Batı Afrika’da Atlas Okyanusu kıyısında, aşağı yukarı dikdörtgen şeklinde bir memleket. Gana’nın; güneyinde Gine Körfezi, kuzeyinde Yukarı Volta, doğusunda Togo, batısında Fildişi Sâhili ve Yukarı Volta yer alır. Eski İngiliz sömürgeleri, Altın Sâhili ve Togoland’ın yerlerinde kurulmuş bir Cumhûriyettir. Altın Sâhili ve Togoland, 6 Mart 1957 tarihinde birleşerek, bağımsız Gana Devletini meydana getirdiler. Yâni devlet ismini, eski bir Batı Afrika krallığından almıştır.
Târihi
1600 senesine kadar Batı Afrika’daki politik ve ekonomik kuvvet, Sahranın güneyinde ve Batı Sudan’daki büyük devletlerin elindeydi. Bu devletler dâimî olarak genişleme temayülü içindeydiler.
Gana’nın içinde bulunduğu topraklar, bu devletlerden oldukça uzakta olmasına rağmen, onların dolaylı tesirinden kurtulamadı. On üçüncü asırdan îtibâren Sudanlı tüccarlar,yeni pazarlar elde etmek için, güneye doğru yayılmaya başladılar. Bunun sonucunda Gana’nın bulunduğu topraklar ile Sudan arasında iki büyük ticâret yolu meydana getirildi. Gana’nın bulunduğu topraklardaki ilk devletler, 13. asırda kurulan, zamânımızdaki ülkenin ormanlarının kuzeyinde bulunan Bono, Gonja, Banda kabilelerinin kurduklarıdır.
Ülkenin kuzey bölümünde, kuzey batılı işgalcilerin kurduğu devlette Dagomba ve Mamprusi kabileleri yer alıyordu. Bu zamanda Nijerya’dan gelen gruplar da ülkenin güney doğusunda yerleşmişlerdi.
On beşinci asırda, altına susamış Portekizli işgalcilerin, Batı Afrika ile Avrupa arasında deniz yolu bağlantısı kurmaları sonucu, bölgede hayat şartları değişmeye ve huzursuzluk artmaya başladı. Altın Sâhiline 1471 senesinde giren Portekizliler, bölgedeki altının bolluğunun farkına varmışlar ve bunu tekellerine almak için kıyıda birçok büyük taş kaleler inşâ etmişlerdir. On altıncı asırda Portekiz tekeli, Fransız, İngiliz ve Hollandalı sömürgeciler tarafından bozuldu. Daha sonra bütün kaleler Hollandalıların eline geçti. Fakat onlar da İngiliz ve Danimarkalılarla karşı karşıya kaldılar. On sekizinci asırda kıyıda bu üç devletin sâhib olduğu 40 kale kurulmuştu.
On yedinci asırda, Amerika kıtasındaki geniş talep sonucu, Avrupalılar vahşetlerini, buradaki savunmasız yerlileri esir yapıp satarak, teşhir ettiler. Esir ticâretine rağmen bölge batılıların ana altın kaynağı olma özelliğini korudu.
On dokuzuncu yüzyılın başlarında Altın Sâhilinde ticâret yapan bütün Avrupa ülkeleri, esir ticâretini yasaklamışdı. Esir tüccarlığının kısmen kalkması ve yerli kabilelerin mücâdelelerinin sonucunda, önce Danimarkalılar (1850), sonra da Hollandalılar (1872) târihlerinde bölgeden çekildiler ve İngilizleri Altın Sâhilinde yalnız bıraktılar. 1874 târihinde İngilizler bölgedeki Ashanti kabilelerinin de topraklarını işgâl ederek Altın Sâhilini bir İngiliz Kolonisi îlân ettiler.
İngilizlerin uyguladıkları zayıf politika sonucu Ashanti kuvvet olarak tekrar ortaya çıktı. Altın mâdenleri için daha çok emniyet ihtiyacı ve bölgede Fransız ve Alman faaliyetleri, İngilizleri daha faal bir politika tâkip ettirmeye zorladı. 1886’da İngilizler, Ashanti kabilesini tekrar işgâl ettiler. 1901 târihinde sömürge oldu.
Yirminci asırda Altın Sâhilinin ekonomisi, orman çiftçilerinin kakao yetiştirmedeki başarıları sonucu, hızla gelişmeye başladı. Bunun sonucunda yeni demiryolları, yeni okullar ve hastahâneler ve Tokoradi limanı inşâ edildi.
1925 târihine kadar memleket, İngiliz vâlisinin yönetimi altındaydı. 1925 târihinden sonra yasama meclisine yerli üyeler de seçilmeye başlandı. 1946 târihinde ise meclis âzâlarının çoğunluğu Afrikalıydı.
1950’lerin sonuna doğru ise Altın Sâhilinde, halkın kendi kendisini yönetmesi için kampanya açıldı, gösteriler yapıldı, isyanlar çıktı. Bunların sonucunda 10 Ocak 1951 senesinde yeni bir anayasa îlân edildi ve halk dış işleri, savunma, adâlet ve mâlî konular dışında söz sâhibi oldu.
1951 senesinde yapılan seçimler sonucunda ABD’de eğitim görmüş genç bir sosyalist olan Kuvame Nkrumah başkanlığındaki Halk Kongresinin partisi iktidara geldi. 1957 târihinde Altın Sâhili devleti, şimdiki Gana Devletini meydana getirerek, Birleşmiş Milletler Teşkilâtının ve İngiliz Milletler Cemiyetinin üyesi oldu. Aynı sene İngiliz Togoland’ı halkının isteği ile Gana ile birleşti.
1960 senesinde, Gana bir Cumhûriyet ve Nkrumah da hayat boyu devlet başkanı oldu. Halk Kongresi Partisi memleketin tek partisi hâline geldi. Devlet Başkanı Nkrumah, Pan-Afrikanizm ve bağlantısız fikirleri benimseyen bir lider olarak meşhur oldu. Bunun yanında Afrika sosyalizmi gibi fikirleri sonucu Amerika dahil birçok ülkeyle arası açıldı. Kendisine birçok başarısız suikast teşebbüsleri yapıldı. Sonra soldan ve sağdan tevkifler olunca idâre daha sertleşti. 1966 senesinin Şubat ayında Nkrumah, Çin ziyâretindeyken, ordu ve polis işbirliğinde askerî darbe yapıldı. Milî Kurtuluş Konseyi kuruldu. Konsey yeni bir anayasa hazırladı. Buna göre, devlet başkanının yürütme selâhiyeti olmayacak, yeni meclis 140 üyeli olacaktı. Yeni kurulan partilerden bir seçim sonucu, Kofi Busia’nın başkanlığındaki İlerici Parti iktidâra geldi. Nkrumah’ın en büyük düşmanı olan Busia, başbakan oldu. 1971’de kakao fiyatlarının milletlerarası piyasada tekrar düşmesi iktisâdî kriz doğurdu. 1972 senesinin Ocak ayında Albay Ignatius Acheampong’un önderliğinde yeni bir askerî darbe yapıldı. Parlamento ve partiler feshedildi. Rüşvetin yaygınlaşması ve halktaki hoşnutsuzluklar neticesi 1978’de o da istifâ etti.
4 Haziran 1979’da tekrar hükümet darbesi oldu. Yönetimi ele geçiren genç bir hava subayı J.Rawlings, eski darbeci Ignatius’u kurşuna dizdirdi. 24 Eylül 1979’da parlamenter demokrasiye dönüldü. Yapılan seçimleri Nkrumah’ın Halk Partisi kazandı. İktisâdî durum yine kötüye gitti. Enflasyon % 100’ün üzerine tırmandı. J.Rawlings tekrar ihtilâl yaparak, bütün yetkileri elinde topladı ve Geçici Millî Savunma Konseyi kurdu. Birisi 7 Mart 1984’te olmak üzere, bundan sonra J.Rawlings’e karşı iki başarısız darbe teşebbüsünde bulunuldu. Bugün hâlâ yönetim Geçici Millî Savunma Konseyi başkanı J.Rawlings’in elindedir.
Fizikî Yapı
Gana’nın, Gine Körfezinde, doğu-batı istikâmetinde, 530 km uzunluğunda olan bir kıyısı vardır. Ülke kabaca bir dikdörtgen şeklindedir. Ülkede başlıca iki plato vardır. Bunlardan birisi Togo-Akwapim Tepeleri, kuzeydoğu-güneybatı istikâmetinde uzanır. Azamî yükseklik 900 metredir. İkincisi ise Ashanti- Kwhau Tepeleri olup, kuzeybatı-güneydoğu istikâmetindedir. Azamî yükseklik 600 metredir.
Gana’nın en büyük nehri Volta’dır. Volta ve kolları (Beyaz Volta, Kara Volta, Oti ve Daka), Açanti ve Kwahu platolarının güney ve batısında kalan topraklar dışında Gana’nın bütün topraklarını sularlar. Togo Akwapim Tepeleri ve deniz arasında Akra Ovaları yer alır. Gana dünyânın en büyük sun’î gölüne sâhiptir. Volta Nehri üzerinde 1965 senesinde yapılan baraj gölü, yaklaşık 10.000 km2lik bir sâhayı kaplamakta olup, uzunluğu 400 km civârındadır. Başka önemli bir göle sâhip değildir.
İklim ve Bitki Örtüsü
Gana iki büyük rüzgârın etkisindedir. Atlas Okyanusundan esen serin ve nemli muson rüzgârları ile ülkenin kuzeyinde bulunan büyük Sahra’dan esen kuru, sıcak ve toz taşıyan harmattan rüzgârları, bu ülke iklimine tesir eden rüzgârlardır. Bu rüzgârlar, Gine üzerinde karşılaşırlar. Bir hava akımının diğerine üstünlük sağladığı zamanlara göre mevsimleri kurak veya yağışlı geçer. Sıcaklık ortalamalarında kıyı kesimlerle iç kesimler arasında bariz farklılık göze çarpmaz. Kıyı kesimlerinde 26°C olan senelik sıcaklık ortalaması, iç kesimlerde 29°C civârında olur. Sıcaklığın en yüksek olduğu mevsim şubat ve nisan ayları arasıdır. Senelik yağış ortalaması bölgelere göre 1000 milimetre ile 2000 milimetre arasında değişmektedir.
Güneybatı bölgelerinde iki metreye yaklaşan yağış ortalaması, Kumasi’de 1500 mm, Navrongo’da ise 1000 mm civârındadır. Ülkenin güneybatısı yağış ortalamasının en yüksek olduğu bölge olmasına rağmen, güneydoğu kesimi yarı kurak bir iklime sahiptir. Yağış miktarı 0,8 metredir.
Tabiî Kaynakları
Gana’nın dar kıyı şeridinde, bodur çalılıklar, çayırlıklar ve yer yer görülen bataklık bitkileri, özellikle sedir ağaçları hakim bitki örtüsüdür. Dar kıyı şeridinden sonra gelen Kwahu yaylası iri gövdeli ve kerestesi makbul ağaçlarla (Baobab Afrika maunu, sapel gibi ağaçlar) dolu tropikal ormanlarla, ülkenin en kuzey kısımları ise kurak savan alanları ile kaplıdır.
Mâdenler bakımından oldukça zengindir. Avrupalıların buraları sömürge yapmak için cezbeden mâdenler, bu özelliklerini hâlen muhâfaza etmektedir. Altın, elmas, boksit, manganez, demir, nikel, grafit, ilmenit ve granit önemli mâdenlerdir. Senede 27 ton altın üretimi ile dünyâda 5. sırada yer alır, 250.000 ton manganez üretimi ile de dünyâda dördüncüdür. Ülkede bulunan yabânî hayvanlar, bütün Afrika ülkelerinde olduğu gibidir. Eskiden bol olan hayvan türleri, günümüzde balta girmemiş ormanlar ve tabiîliğini muhâfaza eden bölgelerin azalması sebebiyle eskiye nisbetle azalmıştır. Pekçok kuş türlerinin yanısıra, sürüngenler, çeşitli türlerde bol miktarda maymunlar, antiloplar, leoparlar, yaban sığırları ve Afrika filleri, geniş tropik ormanların verdiği zenginliği âdetâ süslemektedir. Uyku hastalığına sebeb olan çeçe sineklerinin çokluğu, büyükbaş hayvanların azalmasına sebeb olmaktadır. Koyun, keçi ve tavuk oldukça fazladır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
15.500.000 civârında nüfûsa sâhib olan Gana’da, bu nüfûsu başlıca yedi etnik grup meydana getirmektedir. Bunlar Asanti, Bronlar, Fantiler, Galar, Eweler, Dagomlar ve Marpursilerdir. Bu grupların herbiri kendi dilini konuşur. Resmî dil İngilizcedir. Çoğunluk bu dili kullanır. Son yıllardaki şehirleşme, grupların karışmalarını sağlamıştır. Kabîlelerin nüfus dağılımı: Asanti ve Fanti kabile mensupları % 44, Ewe, Ganya, Dogambo, Mamprusi ve Fulbe kabile mensupları % 56’dır. Kişi başına düşen millî gelir 400 dolar civârındadır.
Dinlerine göre nüfus dağılımı: Hıristiyanlar % 63, Müslüman % 16, ilkel dinlere bağlı olanlar % 21’i teşkil etmektedir.
Başlıca şehirleri:
Akra (Accra): Ülkenin başşehri olan Akra’nın nüfûsu bir milyondur. Afrika’nın en modern şehirlerindendir. Akra, Gana’nın ticâret, sanâyi ve kültür merkezidir. Kumasi: Ülkenin ikinci büyük şehridir. Orman içindeki bu şehrin nüfûsu 949.113’tür. Sekondi-Takoradi: Ülkenin üçüncü büyük şehridir. Nüfûsu 103.653’tür. Sekondi ve Takoradi şehirlerinin birleşmesiyle meydana gelmiş, Pra Nehrinin ağzında kurulmuştur.
Eğitim: İlk ve orta dereceli okullarda eğitim mecburi ve parasızdır. Üç üniversitesi ve birçok yüksek okulu vardır. Okur-yazar oranı % 53,2’dir.
Kültür: On dokuzuncu asırdan beri İngilizlerin idâresinde olması sebebiyle, iktisâdî hayatında, kültüründe, örf ve âdetlerinde İngilizlerin tesirleri açıkça görülmektedir. Resmî dili ve öğretim dili İngilizcedir. Bütün yayınlar İngilizcedir. Sanatta da Avrupa tesiri görülmektedir. Kadınların çoğu geleneksel elbiselerini, erkekler ise umûmiyetle batı tipi elbise giyerler. Müslümanlık hızla yayılmaktadır.
Siyâsî Hayat
1957’de bağımsızlığını kazanan ve 1960’da Cumhûriyet îlân edilen Gana’da siyâsî istikrar bir türlü temin edilemedi. Son olarak 1979’da kurulan Üçüncü Cumhûriyet de askerî bir darbeyle devrildi. Bugün yönetim, Geçici Millî Savunma Konseyi başkanı J. Rawlings’in elindedir.
Ekonomi
Yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından zengin olan Gana, siyâsî istikrar sağlanamadığından ekonomik yönden yeteri kadar kalkınamamıştır.
Tarım: Gana, dünyânın en büyük kakao üreticisidir. Yaklaşık dünyâ kakao üretimi içerisindeki payı üçte birdir. Yıllık üretim üç milyon tona yakındır. Bu yüzden kakao fiyatlarının düşmesi zaman zaman kritik siyâsî sonuçlar doğurmuştur. Kakao tarımı ülkenin hemen hemen her yerinde; fakat küçük işletmeler hâlinde yapılır. Ayrıca kauçuk, kahve, hubûbat, hindistancevizi, palmiye yağı, muz ve fındıkgillerden birçok ürün yetiştirilir. Ormanlarında kerestelik çok ağaç bulunur. Ormanların kuzeyinde, hintelması, yerfıstığı, mısır, pirinç yetiştirilir. Köylerin çoğunda meyve ağaçları, sebze çiftlikleri yer almaktadır. Kakaodan sonra en önemli ihrâç maddesi kauçuk, kahve ve hindistancevizi içidir.
Hayvancılık: Çok sayıda bulunan çeçe sineği, ülkenin güneyinde sığır çiftliklerinin kurulmasına mâni olmaktadır. Bu durumda, kuzeyde Akra Vâdisinde sığır yetiştirilmekte ve güney taraftaki pazarlarda satılmaktadır.
Koyun, keçi ve kümes hayvanları ülkenin her tarafında yetiştirilir. Şimdi bol miktarda yumurta ve tavuk eti ihraç eder duruma gelmiştir. Nehir ve deniz sâhillerinde önemli miktarda balıkçılık yapılmaktadır.
Sanâyi: Deri sanâyii, mücevher işlemesi, giyim sanâyi, demircilik ve çömlekçilik, mobilya ve kontrplâk îmâlathâneleri, sabun, çuval, lâstik fabrikaları petrol rafinerisi vardır. Sebze ve balık konserveciliği, kayık malzeme yapımı sanâyi, kereste îmâlatı, elbise, meşrubât, büsküvi, sigara, kibrit, mobilya ve briket sanâyii başlıca sanâyi dallarıdır.
Ticâret: İç ticâret daha ziyâde mahallî bölgeler arasında yapılır. İthâlâtın % 85’ini dayanıklı gıdâ maddeleri teşkil etmekte olup, bunun çoğu Avrupa’dan gelmektedir.
İhrâç ürünlerinin başında kakao gelmekte ve ihrâcâtın % 70’ini teşkil etmektedir. Akra bölgesinde elmas ticâreti çok önemlidir. Ancak bu elmas ve altın ticâreti hâlen İngilizlerin elindedir. Diğer mâdenler arasında manganez önemlidir.
Gana, ticâretini ve nakliyesini deniz yoluyla yapmaktadır ve bu nakliyeyi de yabancı gemilerle yerine getirmektedir. Akra ve Kumasi önemli ulaşım merkezleridir.
Ulaşım: 28.300 km’lik kara yolunun, ancak 7500 km’si asfalttır. 1350 km’lik demiryoluna sâhiptir. Nehir ve deniz ulaştırmacılığı da yapılmaktadır. Ülkedeki dört hava alanının en moderni olan Akra hava alanı, Amerikalı ve Avrupalı mîmarların hazırladıkları çok modern tesislere sâhiptir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.