İstiklâl Harbinde düşmana karşı kahramanca mücâdelesi sebebiyle “Gâzi” ünvânı verilmiş Güneydoğu Anadolu’da yer alan bir ilimiz. 36°28’ ve 38°01’ doğu boylamları ile 36°38’ ve 37°32’ kuzey enlemleri arasında kalan il toprakları; doğuda Urfa, kuzeydoğuda Adıyaman, kuzeyde Kahramanmaraş, batıda Adana ve Hatay illeri, güneyde ise Suriye sınırı ile çevrilidir. Trafik numarası 27’dir. Kilim, sabun, bulama, baklava ve fıstığıyla meşhurdur.
İsminin Menşei
Hititlilerce kurulan bu şehrin ismi “Hantap” idi. Hazret-i Ömer zamânında İslâm orduları tarafından fethedilince şehrin çevresindeki pınar ve sulara izâfeten “pınar şehri” (parlak pınar) mânâsına gelen “Ayntâb” ismi verildi. Türkler bu şehri fethedince, kendi telaffuzlarına uygun olarak “Antep” dediler. Birinci Dünyâ Harbini müteâkip Antep’i işgâl eden düşman kuvvetlerine karşı kahramanca mücâdele veren bu şehri, Türkiye Büyük Millet Meclisi, kânunla “Gâzi” ünvânını vererek “Gaziantep” yaptı. Batı kaynakları, Anadolu’nun her şehrinin ismini kendi kültürlerine göre değerlendirmişlerdir. Antep’in “Anthapt” (Kraliçe Ani’ye adanmış topraklar)dan geldiğini iddiâ ederler. Bu iddiânın gerçekle ilgisi yoktur.
Târihi
Gaziantep’in bilinen târihi, M.Ö. 4000 bin senesine dayanır. Toprakları Eski Bâbil Devletine âitti. Anadolu’da ilk siyâsî birliği kuran Hititler, bu toprakları ele geçirdiler. Hititlerin son devirlerindeki Hitit Kargamış Krallığı bu bölgede kuruldu. Hurriler ve Mısır firavunları zaman zaman bu bölgeyi ele geçirdiler. Daha sonra Asurlar ve onun yerine geçen Yeni Bâbil ve bunu ortadan kaldıran Medlerin istilâsına uğradı. M.Ö. 4. asır sonlarında Anadolu ve İran’ı istilâ eden İskender, bu toprakları Makedonya Krallığına kattı. İskender’in ölümü üzerine buralar Selevkosların payına düştü.
M.Ö. birinci asırda Romalıların eline geçti. M.S. 395’te Roma ikiye bölününce, Doğu Roma (Bizans)nın payına düştü. Bizanslılarla Sâsânîler arasında bu bölge için zaman zaman savaşlar oldu.Türklerin “Antep”, Arapların “Ayntab” dedikleri şehir, ortaçağda küçük bir kasabaydı. Buraya 10 km uzaklıkta bulunan Türklerin “Dülük” ve Arapların “Delûk” dedikleri şehir “Delichenus” (Doliche), o bölgenin mühim bir yerleşim merkeziydi. Bu bölge hazret-i Ömer zamânında Iyâz ibni Ganem rahmetullahi aleyh başkomutanlığındaki İslâm ordusu tarafından fethedildi. Bir ara Bizanslılar bu bölgeyi ele geçirmişlerse de Abbâsî Devleti zamânında Hârûn Reşîd tarafından tekrar geri alındı.
Onuncu asırda bu bölgede Araplarla Bizaslılar arasında şiddetli çarpışmalar cereyân etti. Fakat bu bölge yine Müslümanların elinde kaldı. Selçuklu Türkleri bu bölgeye 1071 Malazgirt Zaferinden az önce Afşin Bey kumandasındaki orduları ile hâkim oldular. Fakat bir müddet sonra ellerinden çıktı. 1084’te Anadolu’da Türk Selçuklu Devletinin kurucusu Kutalmışoğlu Sultan Süleymân Şah yeniden bu bölgeyi fethetti. Bölge Sûriye Selçuklularından Alparslan’ın küçük oğlu Tutuş’un emrinde kaldı. 1098’de Birinci Haçlı Seferinde bu bölgeyi işgâl eden Haçlılar, Delûk ve civârını Urfa Kontluğuna, sonra da Maraş Senyörlüğüne bağladılar. Türk ordusu, 1150 senesinde Delûk önlerinde, Kudüs Kralı Baudoin’in kumandasındaki Haçlı ordusunu yok etti. Kral Baudoin, Delûk Kalesine sığındı. Türk Atabeyi Nûreddîn Zengî, kralın Kudüs’e gitmesine müsâade etti. Delûk ve civârını Nûreddîn Zengî fethetti. On ikinci asır sonlarında bu bölge Eyyûbî Devletine geçti. Bu devirde, Ayntâb (Antep) câmi ve saraylarla süslendi. 1270’te Moğolların eline geçmişse de, 1273’te Mısır-Suriye Türk Memlûk Sultânı Baybars geri aldı. 1400’de Timur Hanın eline geçen bölgeye bilâhare Karakoyunlu Hükümdârı Kara Yûsuf hâkim oldu. Karakoyunlulardan Dulkadirlilere, 1515’te Osmanlılara, bilâhare Memlûklere geçen bu bölge, 1516’da kesin olarak Osmanlı Devletinin topraklarına katıldı. 1839’da bir ara Kavalalı İbrâhim Paşanın elinde kalmıştır. Bunun dışında 1516-1919 arasında hiçbir işgâle mâruz kalmamıştır.
Osmanlı devrinde mühim bir kültür ve sanâyi merkezi oldu. Dericilik, yaycılık, boyacılık, yağcılık, dokumacılık ve sabunculuk çok gelişti. On dokuzuncu asrın sonunda, şehirde 70 boyahâne ve 3815 pamuklu tezgâh ve bunlarda çalışan 4000 kadar işçi bulunuyordu. Halı, kilim, alaca ve döşeme kumaşları meşhurdur. 1084’ten bu yana Antep’te Türk nüfûsu devamlı çoğunlukta oldu. Arap ve diğer etnik gruplar azınlıkta kaldılar. Birinci Dünyâ Harbi sonrası 15 Ocak 1919’da İngilizlerin işgâline uğradı. 9 ay 21 gün sonra İngilizler yerlerini 5 Kasım 1919’da Fransızlara devrettiler. Fransızlar dışardan getirdikleri silâhlı Ermeni çeteleriyle, o bölgede çok zulüm yaptılar. Antep halkı, Fransız ve Ermenilere karşı Nisan 1920’den 7 Şubat 1921’e kadar 10 ay 6 gün kahramanca mücâdele etti. Fransızlar Antep’ten geri çekildiler. Türkiye Büyük Millet Meclisi 1921 târihli ve 93 sayılı kânunla şehrin adını “Gâziayntâb” olarak değiştirdi. 1928’de ise bu isim “Gaziantep” şeklini aldı. “Ayn” kaynak pınar veya göz, “tâb” şehir mânâsındadır.
Osmanlılar devrinde Ayntâb, Dulkadir (Maraş) beylerbeyliğinin (eyâletinin) 5 sancağından (vilâyetinden) birine merkez olmuştu. Kilis ise Halep beylerbeyliğine bağlı 10 sancaktan birini teşkil etmiştir. Tanzimâttan sonra Halep eyâletinin 14 kazâlı merkez sancağına bağlı kazâlar arasında Ayntâb ve Kilis de vardır. Nizip ise aynı vilâyet içinde bulunan Urfa sancağının 5 kazâsından birisiydi. 1913’te Antep müstakil sancak oldu. Cumhûriyet devrinde bütün sancaklara (mutasarrıflıklara) “vilâyet” (il) denince, Antep de vilâyet merkezi oldu.
Fizikî Yapı
Topraklarının % 28’i ovalarla, % 52’si dağlar, % 18’i plato ve geri kalan % 2’si yaylalarla kaplıdır. Dağlar 1496 metreden yüksek değildir.
Dağları: Güneydoğu Torosların uzantıları, Sof Dağları, Dülükbaba Dağları, Sam Dağları, Güreniz Dağları, Ganibaba ve Sarıkaya Dağları ve Nur (Amanos) Dağları başlıcalarıdır. Bu dağ silsilesi içinde en yüksek yer Sof Dağları (Karakaş Tepesi 1496 m)dır. Karadağ (1008 m), Sarıkaya (1100 m), Dülükbaba (1250 m). Sof Dağlarının üzerinde küçük ovalar vardır. Geniş Gaziantep Platosu (Yaylası) Nizip Çayı, Sacır Suyu ve bunların kolları ile açılan vâdilerle parçalanmıştır.
Ovaları: İslâhiye Ovası: İlin en geniş ovasıdır. 850 km2 olup, İslâhiye, Fevzipaşa ve Sakçagöz’ü içine alır. Oğuzeli Ovası: 60 km2lik bir ovadır. Araban Ovası: 130 km2dir. Elbeyil Ovası: 200 km2dir. Denizden yüksekliği 600 metredir. Suriye sınırı boyunca Sacır Suyu ile Kilis arasında uzanır. Kilis Ovası: 100 km2 genişliğindedir. Bazalt bir eşik ile Elbeyli Ovasından ayrılır. Doğanpınar-Barak Ovası: Suriye sınırı boyunca uzanır. 280 kilometrekaredir. Çöllerden sonra Toros Dağlarının yükseldiği yerde, çölleri hilâl gibi sardığı için “Verimli Hilâl” diye adlandırılan ovada kurulan Gaziantep asırlarca Doğuya açılan pencere olmuştur.
Akarsuları: İlin akarsularının çoğu yazın kurur. Toprak yapısı suları sızdırır. Yeraltı suları bâzı yerlerde pınarlar olarak ortaya çıkar. Fırat Nehri, Gaziantep-Şanlıurfa sınırını çizer. Karasu 64 km uzunluğunda olup, Araban Ovasından geçer. Karasu ve kolları, Afrin Çayı ve Sabun Suyu Hatay Amir Gölü havzasına dökülür. Merzimen Çayı, Nizip Çayı, Fırat Irmağına karışır. Sacır Suyu, Akçakoyunlu yakınlarında sınırlarımızdan çıkıp, Suriye’de Fırat’a karışır.
İklim ve Bitki Örtüsü
İlin iklimi Akdeniz ve Doğu Anadolu iklimleri arasında bir geçiş özelliğini gösterir. Akdeniz iklimi ağır basar. Yazları sıcak ve kuraktır. Kışlar çok soğuk olmaz. Ortalama iki ay kar yağar. Toprak ortalama 15 gün kar altında kalır. Yağışlar çok istikrarsızdır. Bâzı seneye nazaran diğer sene iki misli yağmur yağar. Yağış ortalaması 550 milimetredir. Sıcaklık -17°C ile 48,8°C arasında seyreder.
İlin % 99’u tarıma elverişlidir. % 63’ü ekili dikili sahadır. % 22 orman ve fundalıktır. % 14’ü çayır ve mer’alardan ibârettir. Orman sahası azdır. Fundalık geniş bir yer kaplar. Dağlar orman, ova ve yaylalar otlak görünümündedir.
Ekonomi
Gaziantep, Güneydoğu Anadolu’nun en gelişmiş ilidir. Gelirinin % 40’ı tarımdan, % 25’i sanâyiden sağlanır. Faâl nüfûsun % 60’ı tarımda çalışır Önemli bir ticâret merkezidir.
Tarım: Gaziantep il toprakları her türlü tarım ürünlerinin yetişmesine müsâittir. Yaylalarda kuru tarım, ovalarda sulu tarım yapılır. Antep fıstığının ve üzümün en çok yetiştiği bir ildir. İl merkezi ve Kilis’te zeytin; il merkezi, Oğuzeli, Nizip, Kilis ve İslâhiye’de üzüm bağları; Araban, Nizip ve Yavuzeli’nde fıstık bahçeleri zengindir. Pirinç, pamuk, susam, tütün yetişir. Meyve ve sebzecilik yaygındır. Antep fıstığı bütün dünyâya buradan yayılmıştır. Şamlı tüccarlarla dünyâya dağıldığı için, Şam fıstığı denmiştir. Fıstık, ağaçlarda yetişir. Menengiç ağaçlarının aşılanması ile elde edilen fıstık ağaçlarının boyu 5-10 metredir. Tüysüz ve seyrek yapraklı bu ağaçta fıstıklar salkım hâlindedir. Üretim bir sene az bir sene çok olur. Yıllık üretim 5-25 bin ton arasında seyreder. Türkiye’nin fıstık istihsâlinin % 50-75’ini karşılar. 80 bin hektarlık bağlarda 20 çeşit üzüm yetişir. Beş milyon zeytin ağacından bol miktarda zeytin istihsal edilir. En çok domates olmak üzere, patlıcan, salatalık, kabak, sivri biber, turp ve diğerleri olarak yaklaşık 250 bin ton sebze yetişir. Ayrıca buğday, arpa, nohut, mercimek, pamuk, susam ve soğan üretilir. Zengin erik, nar, incir, ceviz ve zerdali bahçeleri de vardır.
Hayvancılık: İlin dağlık ve yaylalık bölgelerinde hayvancılık yapılır. Sığır azalırken küçükbaş hayvan çoğalmaktadır.
Ormancılık: Gaziantep orman bakımından oldukça fakir sayılır. Orman sâhası % 17 gözükmekteyse de, gerçek mânâda orman azdır. İlin sanâyi ve yakacak odun ihtiyâcını karşılamaktan uzaktır. Erozyonu önlemek için ağaçlandırma faâliyetine hız verilmiştir.
Mâdenleri: Gâziantep ili mâden bakımından da çok fakir sayılır. Çok az miktarda krom, manganez ve fosfor tuzu çıkarılır.
Sanâyi: Gaziantep sanâyi bakımından gelişmiş bir ildir. İrili ufaklı 500 sanâyi işletmesi vardır. Dokuma, iplik, un, sabun, deterjan, deri, plastik, çimento, salça, bisküvi ve yağ fabrikaları ön sırada yer alır. Sanâyi merkezi hâline gelen Gaziantep’te 45-200 Watt elektrik motorları, su santrifüjleri, matkap tezgâhları, soğuk hava depoları, akümülatör, kampana, piston, gömlek, cendere, vantilatör, aspiratör, su tesisat araçları, torna tezgâh, levha makinaları, leblebi kavurma makinaları, dondurma makinaları, bisküvi fırınları, iplik kurutma santrifüjleri, çikolata makinaları, şekerleme yapım ve ambalaj makinaları, dokuma ve desen makinaları, elektrik kaynağı makinaları, otomobil hava frenleri, tuz, bulgur ve un değirmenleri, üzüm presleri, otomatik kahve kavurma makinaları, briket makinaları, taş kırma konkasörü, elbise temizleme makinası, sanâyi gaz ocakları, çeşitli oto parçaları ve oto karoserleri yapılmaktadır. Gaziantep’te para kasacılığı da ilerlemektedir. Şifreli, alarmlı, tabancalı para kasalarından sonra, oksijenkaynağının kesemeyeceği kasa îmâline başlanmıştır.
Ulaşım: Gaziantep, kara, hava ve demiryolu ulaşımı bakımından zengin sayılır. Kuzeydoğu-Güney Suriye istikâmetindeki karayolu ile Akdeniz kıyılarını Güneydoğu Anadolu’ya bağlayan ve Gaziantep’ten geçen E-24 karayolu trafik bakımından çok yoğundur. Diyarbakır’dan Van ve Hakkâri’ye giden 6 nolu devlet yolu üzerindedir. Pozantı-Tarsus-Adana ve Gaziantep arasında yapılan Güney Oto Yolları sistemi; takrîben Gaziantep’e kadar 1995’te tamamlanacaktır. Gaziantep-Şanlıurfa arası kalan oto yol için de 1993 yılı içersinde etüd projesi yapılmış ve 2000’e kadar bitirilmesi planlanmıştır. Yol, üç gidiş üç geliş, toplam 6 şeritten ibârettir. 1995’te yolun bitiminde Adana-Gaziantep arası ulaşım 1,5 saate düşecektir.
Gaziantep’e 20 km uzaklıktaki hava alanından Ankara ve İstanbul’a devamlı ve düzenli uçak seferleriyle Türkiye’nin her yanına ulaşma imkânı vardır. Gaziantep il sınırları içinde 325 km gibi uzun bir demiryolu ağı bulunur. Adana’dan gelen demiryolu Gaziantep il sınırına girince Fevzipaşa istasyonunda iki kola ayrılır. Bir kol güneye iner. Üzerindeki Meydanekbez’den Suriye topraklarına girer. İkinci kol Maraş’ın Narlı istasyonundan il merkezine, Nizip ve Kargamış istasyonlarından sonra Haydarpaşa-Bağdat demiryolu ile birleşir. Suriye sınırının bir kısmından seyreden bu hattın bir kolu Halep’e, diğeri Bağdat’a ulaşır. Böylece demiryolu Gaziantep ilini üç hatla kat eder.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Nüfus: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 1.140.594 olup, 821.127’si ilçelerde, 319.467’si köylerde yaşamaktadır. Yüzölçümü 7642 km2 olup, nüfus yoğunluğu 149’dur.
Örf ve Âdetleri: Gaziantep 7. asırda hazret-i Ömer zamânında İslâm orduları tarafından fethedilerek, Bizanslılardan alındı. On birinci asrın sonlarına kadar Müslümanlarla Bizanslılar arasında, 12. asrın ortalarına kadar Selçuklu Türkleriyle Bizanslılar ve Haçlılar arasında zaman zaman el değiştirdi. On ikinci asrın ortalarından 1516’ya kadar Türkler ve kısa bir müddet Araplar bölgeye hâkim oldu. Yavuz Sultan Selim Han, 1516’da bu bölgeyi Osmanlı Devletine kattı. Bölge, Türk-İslâm kültürü ile yoğrulmuş olup, diğer kültürler 7. asırda kaybolmuş ve Bizansla Haçlı ordularının ve 19. asırda Amerikalı Protestan misyonerlerinin açtığı Amerikan Koleji ile yeniden tesis edilmek istenen Hıristiyan kültürü, filiz vermeden kurumuştur. Gaziantep’in bütün sosyal yaşayışında Türk-İslâm kültürü hâkimiyetini devâm ettirmektedir.
Kıyâfet: Mahallî kıyâfet her yerde olduğu gibi burada da unutuldu. Köylerde hâlen üste mâvi çuhadan yapılan fermana (önü açık, yakasız, kol ağzı dar çeket) ile alt kısma şalvar ve üçetek entari giyilir. Çarşafla başa “meşafe” denilen kareli örtü sararlar. Yemekleri: Gaziantep’in baklavası meşhurdur. Yemeklerde nâne, sarmısak, kırmızı biber ve baharat çok kullanılır. Üzümden yapılan ve “şire” (üzüm peksimeti) denilen çerezleri meşhurdur. Antep sucuğu, Besni sucuk ve pestili, Samsa ve Bastık başlıcalarıdır. Nüfus ve imkânlarına göre Türkiye’nin en çok eğlence yeri Gaziantep’tedir. Eğlenceye düşkündürler. Çiğ köfte, içli köfte ve lahmacun yaygındır. Kilis kebabı, Alenazik, simit kebabı, kabaklama, sarmısak ve erik tavası, yeni dünyâ ve elma kebabı meşhurdur. Folklor: Halk müziği ve oyunları bakımından Gaziantep en zengin ilimizdir. Halk oyunları çeşitli olup, en yaygını “halaylar”dır. Barak ağzı denilen okuyuş biçimleri, türkü ve ağıtları, uzun havaları meşhurdur. Halk edebiyâtı çok zengin olup, pekçok meşhur halk şâiri ve ozan yetişmiştir. El sanatları: Gaziantep’te el işlemeciliği, kilim dokumacılığı ve bakırcılık çok yaygın ve üstün bir seviyededir. Bakır vazo, mangal ve diğer turistik bakır eşyâlar çok kıymetlidir. Küçük el tezgâhlarında bez, halı, keçe, aba, kilim dokunur.
Eğitim: Gaziantep 7. asırdan bu yana bölgenin kültür merkezi olmuştur. Osmanlılar devrinde pekçok medrese, ipekçilik ve ticâret okulları bulunuyordu. Hâlen okuma-yazma oranı yüzde 60’ı yeni aşmıştır. İlde 81 anaokulu, 787 ilkokul, 68 ortaokul, 9 meslekî ve teknik ortaokul, 20 lise, 18 meslekî ve teknik lise vardır. Gaziantep Üniversitesine bağlı Eğitim Fakültesi, Mühendislik Fakültesi, Tıp Fakültesi ve Yabancı Diller Okulu gibi yüksek öğretim kurumları mevcuttur.
Yetişen meşhurlar: Târih boyunca bir kültür merkezi olan Gaziantep’te pekçok ilim ve edebiyât adamı yetişmiştir. Bunlardan bâzıları: Türk târihçisi Aynî, Şâir İbn-i Bâlî, Muhammed Münib, Mütercim Âsım Efendi, Şâir Münip Efendi, Maârif Nâzırı Tâhir Münif Paşa (7 dil bilirdi), Karacaoğlan, Gündeşlioğlu, Deli Boran, Âşık Hacı gibi ozanlardır. Kuvay-ı Milliye kumandanlarından Şâhin Bey (üsteğmen Said Efendi), Fransızlara karşı yaptığı savaşta şehid oldu. Halk arasında destanlaştı. Merkez Elif köyü aşîret reisi Karayılan Molla Mehmed, Fransızlara karşı ilk mücâdeleyi başlatarak şehid oldu. Şıh Câmiinde gömülüdür.
İlçeleri
Gaziantep’in on ilçesi vardır. Şehitkâmil ve Şâhinbey ilçeleri il merkezini meydana getirir.
Şâhinbey: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 422.671 olup, 384.510’u ilçe merkezinde, 38.161’i köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren ilçelerden biridir.
Şehitkâmil: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 267.177 olup, 218.924’ü ilçe merkezinde 48.253’ü köylerde yaşamaktadır. İl merkezini meydana getiren diğer ilçedir.
Araban: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 36.773 olup, 14.275’i ilçe merkezinde, 22.498’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 38 köyü vardır. Yüzölçümü 496 km2 olup, nüfus yoğunluğu 74’tür. İlçe toprakları 1000- 1500 m yükseklikte bir platonun üzerinde yer alır. Batısını Kartal (Sof) Dağları engebelendirir. İlçe topraklarını Fırat Irmağı ve Karasu Çayı sular. Orta kesimde yer alan Araban Ovası, oldukça verimlidir.
Ekonomisi, tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri tahıl ve pamuktur. Zeytincilik yapılan ilçede bağlar ve fıstık ağaçları boldur. İlçe merkezi, Karasu Çayının iki yakasında kurulmuştur. İl merkezine 64 km mesâfededir. 1957’de ilçe olan Araban’ın belediyesi aynı sene kurulmuştur.
İslâhiye: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 72.235 olup, 34.607’si ilçe merkezinde, 37.628’i köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları dağlarla çevrili düzlüklerden meydana gelir. Batısında Amanos (Nur) Dağları, doğusunda ise Kartal (Sof) Dağı yer alır. Dağların orta kesiminde yer alan İslâhiye Ovası verimlidir. İlçe topraklarını sulayan akarsuların en önemlisi Karaçay (Karasu)dır. Bu akarsuyun üzerinde sulama gâyeli Tahtaköprü Barajı kurulmuştur.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, soğan, şekerpancarı, pamuk, üzüm, zeytin, sarmısak, baklagillerdir. Akarsu kenarlarında yaygın olarak sebze yetiştirilir. Dağlık kesimlerde hayvancılık ve ormancılık başlıca geçim kaynağıdır. Orman ürünlerini işleyen, metal eşyâ ve makina üreten atölyeler başlıca sanâyi kuruluşlarıdır. İlçe topraklarında boksit ve dolamit yatakları vardır.
İlçe merkezi Gavur Dağlarının eteklerinde kurulmuştur. Haydarpaşa-Bağdat demiryolu ile Kahramanmaraş-Antalya karayolu ilçeden geçer. İl merkezine 88 km mesâfededir. Eski bir yerleşim merkezidir. İlçe belediyesi 1894’te kurulmuştur.
Kargamış: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 15.380 olup, 3430’u ilçe merkezinde, 11.950’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 36 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte düzlüklerden meydana gelir. Fırat Nehri topraklarını sular.
Ekonomisi tarım ve sınır ticâretine dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri antepfıstığı, zeytin, mercimek, buğday, pamuk, şekerpancarı ve sebze yetiştirilir. İlçe merkezi Fırat Nehri kıyısında kurulmuştur. Gaziantep-Akçakale-Nusaybin demiryolu ilçeden geçer. Kargamış ve Belkıs harâbeleri, târihî su yolları bu ilçededir. Eski ismi Barak’tır. Nizip ilçesine bağlı bucakken, 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu.
Kilis: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 121.752 olup, 82.882’si ilçe merkezinde, 38.870’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 33, Musabeyli bucağına bağlı 57 köyü vardır. Yüzölçümü 1243 km2 olup, nüfus yoğunluğu 98’dir. İlçe toprakları dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Balık Suyu, Afrin Çayı ve Sabun Suyu başlıca akarsularıdır.
Ekonomisi tarım ve sınır ticâretine dayanır. Başlıca tarım ürünleri sebze ve meyvedir. En çok üzüm, zeytin, incir ve nar yetiştirilir. Ayrıca önemli miktarda buğday, arpa,mercimek, soğan ve sarmısak yetiştirilir. Hayvancılık gelişmiştir. En çok Kilis keçisi ve koyun beslenir. Öncüpınar sınır kapısından Suriye ile sınır ticâreti yapılır. İlçe topraklarında fosfat ve manganez yatakları vardır.
İlçe merkezi Acar Dağının güney eteklerinde kurulmuştur. Denizden yüksekliği 670 metredir. Târihi çok eski bir yerleşim merkezidir. Asur yazılı tabletlerinde, Kilis’ten “Kitizi” diye bahsedilir. Hazret-i Ömer zamânında fethedilen Kilis, Yavuz Sultan Selim Han zamânında Osmanlı topraklarına katıldı. İl merkezine 44 km mesâfededir. Gaziantep-Suriye karayolu ilçeden geçer. Belediyesi 1883’te kurulmuştur.
Nizip: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 106.381 olup, 58.604’ü ilçe merkezinde, 47.777’si köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 81 köyü vardır. İlçe toprakları orta yükseklikte engebeli arâziden meydana gelir. Kuzeyinde Gaziantep Platosu, güney kesiminde ise Barak Ovası yer alır. İlçe topraklarını Nizip Çayı sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri; arpa, zeytin, buğday, üzüm, mercimek, antep fıstığı ve soğan olup, ayrıca az miktarda nohut ve pamuk yetiştirilir. Canlı hayvan ticâretine yönelik koyun ve keçi beslenir. Zeytinyağı ve sabun fabrikaları başlıca sanâyi kuruluşlarıdır.
İlçe merkezi Nizip Çayı vâdisinde kurulmuştur. İl merkezine 45 km mesâfededir. Târihi çok eski bir yerleşim merkezidir. Târihî eserler bakımından zengindir. İlçe belediyesi 1911’de kurulmuştur.
Nurdağı: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 31.609 olup, 7048’i ilçe merkezinde, 24.561’i köylerde yaşamaktadır. İlçe toprakları orta yükseklikteki düzlüklerden meydana gelir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri zeytin, şekerpancarı buğday, üzüm, soğan ve baklagillerdir. İslâhiye ilçesi Fevzipaşa bucağına bağlı belediyelik bir köyken 9 Mayıs 1990’da 3644 sayılı kânunla ilçe oldu. Kahramanmaraş sınırındadır.
Oğuzeli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 42.661 olup, 9983’ü ilçe merkezinde, 32.678’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 27, Elbeyli bucağına bağlı 20, Doğanpınar bucağına bağlı 41 köyü vardır. Yüzölçümü 463 km2 olup, nüfus yoğunluğu 92’dir. İlçe toprakları Tilbaşar Ovasında yer alır. Topraklarını Sacır Suyu ve Balık Suyu sular.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, üzüm, arpa, mercimek, nohut, soğan, sarmısak olup, ayrıca az miktarda incir, nar, pamuk, mısır, zeytin ve antepfıstığı yetiştirilir. Canlı hayvan ticâretine dayalı olarak Kilis keçisi ve koyun beslenir. Yaygın bir şekilde sınır ticâreti yapılır.
İlçe merkezi, Tilbaşar Ovasında Sacır Suyu kenarında kurulmuştur. Denizden yüksekliği 700 metredir. İlçenin etrâfı bağ ve bahçelerle kaplıdır. İl merkezine 16 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1946’da kurulmuştur.
Yavuzeli: 1990 sayımına göre toplam nüfûsu 23.955 olup, 6864’ü ilçe merkezinde 17.091’i köylerde yaşamaktadır. Merkez bucağına bağlı 30 köyü vardır. Yüzölçümü 463 km2 olup, nüfus yoğunluğu 51’dir. İlçe toprakları orta yükseklikteki dalgalı düzlüklerden meydana gelir. Başlıca akarsuyu ovayı sulayan Bozatlı Deresi olarak da bilinen Merzimen Deresidir.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa, nohut, mercimek, antepfıstığı ve pamuktur. Hayvancılık ikinci derecede gelir kaynağıdır. İlçe merkezi Yavuzeli Ovasında kurulmuştur. Gaziantep-Adıyaman karayolu ilçe merkezinden geçer. İl merkezine 37 km mesâfededir. İlçe belediyesi 1958’de kurulmuştur.
Târihî Eserler ve Turistik Yerleri
Gaziantep târihî ve turistik yerler bakımından olduğu gibi, Ortadoğu ülkeleri ile Türkiye arasındaki yolların kavşak noktası olduğu için dış ve iç turizmi hareketlidir. Gaziantep ilinde 100’e yakın kale, höyük, harâbe, eski devirlere âit şehir kalıntıları, yüzlerce türbe, çeşitli devirlere âit çok sayıda câmi vardır.
Gaziantep Kalesi: Çok eski bir kaledir. Abbâsî Halîfesi Hârûn Reşîd, 6. asırda Bizans İmparatoru Justinianus ve 16. asırda Osmanlılar tâmir ettirmiştir. Kale dâire şeklinde olup, duvarlarının uzunluğu, 1200 metredir. 26 burcu, câmi ve diğer yapıların kalıntıları ile kalenin etrâfında derin çukurlar vardır. Kale şehre hâkim bir yerdedir. Kale hakkında pekçok efsâneler vardır.
Revanda Kalesi: Gaziantep-Kilis arasındadır.Yapım târihi bilinmemektedir. Muhteşem bir yapı olup, duvar ve burçları sağlamdır. Kale içinde su sarnıçları ve yapı kalıntıları vardır.
Tilbaşar Kalesi: Oğuzeli ilçesine 10 km uzaklıktadır. Eski adı Türbessel’dir. Sultan Mes’ûd’un oğlu Kılıç Arslan 1149’da bu kaleyi feth etmiştir. Eski devirlerde büyük bir ticâret ve sanâyi şehriydi.
Ömeriye Câmii: Hazret-i Ömer zamânında yapılmış târihî bir câmidir. 1210, 1785 ve 1850’de tâmir görmüştür. Karataş ve al mermerden yapılan mihrabı, sanat şâheseridir. Düğmeci Mahallesindedir.
Şeyh Fethullah Câmii: Yazıcık semtindedir. On altıncı asır ortalarında Şeyh Fethullah bin Abdülkerîm tarafından yaptırılmıştır. Mihrâbı, minberi ve kırmızı mozaikleri meşhurdur.
Alâüddevle Câmii: Uzun Çarşı Mahallesindedir. Dulkadiroğullarından Alâüddevle Bozkurt Bey zamânında yapıldığı tahmin edilmektedir. Gördüğü tâmirâtlar yüzünden sâdece minâresi ilk günkü gibi zamânımıza kadar gelmiştir. Dulkadiroğullarından günümüze kadar ulaşan tek eser olarak bilinmektedir.
Hüseyin Paşa (Çıkrıkçı) Câmii: Gâziler Caddesindedir. On sekizinci asır başlarında Kethüdâ Hüseyin Ağa tarafından yaptırılmıştır. Çok köşeli minâre iki şerefelidir.
Ulu Câmi: Kilis ilçesindedir. Memlûkler döneminde Hacı Halil bin Abdullah tarafından 1334’te yaptırılmıştır. Kuzey tarafında dokuz kapı vardır. 1709 ve 1905’te tâmir edilmiştir.
Canbolat Bey Câmii: Kilis’te olup, Kânûnî Sultan Süleymân Han devrinde Beylerbeyi Canbolat Bey tarafından yaptırılmıştır. Kare plânlı, tek kubbeli Osmanlı câmilerinin ince örneklerindendir. Tekye Câmii de denir. Kudüs’teki Kubbet-üs-Sahrâ’ya benzer. Mihrâbı taş işçilik bakımındançok güzeldir.
Şeyhler Câmii: Kilis’in Şeyhler Mahallesindedir. 1665’te Abaza Hasan Paşa tarafından yaptırılmıştır. Minâresi sekiz köşeli olup, kalın ve kısa gövdelidir.
Leylek Câmii: Nizip ilçesinde olup, çok eski ve târihî hâtırası büyük mânevî değeri olan bir câmidir. İlkbaharda leylekler gelince, bu câminin şerefesine yuva yapmalarından dolayı bu isim verilmiştir. Büyük İslâm kumandanlarından Hâlid bin Velîd radıyallahü anh, Irak’ta Bizans ordusunu yenince, Nizip’e gelip, Leylek Câmiinde misâfir kalmıştır. Çok sevdiği Hasan Mader’i (rahmetullahi aleyh) bu câmiye imâm tâyin etmişti. Bu zâtın türbesi câminin bahçesindedir. O zamâna âit câmi, zamanla yıkılınca, yeniden tâmir edildi.
Ramazaniye Medresesi: Ahmed Çelebi Câmii yanındadır. 1713’te Seyyid Ahmed bin Şeyh Ramazan tarafından yaptırılmıştır. Aslı tek katlı olan medresenin üstüne günümüzde bir kat daha ilâve edilmiştir.
Mevlevîhâne: Kilis’te hükûmet konağı karşısındadır. Kitâbesinden 1525’te Abdülhamîd Murtaza Efendi tarafından Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî adına yapılmıştır. Halk arasında Aktekke adıyla bilinmektedir. Bâzı bölümleri günümüze ulaşmamıştır.
Debbağhâne Köprüsü: İl merkezinde Alleben Deresi üzerinde yapılmıştır. Yıkık vaziyettedir. Kitâbesinden 1259’da Melik Nâsır tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır.
Taş Köprü: Nizip Çayı üzerindedir. 1468’de yapılmıştır. 1942’de Hacı Reşîd Efendi tâmir ettirmiştir. 1953’te sel felâketinde tahrib olunca, halk tarafından tâmir ettirilmiştir. Uzunuluğu 23 m, yüksekliği 4.80 m olup, beyaz taştan yapılan üç ayağı vardır.
Eski çağlara âit eserler:
Gaziantep ve çevresinin çok eskiden beri yerleşim merkezi olduğu bilinmektedir. Eski devirlerin en önemli merkezleri olan Tılmen Höyük ve Gedikli bu bölgededir.
Kilise: Nizip’te Romalılardan kalmadır.Peygamber efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem dünyâyı teşrif ettiklerinde (doğum günü) haçları yıkılan (uçan) 7 kiliseden biridir. Burası uzun zaman câmi olarak kullanılmıştır.
Yeşemek Heykel Atelyesi: İslâhiye’nin 20 km yakınındadır. Karatepe’nin kuzey sırtında kurulmuş açık hava atelyesidir. Dünyâda bir benzeri yoktur. Etilerden kalmadır. Heykeller burada yapılır, sipâriş edilen yerde ise ince işçiliği tamamlanırdı. Hâlen yüzlerce heykel bulunmaktadır.
Kaya Mezarları: Dülükbaba, Ayizlitepe, Dülük ve Halilbaş köyleri civârında bulunan bu mezarlar, 5-15 basamak ile inilen yeraltı mağaraları içindedir. Mağaralarda 3 ile 9 tâne kayadan oyma sâbit lâhitler bulunmaktadır. Romalılardan kalmadır.
Kargamış: Kargamış ilçesi yakınındaki “Kargamış” eski devirlerin en büyük şehirlerinden biriydi. Şehri M.Ö. 10. asırda Hititler kurmuşlardır. Kazılarda Hititlerle ilgili çok eser ortaya çıkarılmıştır. Kargamış harâbelerinden çıkan 10 heykel İngiltere’ye kaçırılmıştır. Bunlar “British Müzesi’ndeki en kıymetli eserlerdir. Gaziantep müzesinde sert taştan “ortostad” (dik düzgün duran taş) parçası, M.Ö. 800 yıllarına âittir. Törene iştirak eden bir insan tasviridir. Geç Hitit devrine âittir.
Belkıs (Zugma): M.Ö. 3. asırdaki bir şehrin kalıntılarıdır. Kale, saray, sarnıç, hamam ve çeşitli harâbeler vardır. Nizip-Birecik karayolu üzerindedir. 30 merdivenle inilen yeraltı mahzeni ilgi çekicidir. Belkıs köyü Nizip’e 10 km uzaklıktadır. Buradan çıkarılıp İtalya, Fransa ve İngiltere’ye kaçırılan eserler, bu ülke müzelerindedir. Kalesi yüksek bir yerdedir.
Kiriş (Korus) “Horoz” Harâbeleri: Kilis’e 20 km mesâfededir. Yapılan kazılarda Romalılar ve İskender devrine âit kale, tiyatro, tapınak harâbeleri ile câmi, çok sayıda sütun başlığı ve Roma sikkeleri bulunmuştur. Câmi yanında hazret-i Dâvûd aleyhisselâmın komutanlarından Orya Nebi’ye âit türbe vardır. Kale içindedir.
Düllük: Gaziantep’e 10 km uzaklıkta târihî ve eski bir şehirdir. Pekçok harâbeler mevcuttur. “Düllûk” ve “Delük” de denir.
Zincirli (Şamal): M.Ö. 1200 yıllarında Hititlerden kalma bir şehirdir. Asurlular tarafından ele geçirilmiştir. Şehir harâbelerinden çıkarılan eserler Ankara ve Berlin müzesindedir. Burası küçük bir Hitit Krallığıydı. Asurlular işgâl ettiler.
Sakçagöz (Keferdiz) Caba Höyük: Saçagöz köyü yakınındadır. Aksu ve Karasu Vâdisinde dört Hitit krallığı vardı. Berlin Müzesinde 971 numaralı “kralın arslan avı” taş üzerindeki kabartma bu höyükten kaçırılmıştır.
Cıncıklı: İslâhiye yakınlarındadır. İslâhiye geçidini korumak için Bizanslılar yapmıştır. Renkli mozayik ve geometrik şekilli resimlerle süslüdür.
Gedikli (Kara) Höyük: Kazılarda eski devirlerden kalma eserlerle Roma’ya âit seramik ve sikkeler bulunmuştur.
Şâhinbey Anıtı: Gaziantep-Kilis yolu üzerindedir. Fransızlara karşı savaşda 28 Mart 1920’de şehîd düşen Şâhin Bey için yapılmıştır.
Arkeoloji Müzesi: Selçuklu devrine âit medresede kurulan bu müzede önemli Hitit eserleri vardır. Müze daha önce Nuri Paşa Câmiindeydi.
Mesîre yerleri:
Orman bakımından zengin olmayan Gaziantep’te mesîre yerleri olarak bağlık ve bahçelik yörelerden ve pınarbaşlarından faydalanılmaktadır. Başlıca mesîre yerleri şunlardır:
Kavaklık: Gaziantep’in içinden geçen Alleben Deresi çevresinde 400 dönümlük yeşil ve ağaçlık bir bölgedir.
Dutluk: İl mekkezine 5 km uzaklıkta, dut ve kayısı ağaçları, soğuk pınarları ve bahçeleri ile güzel bir mesîre yeridir.
Sofdağı: İl merkezine 15 km uzaklıkta havası, suyu ve manzarası çok güzel bir piknik yeridir.
Başpınar: Gaziantep’e 10 km mesâfede soğuk suları ve yeşilliğiyle meşhur bir mesîre yeridir.
Akpınar: Kilis yolu üzerindedir. Yerden sıcak su fışkırır. Burada yapılan çiğ köfte meşhurdur.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.