Alm. Dudelsack (m), Fr. Cornemuse, musette (f), İng. Bagpipe. Dünyânın en eski müzik âletlerinden birisi. Hitit oymalarından bu âletin M.Ö. 1000 senesinden evvel de kullanıldığı anlaşılmıştır. Avrupa’ya muhtemelen M.S. 1. asırda girmiş ve Roma ordusunda kullanılmış ve ortaçağda Avrupa’nın her yerinde yaygın hâle gelmiştir. Shakespeare, Milton, Spencer gibi edebiyatçılar bile bu âletten bahsetmişlerdir. Fransa’da gaydanın musette olarak bilinen tipi Kral Ondördüncü Louis zamânında bir hayli yaygın kullanıldı. Hattâ bir zaman için orkestra ve operalara giren gayda, klasik bestekârların ilgisini çok az çekmiştir.
Gayda 15. asrın ilk yarısında İngiltere’de çok sevilen bir müzik âleti hâlindeydi. Bu âlet, İngiltere’den çok daha sonra tanınmasına rağmen, İskoçya’nın, Pakistan’ın halk müziklerinin sembolü hâline gelmiştir. Şu anda dünyâca meşhur olan çeşidi Highlana gaydasıdır. Bu tip gaydada ağıza konulan kısım ile esas sesin çıktığı kavala benzer kısım arasında hava dolu torba bulunur.
GAYRİ MÜSLİM;
Alm. Nicht mohammedaner (m), Fr. Non-musulman (m), İng. Non-Muslim. Müslüman olmayan kimse. Allahü teâlânın insanları İslâm dînine dâvet etmesi için gönderdiği son peygamber Muhammed aleyhisselâmın getirdiklerine inanıp, teslim olan ve yasak ettiklerinden sakınan kimselere “Müslim” veya “Müslüman” denir.
İslâm hukûkuna göre, Müslümanların dışındaki insanlar 3 sınıfa ayrılır:
1. Zımmî: İslâm ülkesinde, kendi dînî inanç ve ibâdetlerini yaparak serbestçe ve huzur içinde yaşamak isteyen ve bunun için de “cizye” denilen vergiyi ödemeyi kabul eden gayri müslime (gayr-i müslime) denir. Ehl-i kitap olan Hıristiyan ve Yahûdîler ile, dinlerinin asılları bu iki dîne benzeyen Mecûsîlerden cizye alınıp zımmî vatandaş kabul edilir. Zımmî olan gayri müslim vatandaşların mallarına ve canlarına, nâmuslarına zarar vermek yasak olup, büyük günahtır. Zımmîliği kabul eden gayri müslimlerin, İslâm şehirlerinde oturmalarına, pazarlarda her türlü ticâretle meşgûl olmalarına müsâade edilir. Ancak domuz, şarap ve içki alım satımları yasaklanırdı.
Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem); “Her kim bir zımmîye zulmeder veya taşımaktan âciz olduğu yükü yüklerse, o kimsenin hasmıyım.” buyurdu. Hazret-i Ömer de; “Benden sonra yerime gelecek halîfeye, yapılan sözleşmeler ve şartnâmeler gereğince, zımmî haklarının tam olarak verilmesini, can ve mallarının emniyeti uğrunda icâb ederse savaşılmasını, güçlerinin yetmeyeceği yüklerin yüklenmemesini tavsiye ederim.” buyurmuştur. Zımmî olan Hıristiyan ve Yahûdîler, her türlü ibâdetlerini diledikleri gibi yapabilirler. Fakat dinlerinin ibâdetleri dışındaki hususlarda, İslâmiyetin emir ve yasaklarına uymak mecbûriyetinde bulunurlardı.
2. Müste’min: İslâm ülkesine izin ile (pasaportla) giren gayri müslimlere denir. Bunlara da zımmîler gibi muâmele edilir. Canına, malına dokunmak, saldırmak yasaktır. İslâm dînindeki alım satım, kirâ, vekâlet vs. gibi muâmele hükümlerine bunların da uymaları gerekir. Bunlar, bir yıl içinde İslâm ülkesinden ayrılmak mecbûriyetindedir.
3. Harbî: Zımmî olmayı kabul etmeyen ve her an harp hâlinde bulunan gayri müslimlere denir. Harbî olanlarla Müslümanlar arasında hiçbir anlaşma bulunmadığından, onlara karşı yerine getirilmesi lâzım olan bir hukûkî mecbûriyet yoktur.
Fiilî bir harp durumunda olmayan herkese, Müslümanların yumuşak ve güzel huylu davranması İslâmiyetin emirlerindendir. Böyle davranmak, onlara İslâmiyeti tebliğ etmek, duyurmak olur. Bu da Müslümanın, İslâmın emirlerini tebliğ etmek sevabına kavuşmasına sebeb olur. Bir Müslümanın İslâmın vakarını göstermek için, konuşma, davranış, giyim ve kuşamla ve ilmen güçlü olmasıyla örnek teşkil etmesi lâzımdır. Müslüman dâimâ güler yüzlüdür. Kim olursa olsun iyilik edicidir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.