Alm. Ringen (n, Ringkampf (m), Fr. Lutte (f), İng. Wrestling, wrestling match, fight. İki kişinin özel bir alanda, belirli kurallara uyarak teknik, kâbiliyet ve zekâlarını kullanarak birbirlerini yenme mücâdelesi.
Târihte güreşle ilgilenen milletler arasında en eskisi Türkler olmuştur. Bu bakımdan dünyâ milletlerinin dillerinde “Türk gibi kuvvetli!” sözü, atasözü hâlini almıştır. Târihî kayıtlar, güreşin, Yunan ve Romalılardan önce Türkler tarafından yapıldığını tesbit etmektedir.
Türk târihinde güreş, Orta Asya’da başlamış, han, hakan ve pâdişahlardan erlere, köylerdeki çobanlara kadar sevilerek yapılmış ve günümüze kadar gelmiştir. Savaşta Türk ordusunun güçlenmesi için yapılmaya başlanılan güreşlere, bayram, düğün ve şölenlerde de yer verilmiş, zamanla töre hâline gelmiştir.
Malazgirt Meydan Muhârebesinden sonra, Anadolu’ya yerleşen Türkler, burada batı tipi güreşleri görerek öğrenmişler ve yenilmezliğin örneklerini vermişlerdir. Osmanlı Devletinin her devrinde güreş sevilmiş, bir meslek olarak pâdişâhlar tarafından himâye görmüştür.
Fâtih Sultan Mehmed Han zamânında İstanbul ve çevresinde güreş müsâbakaları düzenlendiği ve kazanan güreşçilere pâdişâh tarafından bahşiş verildiğini saray kayıt defterlerinden öğrenmekteyiz. Üçüncü Sultan Ahmed Hanın (1703-1730) Şehzâdeleri için yaptırdığı(1718) sünnet düğününde Okmeydanı’nda, başta güreş olmak üzere, çeşitli spor gösterileri yapıldığı bilinmektedir.
Yine 1894’te Gelibolu Mevlevî Şeyhi Mustafa Daniş Efendinin oğlu evlenirken düğünde “çardak” güreşi, yüze yakın pehlivanın katılmasıyla görülmemiş bir seyirci kitlesi önünde yapıldı. Bu güreşte “baş” pehlivanlığa Koca Yusuf, Adalı Halil, Katrancı ve Kurtdereli gibi güçlü pehlivanların yanında “başaltı”na da Kara Ahmed ile Bursalı Rüstem Pehlivan katılmışlardır. Bu güreşlerin baş hakemliğini ünlü pehlivanlardan Aliço yapmıştır.
Osmanlı devlet adamlarından Said Halim ve Abbas Halim Paşaların desteğiyle de, Hergeleci İbrâhim ve Kara Ahmed gibi dünyâ çapında meşhur pehlivanlar yetişmiş ve bu târihlerde de Kara Ahmed dünyâ şampiyonu olmuştur (1900). Osmanlı pâdişâhlarından olan Dördüncü Sultan Murâd Han ile Sultan Abdülazîz Han ünlü birer güreşçi olarak isim yapmışlar ve güreşçileri himâye etmişlerdir.
Bugün resmî müsâbakalarda yeralan Serbest ve Greko-Romen güreş türlerinin dışında, sırf millî geleneklerimiz arasında yeralan yağlı güreş ise, Türklerin Anadolu’dan Rumeli’ye geçtikleri târihten beri memleketimizde yapılagelen bir güreş türüdür. Bugün, yurdumuzda yağlı güreş, düğünlerin, panayırların, mola veren askerî birliklerimizin en önemli eğlencesidir.
Her yıl, haziran ayında Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılan tarihî Kırkpınar güreşleri, Süleymân Paşa komutasında, bir gece salla Çanakkale Boğazını geçerek, Gelibolu’ya çıkan ve Rumeli fetihlerine katılan Müslüman kırk Türk yiğidinin hâtırasını anmak gâyesiyle yapılmaktadır. (Bkz. Kırkpınar Güreşleri)
Minder güreşleri: Serbest ve Greko-Romen stilde güreşler Türkiye’ye batıdan gelmiş olup, ilk defâ 1903 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü tarafından başlatılmıştır. Serbest stil güreşlerin karakucak güreşlerine benzemesi Türk güreşçilerinin dünyâ çapında başarılar kazanmasına vesîle olmuştur.
İkinci Dünyâ Savaşından sonra yapılan ilk Avrupa şampiyonasında (1946, Stokholm) serbest stilde 4 altın, 2 gümüş ve 2 bronz olmak sûretiyle takım şampiyonluğu; 1948 Londra Olimpiyat Oyunlarında 6 altın, 4 gümüş, 1 bronz madalya alarak Türkün sesini dünyâya duyurmuşlardır. Başta Yaşar Doğu olmak üzere, Ali Yücel, Hüseyin Akbaş, Nasuh Akar, Mustafa Dağıstanlı, Nureddin Zafer, Gazanfer Bilge, Celal Atik, Haydar Zafer, İbrâhim Zengin, İsmâil Oğan, İsmet Atlı, Mahmut Atalay, Ahmed Ayık, Hasan Güngör, Adil Atan, Adil Candemir, Hamit Kaplan, Ali Rıza Alan gibi millî güreşçilerimiz dünyâ olimpiyat minderlerinde kilolarında şampiyonluklar kazanırlarken; milletlerarası Greko-Romen güreş müsâbakalarındaki güreşçilerimiz ise, serbest stildeki kadar olmasa bile, kilolarında şampiyonluklar alarak bu dalda da kâbiliyetlerini göstermişlerdir.
Greko-Romen güreş müsâbakalarında çeşitli yıllarda, kilolarında şampiyonluklar kazanan güreşçilerimizden bâzıları şunlardır: Dursun Ali Eğribaş, Yaşar Yılmaz, Rıza Doğan, Kâzım Ayvaz, Yaşar Doğu, M. Akif Pirim.
Minder güreşinde rakipler değişik renkte mayo ve özel güreş ayakkabıları giyerler ve suspansuvar takarlar. Tırnaklarının uzun olmaması, saç ve vücutlarında yağlı kısım bulunmaması şarttır. Greko-Romen ve serbest güreşlerde hiçbir yardımcı âlet kullanılmaz. Greko-Romen güreşlerde kavramalar yalnız belden yukarıda yapılır. Bacaklarla oyun yapılmaz. Serbest stilde bacaklarla da oyun yapılır. Müsâbakaların süresi büyükler, ümitler ve gençler 5 dakika, yıldızlar ve miniklerde 4 dakikadır.
Güreş sporunda yaş kategorileri ve sıkletler şöyledir:
Minikler Yıldızlar Gençler Ümitler ve Büyükler
(13-14 yaş) (15-16 yaş) (17-18 yaş) (17-20/19 ve yukarı)
27-30 kg 37-40 kg 43-46 kg 48 kg
33 kg 43 kg 50 kg 52 kg
37 kg 47 kg 54 kg 57 kg
41 kg 51 kg 58 kg 62 kg
45 kg 55 kg 63 kg 68 kg
50 kg 60 kg 68 kg 74 kg
55 kg 65 kg 74 kg 82 kg
60 kg 70 kg 84 kg 90 kg
66 kg 76 kg 88 kg 100 kg
73 kg 83 kg 88-115 kg 100-130 kg
73-85 kg 83-95 kg
Güreşçi, bir müsâbakada sâdece bir sıklette güreşebilir. Bu sıklet onun müsâbakalarda yapılan resmî tartı işleminde belirlenen sıkletidir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.