1940'larda öğrencilere sözlü ve yazılı sınavların ne zaman yapılacağı söylenmezdi. Çünkü öğrenci her zaman hazır olmak zorundaydı... Öğrencilere sınavlardan aldıkları notlar,da söylenmezdi. Çünkü öğrenci not için değil, öğrenmek için çalışmak zorundaydı... Ve öğrenci başarısıyla ilgili değerlendirmeyi tek bir not olarak karnesinde görürdü. Çünkü o zamanki eğitim anlayışı bunu gerektiriyordu...
Oysa günümüzde öğrencilerin sınav tarihlerini bilmeleri ve ona göre hazırlanmaları onların en doğal hakkı olarak görülüyor, "anında geribildirim"in eğitimin hayati bir parçası olduğu biliniyor.
Eğitimde değişen anlayışa ilişkin verdiğimiz bu örneklere karşın günümüzde eğitim hayatında değişmezliğini koruyan bir konu var: "Öğrencilerin çalışmalarına yönelik düzenleme ve yaklaşımlar."
21. yüzyıla yaklaştığımız bu günlerde okullarda, evlerde çocuklarımıza 1940'larda söylenenler tekrarlanıyor. "Çalış çocuğum", "Çalışmazsan sınavda kötü not alırsın", "Çalışmazsan sınıfını geçemezsin", "Çalışmazsan okulu bitiremezsin". Daha hoyrat ve kaba sistemlerde "Bu kafayla gidersen adam olamazsın" vb.
Oysa bilimsel araştırmalar ortaya koymaktadır ki, kaygının artırılması öğrenme motivasyonunu yükseltmez, tam tersine biyokimyasal düzeyde beyinde öğrenmeyi güçleştiren etkenlerin ortaya çıkmasına yol açar.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.