gençlere sağlam bir ana dili eğitimi verilebilir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.