Fatımat-üz-zehra - Bilgiler
17/04/2014 10:30
Peygamber efendimizin, hazret-i Hadîce vâlidemizden olan en küçük ve en sevdiği kızı. Hazret-i Ali’nin zevcesi ve hazret-i Ömer’in kayın vâlidesidir. Fâtıma vâlidemiz; aklı, zekâsı, hüsn ü cemâli (güzelliği), zühdü (dünyâya düşkün olmaması), takvâsı (haramlardan kaçınması) ve güzel ahlâkı ile bütün insanlara çok güzel bir örnektir. Yüzü pek beyaz ve parlak olduğundan “Zehrâ” denildi. Zühd ve dünyâdan kesilmekte en ileri olduğu için, “betül” yâni çok temiz demişlerdir. Hicretten on üç yıl önce 609 senesinde Mekke’de doğdu. Başka târihte doğduğu rivâyeti de vardır. 632 (H.11)senesinde Medîne-i münevverede vefât etti.

Peygamber efendimiz, kızı hazret-i Fâtıma’yı çok severdi. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîflerle medh olundu. Peygamber efendimiz onu 624 (H.2) senesinde on beş yaşındayken Allahü teâlânın emriyle, hazret-i Ali ile evlendirdi. Evlilikleri müddetince, hazret-i Fâtıma,Ali’yi (radıyallahü anh) üzecek ve gazaplandıracak bir şey yapmadı. Aslâ emrine muhâlefet etmedi.Hazret-i Ali de onun gönlünü kıracak bir harekette bulunmadı. Evliliklerinden bir sene sonra hazret-i Hasan, dört sene sonra da hazret-i Hüseyin dünyâya geldi.

Hazret-i Hasan ile Hüseyin çocukken hastalanmışlardı. Babaları, anneleri ve hizmetçileri Fidda, çocuklar iyi olunca, üç gün oruç tutmayı adamışlardı. Çocuklar iyileşince oruç tutmaya başladılar. Birinci gün iftar için hazırladıkları yemekleri, kapılarına gelen yetimlere vererek, iftar etmeden ikinci günü orucuna başladılar. Zira yetimlere verdiklerinden başka evlerinde bir şey yoktu. İkinci günü akşam iftar için hazırladıklarını, yine o saatte kapıya gelip, “Allah için bir şey verin!” diyen fakire verdiler.O gece de iftar etmeden üçüncü günü oruca başladılar.O akşamda da kapılarına gelen esirleri boş çevirmemek için, iftarlıklarını bunlara verdiler. Bunun üzerine Allahü teâlâ, Ayet-i kerîme göndererek buyurdu ki:

Bunlar adaklarını yerine getirdiler. Uzun ve sürekli olan kıyamet gününden korktukları için, çok sevdikleri ve canlarının istedikleri yemeklerini miskin, yetim ve esirlere verdiler. Biz bunları Allahü teâlânın rızası için yedirdik, sizden karşılık olarak bir teşekkür, bir şey beklemedik. Birşey istemeyiz dediler. Bunun için Cenab-ı Hak onlara şerâb-ı tahûr içirdi.” (İnsan süresi: 7-9)

Hazret-i Aişe bildirmiştir ki:

Bir gün hazret-i Fâtıma geldi. Resûlullah’ın yanına oturdu ve gizli konuştular. Fâtıma çok ağladı. Kızının çok ağladığını gören Resûlullah, bir daha gizli olarak bir şeyler söyledi. O zaman Fâtıma güldü.Resûlullah gidince, Fâtıma’dan gizli konuştuklarının ne olduğunu sordum. “Resûlullah’ın sırrını ifşa edemem.” dedi.Resûlullah âhirete intikal edince tekrar sordum. O zaman hazret-i Fâtıma; “İlk gizli konuşmamızda babam; “Cebrail (aleyhisselâm) her sene bir kere Kur’ân-ı kerîmi benimle karşılıklı okurdu. Bu sene iki kere okudu. Bundan ecelimin yaklaştığı anlaşılır.Allahü teâlâdan sakın ve sabırlı ol!... Ben senin için güzel selefim.” buyurdu. Onun için ağladım. Üzüldüğümü görünce, ikinci defa gizli konuşmamızda; “Ey Fâtıma Cennet kadınlarının en üstünü olacaksın. Râzı olmaz mısın'” (Başka bir rivâyette) “Ehli Beytimden bana en önce sen kavuşursun.” buyurdu, dedi.

Resûlullah’ın vefâtından altı ay sonra diğer Ehli Beytten hepsinden önce, hazret-i Fâtıma vefât ettiler.

Resûlullah efendimizin soyu yalnız Fâtıma vâlidemizden olan hazret-i Hasan ve Hüseyin’le devâm etti. Hazret-i Fâtıma’nın; Hasan, Hüseyin, Muhsîn adında üç oğlu ile Ümm-i Gülsüm ve Zeyneb adında iki kızı oldu. Muhsîn küçük yaşta vefât etti.

Hazret-i Fâtıma ile ilgili olarak Peygamber efendimiz buyurdular ki:

Fâtıma, benden parçadır, ona kızan bana kızmış olur.

Fâtıma, Meryem’den sonra Cennet kadınlarının seyyidesi, efendisidir.

Kızım Fâtımâ nâmusunu korumuştur. Bu yüzden Allah onu ve zürriyetini ateşe haram kılmıştır.

Ya Ali!Fâtıma’nın hâtırına riâyet eyle.O benden bir parçadır.Onu hoş tut. Eğer onu üzersen, beni üzmüş olursun.

Hazret-i Fâtıma’nın, bizzât Peygamber efendimizden işiterek rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bâzıları:

Ey benim kızcağızım! Kalk Rabbinin rızkına hazırlan, gâfil olma. Zîrâ âlimleri rızıklandıran cenâb-ı Hak insanların rızıklarını, şafağın sökmesiyle güneşin doğması arasında dağıtır.

Hadid, Vâkıa ve Rahman sûrelerini okumağa devâm eden kimse yerde ve göklerde “Firdevs Cenneti yerlisi” diye anılır.

İlâhî!Fâtıma evlâdı hâtırına
Son sözüm kelime-i tehvîdle ola!
Eğer bu duâmı edersen red ya kabûl,
Sarıldım, ehl-i beyt-i Nebî eteğine.

Önceki
Önceki Konu:
Psikoloji

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu