son devir Türk şâirlerinden. 1882’de Trabzon’da doğdu, 1949’da Ankara’da vefât etti.
Trabzon Askerî Rüşdiye ve İdâdîsini bitirdi. Fransızca öğrenmek için, Trabzon-Fransız Frerler Mektebine devâm etti. Kendi şahsî merak ve gayretiyle edebiyât sâhasında ilerledi. Trabzon Düyûn-i Umûmiye İdâresine memur olarak girdi. Kısa zamanda yükselerek, aynı dâirenin Komiserlik kalemine intisâb ile İstanbul’a getirildi. Daha sonra aynı yerde müdür oldu. Düyûn-ı Umûmiyenin kaldırılması üzerine, Osmanlı borçlarının halli için Paris’e giden heyette bulundu (1925). Dönüşte, Gümüşhâne mebusu olarak meclise girdi (1927). Sekizinci dönem başına kadar, Trabzon mebusluğunda meclisteki görevine devâm etti (1946).
1908’den sonra, Fuzûli, Bâki, Nef’i, Nedim, Abdülhak Hâmid, Recâizâde Ekrem gibi eski ve yeni şâirlerin şiirlerine benzeterek, taşlamalar, yergiler kaleme aldı. Aruz ve hece veznini taklitte başarı gösterdi. İlk şiirlerini 1908’de İstanbul gazete ve dergilerinde yayınladı. Halil Nihâd, şiirdeki kudretini daha çok, mizâh, hiciv ve tehzil (bir esere latîfe tarzında, alaysı biçimde nazîre yazma) vâdisinde gösterdi. Şâirliği hiçbir zaman ciddi bir sûrette benimsemiş görünmemekle berâber, ince ve zarîf rûhuyla, seçkin ahlâk ve mizâcıyla, geniş ve derin edebiyât kültürüyle tam bir şâir hüviyeti taşıdı. İçinde yaşadığı içtimâi ızdırapları ve halk şikâyetlerini, gördüğü bütün yanlışları, hatâları; ince ve kuvvetli bir zekâ süzgecinden geçirerek, iğneli bir lisanla dile getirişi ve bütün bunları, eski hicvin aşırı taraflarına kaçmaksızın temiz ve seçkin bir lisânla söyleyişi, manzûm mizâh edebiyâtımızın zaferlerindendir. Devrin ileri gelenleri, şâirler, edibler, partiler, siyâsi simâlar, gazeteciler, Sihâm-ı İlhâm’ına hedef teşkil etmiştir. Cumhuriyet devrinde yapılan dil devrimine karşı çıkmış ve dilcilerin yanlışlarını ince esprilerle tehzîb edip alaya alan Ağaç Kasîdesi isimli eserini neşretmiştir (1931). Daha sonra aynı eseri, Cumhuriyette yapılan inkılapların çeşitli cephelerini tenkîd eden bin beş yüz beş beyit hâlinde yeniden yayınlamıştır (1947). Fransızcadan, özellikle Alphance Daudet’den tercümeler yapmıştır.
Eserleri:
Sihâm-ı İlhâm (1921), Âyîne-i Devrân (1924), Mâhitâb (1924), Ağaç Kasîdesi (1831 ve 1947), Nedîm Dîvânı (1922).
Ağaç Kasîdesi’nden
Vatanda dilsize döndüm değilken ehl-i sükût! Yerindedir bana bir put demek, yürür bir put! Lâkırdı etmeğe vermez aman lîsâniyyûn! Azaldı bende tahammül, tükendi sabr ü sükûn! Yanımda söyleşiyorlar garîb bir lehçe, Bir ismi var: Ulusal Dil denir, fakat bence Ne şîve-i Arabîdir ne Şîve-i Türkî! Japonca, Çince mi' Aslâ! Bu öyle bir dil ki, Ne anlıyor onu âlim, ne anlıyor câhil! Bir etti âlimi câhille memlekette bu dil! Bu yeryüzünde müsâvât olursa böyle olur! Uyup hevâsına cehlin ve görmeyip mahzûr, Bütün lügatları attık, bırakmadık bir tek! Arapçadır diyerek ya Acemcedir diyerek!
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.