Gübre - Bilgiler
05/02/2014 15:00
Alm. Dunge mittel (n), Fr. Fumier, engrais (m), Fiente (f), İng. Fertilizer, dung, manure. Bitkinin beslenmesinde lüzumlu olan kimyâsal elementleri sağlamak için toprağa ilâve edilen herhangi bir madde.

Hayvan pislikleri, saman ve diğer bitki artıkları binlerce yıldan beri tabiî gübre olarak kullanılmaktadır. Eski zamanlarda toprağın asitliğini azaltmak ve kalsiyum temin etmek için kireçli maddeler kullanılmıştır. Kullanılan ilk kimyevî gübreler, sodyum nitrat ve kemikler olmuştur.

Bugün tabiî ve sun’î gübrelerin her ikisi de değişik şekillerde elde edilmektedir. Bitkinin beslenmesi öncelikle sun’î gübre dediğimiz azot, fosfor ve potasyum tarafından sağlanır. Genellikle sun’î gübrelerin ihtivâ ettiği besin, azot (N), fosfor pentoksit (P2O5) ve potas (K2O) olarak ifâde edilir. Sun’î gübrelerin ticârî ambalajlarında bir veya daha fazla madde bulunur. Karışık gübrelerin bileşimi ekseriya gübre ambalajlarının üzerindeki bir seri numara ile belirtilir. İlk sayı azotun yüzdesini, ikincisi fosfor pentaoksidin yüzdesini ve üçüncüsü de potasın yüzdesini belirtir. Böylece 5-10- 10 şeklinde işâretlenmiş bir karışık gübre % 5 azot, % 10 fosfor pentaoksit ve % 10 potas ihtivâ eder.

Bitkinin Beslenmesi

Bitkiler karbon, hidrojen ve oksijeni, hava ve sudan; diğer bütün besinleri ise topraktan temin ederler. Bitkinin en çok ihtiyaç duyduğu besinler, kalsiyum, azot, fosfor ve kükürttür. Bu elementlerden genellikle hektar başına 11.2 kg’dan 440 kg’a kadar gerekir. Bitkilerin daha az ihtiyaç duyduğu besinler ise, bor, klorür, kobalt, bakır, demir, manganez, molibden ve çinkodur. Bunlardan molibdene hektar başına 15 gr, demir ve mangana ise 700 gram ihtiyaç vardır.

Bitkilerde Besin Eksikliğinin Belirtileri

Bitkiler, temel besinlerini yeterli alamadıkları zaman, çok defâ eksiklik belirtileri gösterirler.

Bitki Bileşeni Gıdâ Eksikliği Ârızaları,

Eksiklik Belirtileri

ææææææææææææææææææææ

Azot Yetişme engellenir, bitkinin rengi

sararır. Yaprak uçları bitkinin altın-

daki yapraklarından başlayarak kır-

mızımsı kahverengi olur.

Fosfor Kök gelişmesi engellenir, saplar u-

zar, bitkinin olgunlaşması gecikir.

Bitkinin rengi morumsu olur.

Potasyum Yaprak uçları kavrulur, sararır, sap-

lar zayıflar. Meyve çekirdekleri ku-

ruyup büzülür.

Kalsiyum Yaprak uçları tarak dişi gibi parçala-

nır. Uç tomurcuklar ölür, çiçekler ol-

gunlaşmadan taç yapraklarını kaybe-

derler.

Mağnezyum Yapraklar ince ve gevrek olurlar; uç-

larında ve damar aralarındaki bölge-

de renklerini kaybederler, soluk yeşil renk alırlar.

Kükürt Bitkinin alt kısımlarındaki yaprakla-

rı sararır, kökler ve sapların çapları

küçülür.

Bor Uç tomurcuklar açık yeşildir. Kök-

lerde koyu lekeler görülür. Saplar

çatlar.

Bakır Bitkilerin renkleri ağarır. Turunçgil-

ler kırmızımsı kahve renkte, anormal

şekilde büyüme gösterir.

Demir Yapraklar sararır. Fakat damarlar

yeşil kalır. Yapraklar yukarı doğru

kıvrılır.

Mangan Arazlar demirdekine benzer. Yap-
raklarda ölü dokular görülerek, yap-

rağa pürüzlü bir görünüş verir.

Molibden Azot eksikliği gibidir.

Çinko Uç yaprakları çok küçülür. Yaprak-

lar ölü bölgelerde benekli hâle gelir.

Tomurcuk teşekkülü azalır.

Gübreler genel olarak iki sınıfta incelenir: Tabiî ve sun’î gübreler.

Tabiî Gübreler

Tabiî gübreler bitki ve hayvanlardan sağlanır. Bunların en önemlisi guano denilen kurutulmuş kuş gübresidir. Bu gübrede % 12 azot ve % 12 fosfor pentaoksit vardır. Bütün tabiî gübreler azot ve fosfor temin ederler. Fakat sentetik gübrelerden daha pahalı oldukları için, modern zirâatte çok az kullanılırlar. Bununla berâber tabiî gübreler daha yavaş tesirli oldukları, suda daha az çözündükleri için, çim tohumlarına, yeni filizlerin köklerine zarar vermezler. Bu özellikleri dolayısıyle sebze ve çiçek yetiştiriciliğinde tercih edilirler.

Tabiî gübrelerden en önemlileri; ahır gübresi, kompostlar ve yeşil gübredir.

Ahır gübresi: Ahır gübresi, terkibinde bulunan azot, fosfor ve potasyum gibi bitki besin elementleri dolayısıyle, toprağı besin maddelerince zenginleştirir.Toprağa humus vererek de toprağı ıslah eder. Ahır gübresi, toprağın işlenmesini kolaylaştırır. Toprağın su tutma kabiliyetini ve havalanmasını arttırır.

Genel olarak mahsul artışında gübre faktörü, % 40 gibi bir artış sağlar. Memleketimizde takriben 150 milyon ton ahır gübresi istihsal edilmektedir. Bunun 80-100 milyon tonu tezek olarak yakılmaktadır. Halbuki yakılan miktarın gübre olarak kullanılmasıyla elde edilebilecek mahsul artışı iki milyon ton kadardır.

Toprağa verilen gübrenin ilk üç sene verim üzerine tesir ettiği, üç seneden sonra da bu tesirin giderek azaldığı müşâhade edilmiştir. Dekara verilen iki ton iyi ahır gübresiyle, toprağa 10 kg azot, 5 kg fosfor, 11 kg potas verilmiş olur. Memleketimiz şartlarında ahır gübresi genel olarak ahırdan dışarı atıldıktan sonra ekim zamânına kadar açıkta bırakılmaktadır. Bu durumda yağışlar ve fermantasyon gazlarıyla gübre içinde bulunan besin maddelerinin büyük bir kısmı zâyî olmaktadır. Onun için ahır gübresinin iyi muhâfaza edilmesi lâzımdır. Ahır gübresini gâyet sıkı bir yığın hâlinde biriktirip, içine hava girmesine mâni olacak şekilde sıkıştırmak masrafsız ve en pratik bir muhâfaza yoludur.

Kompostlar: Çiftlikte meydana gelen bitki ve hayvânî menşeli artıkların bir araya toplanıp, gübre yapmak üzere çürümeye terk edilmesiyle elde edilir.

Çiftlikteki bitki ve hayvan artıkları takriben 30 cm yüksekliğinde yayılır. Üzerine su serpilerek iyice ıslatılır ve sıkıştırılır. Bunun üzerine 5-15 cm yüksekliğinde, varsa ahır gübresi, yoksa toprak veya odun külü yayılır. Bunu tâkiben yine 30 cm’lik bitki artığı konur. Sulandıktan sonra, tekrar 5-15 cm toprak veya odun külü ilâve edilerek istenilen yükseklikte bir kompost yığını yapılır. Yığına yukarı doğru daralan bir şekil verilir. Rutubet kaybını önlemek için en üste toprak serilir. Hazırlanan kompost yığını 3-4 hafta kendi hâline bırakılır. Bundan sonra birer ay ara ile bir veya iki defâ alt üst edilerek yığının her tarafının çürümesi sağlanır. 3-4 ay sonra kompost gübre kullanılmaya hazır bir hâle gelir.

Yeşil gübreler: Ekilmiş bir mahsulün hasat edilmeden, toprağı ıslah etmek maksadıyla, toprağa gömülmesine yeşil gübreleme ve bu maksat için kullanılan bitkilere ise yeşil gübre adı verilir.

Yeşil gübre bitkileri, toprakta çürüyerek, toprağı organik maddece zenginleştirir. Bünyelerinde bulunan besin maddeleri de toprağa geçer. Toprağın yapısı düzelir.

Yeşil gübrelemede, daha ziyâde fiğ, bakla, soya fasulyesi, taş yoncası gibi havanın azotundan istifâde ederek, köklerinde azot biriktiren ve bu sebeple toprağı azotça zenginleştiren bitkinin seçilmesi en uygundur. Yapılan birçok denemeler netîcesinde, bunların kendilerinden sonra gelen mahsulün verimini % 20-100 arasında arttırdığı görülmüştür.

Sun’î Gübreler

Sun’î gübreler, sıvı ve katı hâlde bulunur. Genellikle taşınması ve depolanması kolay olduğundan, katı ve granül hâldekiler tercih edilir. Eskiden kimyevî gübreler toz hâlinde yapılmaktaydı. Toz hâlindeki gübreler çok nem çekici ve taşınması zor olduğundan terk edilmiştir. Sıvı gübreler ise gün geçtikçe önem kazanmaktadır.

Gübreleme, genellikle ilkbaharda yapılır. Fakat kışın hafif ve yağışlı geçtiği bölgelerde sonbaharda yapılmaktadır. İstenirse ekstra olarak bitkinin büyüme mevsiminde katı gübre, mevsim ortasında ise sıvı gübre kullanılır. Uçucu özellikte olan gübreler, toprak altına konur. Bitki köklerinin, toprağın derinliklerine gitmesi sağlanır.

Toprağın yapısına ve yetiştirilen bitkinin çeşidine göre azot, fosfor ve potas ihtivâ eden sun’î gübrelerin dekara verilecek miktarları hesap edilir ve buna göre verilir.

Sun’î gübreler şunlardır:

a. Azotlu gübreler: Azotlu gübrelerin çeşitli tipleri vardır. Bunlardan amonyak sıvı, diğerleri ise katı olup, amonyaktan elde edilirler. Kalsiyum nitrat ve potasyum nitratın dışındaki bütün azotlu gübreler toprağı asidik yaparlar. Fakat bu asitlik uygun kireçleme ile kolaylıkla düzeltilebilir.

Amonyak: % 82 azot ihtivâ eden amonyak, normal sıcaklıkta bir gazdır ve basınç altında taşınmalıdır. Amonyak gazı direkt gübre olarak kullanılacağı zaman, toprağın 15-20 cm kadar altına gönderilir. Böylece buharlaşıp gitmesine mâni olunur. Sıvı amonyak, amonyak gazının suda çözünmesi ile elde edilir. Bu durumda % 20-28 azot ihtivâ eder. Sıvı amonyağın buhar basıncı az ve taşınması kolaydır. Ayrıca toprağın derinliğine gönderilmesine gerek yoktur.

Amonyum nitrat: Amonyağın oksitlenmesiyle elde edilen nitrik asit, amonyakla birleştirilerek amonyum nitrat elde edilir. Amonyum nitrat % 32-33,5 azot ihtivâ eder. Çok geniş bir kullanma sâhası vardır. Pekçok ürün için faydalıdır. Yalnız pirinç yetiştirilmesinde kullanılmaz. Çünkü su baskını olan sâhalarda mikrobik denitrifikasyon işlemi ile nitrat, azot gazına dönüşür ve kaybolur. Amonyum nitrat, granül hâlinde ve kireç ile karıştırılarak satılır.

Üre: % 45-46 azot ihtivâ eden konsantre edilmiş azotlu bir gübredir. Amonyak ile karbondioksidin basınç altında birleştirilmesiyle elde edilir. Toprakta hızla amonyum karbonata hidroliz olur. Bu sebepten kararsız olup, amonyak gazı salıverir. Amonyak kılcal kökleri tahrip ettiği için üre, tohumun veya genç bitkinin yakınına konulmaz.

b. Fosfatlı gübreler: Fosfatlı gübrelerin îmâlinde çeşitli kaynaklar vardır. Bunlar tabiî trikalsiyum fosfatlar, hayvan kemiklerinden elde edilen fosfatlar ve tomas çelik üretim konverterlerinden çıkan curuflardır. Tabiî fosfat yataklarının en önemlileri Amerika’da ve Fas’ta bulunmaktadır. Bu fosfatlar ince bir şekilde öğütülerek başka işlem yapılmadan asidik topraklara kullanılabilir.

Süperfosfatlar: Süferfosfatlar, tabiî fosfatlar üzerine sülfat asidi etkisiyle meydana getirilir. İlk süperfosfat fabrikası, İngiltere’de 1855 yılında kurulmuştur. Bunu 1868’de Almanya ve Fransa, 1870’te Amerika tâkip etmiştir. Trikalsiyum fosfat Ca3(PO4)2 suda çözünmez, dolayısıyla bitkiler tarafından emilemez. Trikalsiyum fosfatın sülfat asidi ile muâmelesinden suda çözünebilen monokalsiyum fosfat elde edilir, buna süperfosfat denir.

En çok kullanılan fosfatlı gübre % 18-20 fosforpentaoksit (P2O5) ihtivâ eden normal süperfosfattır. % 45-50 fosforpentaoksit ihtivâ eden zenginleştirilmiş süperfosfat gün geçtikçe daha fazla önem kazanmaktadır. Fosfor yüzdesi zengin olan fosfat gübreleri yalnız başına kullanıldığı gibi diğer gübrelerle karıştırılarak da kullanılır.

Amonyum fosfat: Azot ve fosfor gibi iki faydalı elementi ihtivâ etmesi bakımından çok önemlidir. Monoamonyum fosfat ve diamonyum fosfat olmak üzere iki çeşittir. Amonyum fosfat üretmek için önce trikalsiyum fosfattan, elektrik fırınında fosfor elde edilir. Fosfor su buharı ile muamele edilerek fosfat asidi hâline çevrilir. Fosfat asidi (H3PO4)nin uygun miktardaki amonyak ile muamelesi neticesinde amonyum fosfat elde edilir. Bu işlemler fazla miktarda elektrik enerjisine ihtiyaç gösterir. Amonyum fosfat gübreleri % 11-14 azot, % 48 civârında fosfatpentaoksit ihtivâ ederler.

Kemik fosfatları: Kemikler kalsiyum karbonat, kalsiyum fosfat, yağ ve aseinden meydana gelmiştir. Yağlı kısımlar kaynatma veya çözücüler vâsıtasıyla alınır, kemikler toz hâline getirilir. Bu toz % 24-25 fosforpentaoksit ve % 3-4 azot ihtivâ eder.

c. Potasyumlu gübreler: Bütün potasyum gübreleri suda çözünürler. Potasyum tuzlarının çoğu, esas îtibâriyle (% 91-93 nisbetinde) gübre olarak kullanılırlar. Potasyum ihtivâ eden yatak ve kayalardan üretilerek zenginleştirilir ve gübre şekline getirilirler.

Potasyum tuzlarının üretimi: Denizlerdeki oranı düşük olan potasyum tuzları, tuzla ana sularında biriktirilerek çıkarılır. Böyle bir biriktirme bâzı kapalı deniz veya göllerde de tabiî bir sûrette vukua gelerek kaya tuzu gibi yataklar teşekkül eder. Stassfurt ve Alzas potas mâdenleri buna güzel birer misâl teşkil eder.

Denizlerde uzun yıllar boyunca sodyum klorür çöker ve ana sular kalsiyum, mağnezyum ve potasyum tuzlarınca zenginleşir. Açık denizle olan bağlantı kesilince ana sular zenginleşmeye devâm eder ve mağnezyum ile tuzlardaki sıraya göre çökmeğe başlarlar. Meselâ, Stassfurtta çöken ham ürünlerin bileşimi şöyledir:

1. Silvinit (% 18-20 K2O)

2. Karnalit (% 9-10 K2O)

3. Kainit (% 13-14 K2O)

4. Hartsalz adı verilen bir silvinit + kieserit karışımı (% 12 K2O)

Bu tuzların uzun mesâfelere nakli için zenginleştirilmeleri lâzımdır. İşlemler ilkel maddelerin cinsine göre şöyle yapılır:

Potasyum sülfat üretimi: İlkel madde olarak kainit kullanılır. Bunun sıcak suda eritilmesi ve çözeltinin soğutulmasıyla % 55 potasyum sülfat ihtivâ eden bir ürüne varılır. Yeni bir kristalizasyondan sonra da sanâyide kullanılan % 90’lık tuz elde edilir.

Potasyum klorür üretimi: Zenginleştirilmiş potasyum klorür, en çok kullanılan potaslı gübreyi teşkil eder. Bunun üretimi için de madenden gelen ve ortalama % 50 karnalit, % 20 kieserit ve % 30 silvinit ihtivâ eden ham ürün, birkaç kademe kristalizasyon işlemlerinden geçirilerek % 90’lık potasyum klorür elde edilir.

Alzas yataklarının en önemli ürünü ortalama % 30-60 KCl, % 50-65 NaCl, % 0,1-0,7 MgCl2 ve % 9-14 çözünmeyen kısım ihtivâ eden “silvinit”tir. Bu madde sâdece parçalanıp öğütüldükten sonra bileşimine göre % 20-22 veya % 14-16 K2O’lu gübre olarak satılır veyahut zenginleştirilerek özel gübreler hazırlanır. Alzas ürünlerinde mağnezyum bulunmadığından, bu işlem Stassfurttaki üretime nazaran ana suların buharlaştırılmasına lüzum olmaksızın hâsıl olması sebebiyle basittir. İşlemin esası sodyum ve potasyum klorürlerinin soğukta ve sıcaktaki çözünürlük farkına dayanır.

Stassfurt ve Alzastan başka Amerika’da (Teksas), Afrika’da Tunus ve Avrupa’da (Fransa, İspanya) diğer bâzı potasyum tuzu mâdenleri mevcuttur.

Potasyum tuzlarının kayalardan çıkarılması: Potasyum tuzları bâzı kayalardan da çıkarılmaktadır. Fakat pek bol değildirler. Önemli bir mâden feldispattır ki ortalama % 2,4 K2O ihtivâ eder. Ancak bu oran üretim masrafını karşılayamaz. Buna karşılık İtalya’da bulunan ve leucit (4SiO2Al2O3K2O) ihtivâ eden bazaltlar (Bkz. Bazalt) bu hususta daha elverişlidir. Burada potasyumun kazanılması için yapılan bir usûlde (blanc usûlü), leucitli taşlar kum şekline getirilerek, bazaltı çeken ve leuciti bırakan bir elektro mıknatıs tesiriyle zenginleştirme yapılır. Bu suretle % 23 Al2O3, % 18 K2O ve % 55 SiO2 ihtivâ eden bir ürüne varılır. Klorür asidi tesiriyle silis çöker ve potasyum klorürle alüminyum klorür ihtivâ eden bir çözelti meydana getirir. Bu iki tuz da billurlaşma işlemleriyle birbirinden ayrılarak % 90’lık potasyum klorür, öte yandan bir çöktürme ile alüminyum üretimine elverişli saf alüminyum elde edilir.

Önceki
Önceki Konu:
Çarpma
Sonraki
Sonraki Konu:
Sudan

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu