Alm. Sünde (f), Fr. Peche (m), İng. Sin. Dinde yasaklanan şeyler. Allahü teâlânın, peygamberlerinin emirlerine aykırı her şey, iş, söz, davranış. Günah, Farsça bir kelime olup, Arapçada “ma’siyet, ism, zenb” kelimelerinin karşılığıdır. Günah lügatte, “isyan, karşı gelme, suç, kabahat” mânâlarına gelir.
Allahü teâlâ insanları ebedî (sonsuz) saâdete kavuşturmak için peygamberleri vâsıtasıyla doğru ve beğendiği yolu göstermiştir. Emir ve yasaklardan ibâret olan bu yola din denir. Son din İslâmiyettir. Dinde işlenen fiilin günah ve suç olabilmesi için, bunu yapanın akıllı ve ergenlik yaşına girmiş ve kendisinin isteği ile yapmış olması lâzımdır. İslâmiyetin gelmesiyle önceki dinlerin hükümleri kalkmıştır. Her dinde günah olan şeyler bildirilmişti.
Yahûdîlikte günah: Bu dînin kitabı olan Tevrât’ta ve inananlara yapması bildirilen “evâmir-i aşere” denilen on emirde günah olan şeyler bildirilmiştir. Bunların başlıcaları; puta tapmak (Allah’a ortak koşmak), boş ve yalan yere yemin etmek, cumartesi günü çalışmak, hırsızlık yapmak, haksız yere adam öldürmek, nikahlanmadığı yabancı kadınla zinâ yapmak, ana babaya saygısızlık göstermek, rüşvet, dolandırıcılık ve tefecilik ile elde edilen fâiz ve kumar paralarını almak, putlara kurban kesmek, kesmeden öldürülen hayvanları yemek, domuz eti yemek vs. gibi fiillerdir. Bugün aslı bozulan bu dinde günâh sayılan birçok fiiller ve davranışlar, Yahûdîler tarafından yapılmakta ve mübah sayılmaktadır. (Bkz. Yahûdîlik)
Hıristiyanlıkta günah: Hıristiyanlık da, hak ve gerçek bir dindi. Allahü teâlâ tarafından gönderilen İncil kitabı ile dînin esasları ve yapılması yasak edilen işler açıklanmıştı. Fakat bu dînin aslı da, Îsâ aleyhisselâma inanmayan ve ona düşmanlık yapan Yahûdîler ile, fanatik papaslar tarafından değiştirilip bozulmuştur.
Hıristiyanlıkta da; Allah’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, lüzumsuz ve yalan yere yemin etmek, Allah’ın verdiği emirlere karşı gelmek, evlendiği kadını boşamak, dedikodu etmek, yalan söylemek ve yalan yere şâhitlik yapmak, domuz eti yemek ve alkollü içkiler içmek başlıca günâh olan işlerdendir. Sonradan bâzılarının günâh olduğu, İncil’den çıkarılarak değiştirilip unutuldu. (Bkz. Hıristiyanlık)
İslâmiyette günah: Allahü teâlânın ve Peygamber efendimizin emirlerine uymamak, haram ve mekruh olan yasaklardan sakınmamak günahtır. Günahlar, “küçük” ve “büyük” günah diye ikiye ayrılmıştır. Bununla berâber, küçük günahlardan da büyük günah gibi kaçınmak, hiçbir günahı küçümsememek gerekmektedir. Çünkü Allahü teâlâ, günahları sebebiyle kullarından intikam almaktadır. Gazabını, intikamını günahlar içine saklamıştır. Küçük sanılan bir günah, intikamına, gazâbına (azap yapmasına) sebeb olabilir. Kul, küçük günâhı büyük gördüğü zaman, o günâh, Allahü teâlâ katında küçülür. Hadîs-i şerîfte; “Mü’min olan kimse, günâhını dağ gibi görüp, kendi üzerine düşeceğinden korkar. Münâfık kimse, günâhını burnunun üzerine konan ve hemen uçan sinek gibi görür.” buyruldu.
Îmândan ayrılmaya sebeb olan küfür (kâfir olmak) günahı ile, sapık inançlara yol açan bid’at (Peygamberimizin ve Eshâbının inandığından başka bir inanış) günâhından başka günâhlar ikiye ayrılır:
1. Allahü teâlâ ile kul arasında olan günahlar: İçki içmek, domuz eti yemek, namaz kılmamak, oruç tutmamak gibi. Bu günahların büyüğünden ve küçüğünden çok sakınmalıdır. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Bir zerrecik (yâni çok az) bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların ibâdetleri toplamından daha üstündür.”
Günahların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan, büyüktür. Fakat bâzısı küçük görünür. Meselâ, yabancı kadına şehvetle bakmak, zinâ yapmaktan daha küçüktür. Bir küçük günah yapmamak bütün cihânın nâfile ibâdetlerinden daha sevaptır. Çünkü nâfile ibâdet yapmak, farz değildir. Günahlardan kaçınmak ise, herkese farzdır. Bu sebeple haramlardan, yasaklardan sakınmak, emirleri yapmaktan önce gelir.
Her günâhı yaptıktan sonra, tövbe etmek de farzdır. Her günâhın tövbesi kabul olur. İmâm-ı Gazâlî hazretleri Kimyâ-i Seâdet kitabında diyor ki: “Şartlarına uygun yapılan tövbe, muhakkak ki kabul olur. Tövbenin kabul edileceğinden şüphe etmemelidir. Tövbenin şartlarına uygun olup, olmadığında şüphe etmelidir.” Tövbe edilmeyen herhangi bir günahtan, Allahü teâlâ intikam alabilir, sonsuz olarak azâb edebilir.
2. Kullar arasındaki günâhlar: Bu da beş çeşittir:
1) Bir şahsın, bedenine karşı işlenen günahları olup; dövmek, öldürmek, bir uzvunu kesmek ve benzeri can yakmalardır. Bunda zarar, bedene ve cana olmaktadır. 2) Şahsın malına karşı işlenen günahlar olup; gasp, rüşvet, hırsızlık, hıyânet ve benzeri mal ve para ile alâkalı olanlardır. 3) Bir şahsın cemiyetteki hürmet ve şerefiyle oynamak, günah olup; gıybet, iftirâ, ayıplamak gibi kötü hallerdir. 4) Kişinin dînine âit olan inanç ve davranışların aksini söyleyerek, onu ta’n etmek, kötülemektir. 5) Bir kişiye, zinâ gibi kötü isnatlarda bulunmaktır.
Kullar arasında olan günahlar, Allahü teâlâya karşı işlenen günahlardan daha şiddetlidir. Bunlara tövbe etmek için, ayrıca o kulu hoşnut etmek, râzı etmek de lâzımdır. Hadîs-i şerîfte; “Gizli yapılan günâhın tövbesini gizli yapınız! Âşikâre yapılan günâhın tövbesini açıkça yapınız! Günâhınızı bilenlere, tövbenizi duyurunuz!” buyruldu.
Büyük günahlar: Büyük günahların sayısı ve târifi hakkında çok açıklamalar yapılmıştır. Ebû Tâlib-i Mekkî, Kût-ul-Kulûb kitabında diyor ki: “Büyük günahları hadîs-i şerîf ve Sahâbenin sözlerinden topladım. On yedi büyük günâhı buldum.”
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.