Alm. Galata-Bankier, Fr. Galata-Banquier, İng. Galata-Bankers. Osmanlı İmparatorluğunda genellikle azınlıkların kurduğu bankerlik işletmelerine verilen umûmî ad. İstanbul’un Galata semtinde faaliyet gösterdikleri için bu isimle anılırlar.
Galata Bankerleri, Osmanlı İmparatorluğunun iş bölümüne verdiği önemin bir sonucu olarak ortaya çıkmış sayılır. Galata semti, Bizans zamanında da tüccar ve bankerlerin merkezi olarak şöhret bulmuştu. İstanbul’un fethini takibeden yıllarda daha önceden şehri terketmiş Rum, Venedikli ve Cenevizli tüccar ve bankacıların tekrar işleri başına dönmeleri teşvik edilmiş, bunların cemâat teşkilatı kurmalarına, örf, âdet ve dinleri kadar iktisadî faaliyetlerini de serbestçe icrâ etmelerine izin verilmişti. Bu serbestlik onların sonraki dönemlerde Osmanlı İmparatorluğunun mâlî yönden güçlenmesine katkıda bulunmalarını da beraberinde getirmişti. İmparatorluğun yükseliş döneminde Galata Bankerleri; vergilerin toplanmasında, hazinenin açıklarını kapatmada, kısa vâdeli borçlar vermeden mâdenî para ihrâcı ve tedâvülü konularında hükümete yardımcı olmak gibi görevler yapmışlardır.
Osmanlıların Akdeniz’de tesis ettikleri yeni ticarî düzenin bir sonucu olarak Avrupa ülkelerine ait çeşitli sikkeler Osmanlı ülkesine gelmeye başlamış ve para alışverişi yepyeni bir ihtisas konusuna ihtiyaç göstermişti. On altıncı asrın başlarında Portekiz ve İspanya’dan sürülen Yahûdîler, Osmanlı ülkesine yerleşerek İmparatorluğun ticâret ve para işlerinde söz sahibi olmaya başladılar. İstanbul ve diğer önemli liman olan Selanik, daha ziyade Yahûdîlerin hâkim oldukları birer bankerlik merkezi hâline geldi.
On yedinci asırda Osmanlı İmparatorluğunda iktisâdî, sınâî ve ticârî faaliyetler yabancıların eline geçmeye başlamıştı. Bu dönemde Galata Bankerleri daha çok Rumlardan meydana geliyordu. Avrupa devletlerinin de desteğini alarak, Rum azınlıklar, ticârete ve sayıları yüzü geçen bankerlik kuruluşları ile iktisadî hayata el koymaya başlamışlardı. Açtıkları eğitim kurumları ve yabancı dil bilgileri ile Rumlar, bu sahalarda Yahûdîlerin önüne geçmeyi başarmışlardı. Bu zenginlikleri ile, çocuklarını daha iyi okutmaları ve böylece Ege, Balkanlar, Karadeniz ve Adriyatik ticâretindeki ağırlıklarını arttırmaları mümkün olmuştu.
Sultan Mahmûd devrinde Ermeniler bankerlikte kendilerini göstermeye başlamışlardı. Bu azınlıklar da, açtıkları cemaat okulları sâyesinde o zamana kadar daha ziyade kırsal bölgelerde el sanatları ile uğraşırlarken, başta sarraflık olmak üzere öteki işler için yoğun bir şekilde şehirlere akın ettiler. Hatta, bunlardan Kazaz Artin isimli bir Ermeni, Sultan Mahmûd zamânında Darphane Âmirliğine kadar yükselmişti. O yıllara kadar bankerler ve sarraflar Yeniçeri Ortasının himâyesinde idiler. Tanzimâtın îlânıyla azınlıklara tanınan imtiyâzlar neticesinde Galata Bankerleri, faaliyetlerini genişletme ve imparatorluğun mâlî işlerini tamâmen kontrol altına alma imkanı buldular.
1838 Baltalimanı Ticâret Antlaşması ile, ithâlât artmış, mahallî gümrükler kaldırılmış, gümrük resmi % 3’lere düşürülmüştü. Gelişen bu dış ticâretin para ve kredili alım satım işleri Galata bankerleri tarafından yürütülüyordu.
On dokuzuncu asrın ilk yarısında dış ticaretin açık vermesi ve dolayısıyla kâğıt paranın altın karşılığı olarak değerinin düşmesi, ithâlâtın güçleşmesine yol açmıştı. Bu dönemde Osmanlı Hükûmeti ile anlaşan iki banker Fransız J.Alléon ve İtalyan Teodor Baltazzi (Baltacı olarak bilinir), kredi operasyonları ile ithalatı rahatlatmış ve bir yandan da Abdülmecîd Hanın güvenini kazanmışlardı. Hattâ, bu iki banker kambiyo kurunu sabit tutmak amacıyla İstanbul Bankası adıyla bir banka da kurmuşlardı.
Galata Bankerlerinin altın devri, 1854’de alınan ilk Osmanlı dış borcu ile başlayıp, 1881’deki Muharrem Kararnamesi ile sona erer. Bu devre “konsolid devri” de denir. O yıllarda Osmanlı İmparatorluğunun borçları karşılığı çıkarılan Osmanlı tahvillerinin bollaşması, o devirde “hava oyunları” da denilen “konsolid” adı ile borsa oyunlarına zemin hazırlamıştı. Konsolid değerlerinin artışı ve eksilişi üzerinde oynanan borsa oyunları, Müslim ve gayri müslim, bütün İstanbul halkını sarmıştı. Taşradan mektup veya telgrafla veya oradaki sarraflar vâsıtası ile bu oyunlara katılanlar bile görülüyordu. Bu işler ikinci veya üçüncü sınıf bankerler tarafından yürütülür ve hükümet zaman zaman büyük bankerlere borçlanmak sûretiyle bu kâimeleri (kâğıt paraları) toplayıp halkın huzurunda yakardı.
Bankerlerin memur maaşlarının kırdırılmasında da rol oynadıkları bilinmektedir. Maaşların muntazam ödenmemesi ve yeterli olmaması yüzünden memurlar maaşlarını % 50 eksiğine kadar bu sarraflara kırdırmışlardı.
Galata Bankerlerinin Osmanlı İmparatorluğunda siyasî hayata da karıştıkları görülür. Sadrâzam Mustafa Reşîd Paşanın banker Abraham Kamondo’yu kendine banker yapması bunlardan ilk örneği teşkil eder.
1877-78 Osmanlı-Rus Harbinde Galata Bankerleri, Osmanlı İmparatorluğuna kredi yardımında bulunmuşlardır. Bankerler, Rusların İstanbul’a girmeleri hâlinde bütün varlıklarının ve alacaklarının silinip gideceğinden endişe ederek bu işgâli önlemek ve gerekli parayı bulmak için bütün servetlerini ortaya koymuşlardı. Bunun karşılığında da Osmanlı Devletinin gelirleri teminat gösterilmişti. Bunun üzerine durumları sarsılan Avrupalı alacaklılar harekete geçerek, Muharrem Kararnamesi olarak bilinen ve bütün devlet gelirlerini ipotek altına alan bir antlaşmayı Osmanlı Hükûmetine kabul ettirmişlerdi. 1881’deki Muharrem Kararnamesi ile hemen hemen bütün devlet gelirleri “Düyûn-ı Umûmiyye” yönetimine bırakılınca, Galata Bankerlerinin piyasası hemen hemen tamâmen ortadan kalkmış oldu. Bunlardan bir kısmı memleketi terk etti, bir kısmı da hükûmetle ve siyâsetle ilgisi olmayan ticârî faaliyetlerini sürdürdü.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.