Toplumu oluşturan bireylerin, düşüncelerini özgürce dile getirmesi. Düşünce özgürlüğü, demokrasinin temel ilkelerinden biridir. İlk kez İngiltere'de ortaya atılan ve 19. yüzyılda başta Amerika ve Fransa olmak üzere birçok ülkeye yayılan temel insan hakları düşüncesinin en temel öğelerinden biridir. Türkiye'de düşünce özgürlüğü anayasal bir haktır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 25. ve 26. maddeleri, vatandaşların düşünce özgürlüğünü güvence altına alır. 25. maddeye göre: "Herkes düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne neden ve amaçla olursa olsun kimse düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri dolayısıyla kınanamaz ve suçlanamaz." Anayasanın 26. maddesi de düşünce hürriyetinin kapsamını ve sınırlarını belirtir: "...hürriyetlerin kullanılması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, devlet sırrı olarak usulünce belirlenmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret ya da haklarının, özel ve aile hayatlarının ya da kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması, yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir." Ayrıca düşünce özgürlüğünü koruyan ve 1953 yılında yürürlüğe giren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni Türkiye 18 Mayıs 1954'te imzalamıştır. Bu sözleşmeye gore, herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din ya da inanç değiştirme özgürlüğüyle tek başına veya topluca, açıkça ya da özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama, ayin yapma, dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir. Bu sözleşme, imzalayan devletlere sözleşmedeki hak ve özgürlükleri sağlamak ve korumak konusunda hukuksal zorunluluk yüklemektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.