Dil, bireyler arasında ortak duygular, kanılar ve idealler oluşturarak ulusal birliği kurar. Bundan dolayı onun, bir toplumu millet yapan öğeler arasında çok önemli bir yeri vardır. Millet dediğimiz toplulukta sosyal bütünleşme , o toplumu oluşturan bireyler arasındaki ortak kabullerden doğan ortak özellikler ile sağlanır. Onların yaşayış biçimleri, hayat ve olaylar karşısındaki tutm ve davranışları toplum ortak özelliklerindendir. Bunlar tarih boyunca sürmüştür. Böylece, ailedeki soya dayanan akrabalık bağının yerini, millet varlığında, yaşayış düzeyindeki ortak tutm ve davranışlardan kaynaklanan "bir sosyal akrabalık" bağı almıştır. Bu bağ ve aynı toplumdan olma duygusu fertleri birbirine perçinleyen ortak bir toplum bilinci oluşturmuştur. Böylece, millet, aralarında hiçbir yakınlık bulunmayan gelişi güzel fertlerin meydana getirdiği bir topluluk olmaktan çıkarak birbirine sosyal akrabalık bağları ile bağlanmış ve toplum bilinci ile kenetlenmiş kişilerin oluşturduğu sağlıklı ve sistemli bir organizasyona dönüşmüştür. Bu organizasyonda dil, başlıca bir çok kültür değerlerinin yaratıcısı durumundadır. Edebiyat doğrudan doğruya dile dayanır. Her ulus duyarlılığını kendi diline dayanan edebiyat ürünleriyle ortaya koyar. Bir ulusun duyup düşünüşü, olaylara bakışı, dünya görüşünü yansıtan atasözleri, dilde varlık kazanır.
Öte yandan dil, kültürün ana taşıyıcısıdır. Ortak kültür değerlerini kuşaktan kuşağa aktararak geçmişle şimdi arasında bir bağlantı kurar. Bu da bireylerde tarih bilinci yaratarak olanların geleceğe güvenle yürümelerini sağlar.
Doğduğumuz yarin ses özelliği, dilimiz gibi zihnimize, gönlümüzede işler. Çağlar boyu türlü ezgilere iplik iplik dokunan ulsal benliği dil saklayıp korur. Dil birliğini yitiren uluslar, çözülüp dağılırlar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.