Girit adasının sonradan "asıl Giritliler" olarak ayırt edilmiş olan ilk sakinleri Küçük Asyalı idiler. Bunlar, Milattan Önce 3000 ile 1400 yılları arasında bu günkü Avrupa medeniyetine beşik vazifesini görmüş olan Girit yahut Minos "Kral Minos'un adına izafetle" diye nitelendirilen kültürü meydana getirmişlerdi.
Bu medeniyetin kalıntıları Knossos'ta yapılan arkeoloji araştırmaları sonunda meydana çıkarılmıştır. Girit adasında Milattan Önce 4000 yıllarında Neolitik bir kültürün geliştiğini göstermektedir. Yine Milattan Önce III. bin yılda başlayan bakır ve tunç devirleriyle bu gelişme Girit'te II. bin yılda kısmen Mısır'ın tesiri altında parlak bir dönemde ulaşmıştır.
Milattan Önce 1400 yılında Pelopones'ten gelerek Akalar ile başlayan ve arkasından Dorlar'ın akınları ile sona eren Yunanlıların istila hareketleri görülmektedir. Adanın yerli ahalisini itaat altına alan Dorlar'ın idaresi yerine sonradan birbirleriyle mücadele eden birçok rakip şehir devletleri kuruldu. Bu parçalanma Girit'te siyasi yönden, Milattan Önce II. yüzyılda sona erdi.
Tarih boyunca Girit'te bir çok devlet hakimiyet kurmuştur. Bu gelişim içinde bir çok mücadeleye sahne olan Girit'te "Dorlar, Akalar, Romalılar, Bisanslılar, Araplar Venedikliler ve Osmanlılar" hüküm sürmüştür.
Roma ve Bizans döneminde Girit, Yunanistan'ın Roma hakimiyetine girmesinden sonra bir müddet Girit hakimiyetini korudu. Ancak Girit adasının güvensizliği ve korsan yatağı olmasından dolayı Milattan Önce 69 yılında Romalılar adayı hakimiyetleri altına almak için mücadeleye giriştiler. Ada Milattan Önce 67. 66 yıllarında tamamıyla Romalıların hakimiyetine girdi. Romalılar Girit'te Câri olan Minos ve Dor kanunlarını kaldırdıkları gibi korsanlığı önlemek içinde bazı tedbirler almalarıyla birlikte, Girit'i bir iskan bölgesinden ziyade askeri ve iktisadi bir üs olarak kullandılar. Buralara İtalya'dan eski askerler getirtip Knossos bölgesine yerleştirdiler. Özellikle
ziraatın gelişmesi için Mesera ovasında birçok çalışmalar yaptılar ve
buradan elde edilen tahılın çoğunu Roma'ya nakledip ihraç ettiler.
Mısır, Roma hakimiyetine girdikten sonra Girit adası Barke "Berka" ve Bingazi eyaletleriyle birlikte bir Roma eyaletini meydana getirdi. Daha sonra Büyük Konstantin tarafından İllyria "Selanik" eyaletine ilhak edildi. Roma İmparatorluğu bölününce Doğu Roma'da kalan Girit adası, Bizans İmparatorluğunun İllyricum kısmında Makedonya eyaletinin altı vilayetinden birini teşkil etti.
Araplar döneminde Girit'e ilk İslam orduları Emeviler döneminde oldu. Özellikle Muaviye, Suriye ve Mısır civarını aldıktan sonra her yıl Akdeniz ve Ege denizindeki adalara sefer düzenlemiştir. Bunlardan Kıbrıs ve Rodos adaları başta olmak üzere bir çok adalar feth edilmiş ve Girit'e yönelmişti. Girit seferine çıkan Emevi kumandanı Cünade bin Ebu Ümeyye el-Ezdi Arap ordusu ile Hicri "53-54″ ve Miladi "673-674″ yılında Girit'te köy ve kasabaları yağmaladıktan sonra geri döndü. Ancak bu ilk saldırı Girit'te birkaç şehri basmaktan öteye gitmemiştir.
Tarık İbni Ziyad, Endülüs'ü fethettikten sonra bir daha Girit fethi tecrübe edildi. Fakat sonuç alınamadı ve Arap akımları devam etti. Girit alınacaktı.
I.Velid döneminde "705-715″ Akdeniz'deki bir takım adalar "Malta, Mayorka ve Minorka" zaptedildiği sırada Girit adasınada bir miktar kuvvet gönderilerek bazı mevkiler ele geçirildi. Ancak sonradan ada elden çıktı. Emeviler döneminde yapılan bu akınlar, Abbasiler devrinde de sürdü. En nihayet Halife Me'mun idaresinde Abu Hafs Ömer bin İsa El-Endülüs tarafından 826 yılında ada tamamıyla zaptedildi. Abu Hafs Ömer, tıpkı Tarık İbni Ziyad'ın yaptığı gibi Girit'e asker çıkaran donanmayı yakmak suretiyle askerleri geri dönülmez bir savaşa sokarak adayı zaptetmiştir.
Girit'in Müslümanlar tarafından işgal edilmesinden sonra bütün Avrupada Müslümanlık aleyhinde hareketler başladı. Girit'e yerleşen Araplar, burada Rabazulandak "Kandiye" şehrini kurdular.
Arapların bu çalışmalarından sonra özellikle Bizans din kuvvetine dayanarak adayı geri almak için çeşitli siyasi, askeri ve dini teşebbüslerde bulunarak adaya papazlar gönderip, durmadan halkı Müslümanlar aleyhinde isyana teşvik ettiler. Dini telkinler altında kalan Giritliler de Müslümanları merhametsizce öldürüyorlardı.
Nihayet Bizans, Kephoros, Phokas, kumandasındaki kuvvetlerin bir yıl süren kuşatmasından sonra 6 Mart 961 de Kandiye şehrini ele geçirdiler. Burada bulunan Müslüman halkın bir kısmını öldürdüler, bir kısmı adayı terk etti, bir kısmını da din değiştirmeye zorladılar. Arap hakimiyeti sırasında 827'den 961'e kadar ada da Ebu Hafs Ömer'in soyundan gelen aileler hüküm sürmüş ve kendi adlarına izafeten para bastırmışlardı. Ada ile Endülüs Emevi devleti döneminde çok güçlü ekonomik ve kültürel bağlar kurulmuş, Kandiye şehri önemli ilim ve kültür merkezi olmuştur. 150 Yıla yakın bir zaman geçtikten sonra kurulan Bizans idaresi sırasında ada halkı tamamen Hıristiyanlaştırıldı. Giritliler daha önce Müslümanlara karşı sık sık başlattıkları isyan hareketlerini bu sefer Bizanslılara karşı kullanmaya başladılar. Bir zamanlar Müslümanları merhametsizce öldüren Giritliler, artık çok pişmandılar. Ama artık çok geçti. Bizanslılar vergilerini ödemeyen Giritli ahaliyi işkencelere tabi tutup, zorla Hıristiyanlaştırıldıkları gibi Hıristiyan olmayanları da çok ağır vergilerle baskı altında tutmuşlardı.
Girit IV.Haçlı Seferi sırasında Bizans İmparatorluğu arazisi taksim edilirken, Montferrat Markisi Boniface'ın payına düştü. Fakat Marki adada da karşılaşacağı güçlükleri dikkate alarak onu satmaya karar verdi.
Bizans Girit'i 12 Ağustos 1204 yılında 100.000.gümüş karşılığında Venediklilere satmak mecburiyetinde kaldı. Bu tarihten itibaren de Venedik terörü adada 440 yıl gibi uzun bir zaman sürüp gitmiştir.
Girit'e yerleşen Venedikliler adadaki hakimiyetlerini sürdürmek için tıpkı Romalılar gibi kendi anavatanından bir kısım halkını burada iskan ettirdiler. Sahil şehirlerin tümünü tahkim ettikleri gibi iç bölgelerde de müstahkem kaleler inşa ettiler.
Küçük garnizonlara bölerek idaresini de başta Dük unvanlı büyük bir kumandan ve iki müşavire bırakıldı. Ancak Venediklilerin yapmış olduğu bu çalışmalar ne Giritlileri, nede Venediklileri huzura kavuşturmuştur. Yirmiden fazla ihtilal ve sonu gelmez isyanlar Girit ahalisini canından bezdirmiştir. Bu güzel ve verimli adayı Venediklilere bırakmak istemeyen Cenevizliler durmadan akınlar yapıyor, şehirleri ve köyleri basıyorlardı. İlk isyan 1205 yılında Cenevizlilerin teşviki ve Malta Dukasının yardımı ile Giritliler isyan ettiler. İki yıl süren bu ihtilal sırasında Venedik'ten göçmen getirilerek Girit'te yerleştirildi. İsyan edenlerin yarı malları alınıp Venedik'ten getirilen göçmenlere verildi. Her iki tarafta da pahalıya mal olan isyanlar, daha şiddetli bir şekilde Venediklilerce bastırılıyordu. Bu durum üzerine ada halkı dışarıdan özellikle Cenevizlilerden yardım ümitlerini kesince kendilerine felaket getirmekten başka bir işe yaramayan bu ayaklanmalardan vazgeçerek, XIV. yüzyılın sonunda Venedik idaresine tam anlamıyla boyun eğmek zorunda kaldılar. Bir çoğu da İslam ülkesinde yaşamayı tercih ettiklerinden Mısır'a giderek orada yerleştiler.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.