Halit Refiğ - Bilgiler
08/12/2009 20:18
1934 yılında İzmir’de doğdu. Robert Kolej'de okudu. 1956 yılında dergi ve sinema yazıları yazmaya başladı. 1957 yılında Atıf Yılmaz'ın asistanlığını yaparak, sinemaya başladı. İlk filmi "Yasak Aşk"ı 1960'da yönetti. 1974-75 yıllarında TRT Kurumu adına "Aşk- ı Memnu" dizi filmini çekti. Aynı kurum adına 1978-83 yıllarında "Yorgun Savaşçı" dizisini çekti ama bu filmin yakıldığı ilan edildi. Bilahare yayınlandı. 1976-77 yıllarında ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 yılında da Ohio Denison Üniversitesi'nde eğitim çalışmalarına katıldı. Yönetmenin yurtiçi ve yurtdışında yayımlanmış makalelerinin yanı sıra, Ulusal Sinema Kavgası, Doğu, Batı ve Türkiye, Gerçeğin Değişkenliği /Kemal Tahir adlı kitapları var.

Önemli filmleri: Şafak Bekçileri (1963), Gurbet Kuşları (1964), Haremde Dört Kadın (1965), Bir Türke Gönül Verdim (1969), Aşk-ı Memnu (TV), Yorgun Savaşçı (TV, Gösterime girmedi), İhtiras Fırtınası (1983), Teyzem (1986), Kurtar Beni (1987).

HAKKINDA YAZILANLAR

Ulusal Sinema Kavgacısı: Halit Refiğ

Mahmut Çetin mcetin@biyografi.net

Halit Refiğ’in fikir ekseni

Türkiye’de edebi akımlar gibi, sinema akımları da, yapay ayrımların eseridir. Tarihi birer zaruret olması gereken bu akımlar, yapay olarak şekillenmiştir. Ancak bu durum bile kültürel hayata canlılık getirmesi hasebiyle, faydalı sayılabilir.

Türk Sineması’nda tiyatro etkisinde sinema (Muhsin Ertuğrul dönemi) ve Yeşilçam Sineması (1950’den 1970’lere) dönemlerinden sonra,bazı akımların doğduğu görülmüştür. Ulusal Sinema, Milli Sinema ve Devrimci Sinema akımları gibi.

Ulusal Sinema Akımı’nın fikri zemini, Kemal Tahir’in eserleridir. Akımın öncü yönetmenleri Halit Refiğ ve Metin Erksan’dır. Halit Refiğ, Ulusal Sinema Akımı tartışmaları çerçevesinde ele aldığı görüşlerini, ‘Ulusal Sinema Kavgası’ adıyla kitaplaştırmıştır.(1) Eserlerin işlediği konular, Halit Refiğ sinemasının eksenini oluşturur. Buna göre konular şöyle sıralanabilir:

1)Doğu İslam ve Batı hıristiyan toplumlarının farklı değişme çizgilerinin mukayesesi.

2)Medeniyetlere göre estetik tezahür ve doğu-batı sanatlarındaki şekillenme.

3)Aydın yabancılaşması ve batılılaşmanın seyri.

4)Türk Sineması bir çeşit halk sanatıdır.

Ulusal Sinema Kavgası’nın ele aldığı konulardan birincisi, Doğu İslam ve Batı hıristiyan toplumlarının farklı değişme çizgilerinin mukayesesidir. Batının sanat eserleri ve estetik felsefesi batı toplumlarının ekonomik yapısı ve kendine özgü üretim ilişkilerinin bir sonucu olarak düşünülmelidir. Köleliğe dayanan Antik Yunan ve Roma toplumlarından, toprak köleliğine dayanan feodal Batı Avrupa toplumlarına geçen, toprakta özel mülkiyetten sonra, sanayi ve ticarette belli bir sınıfın egemenliğine dayanan batılı toplumların sanatları ve estetik anlayışlarıyla; tarihin hiç bir devrinde genel olarak kölelik, özel olarak toprak köleliği bulunmayan, toprakta devlet mülkiyetine dayanan, son ikiyüz yıl gösterilen bütün çabalara rağmen daha halen egemen bir sanayi sınıfı yetiştirememiş olan Türk toplumunun sanatları ve estetik anlayışı arasında bir fark bulunmalıdır herhalde.

Eserin ikinci önemli problematiği, medeniyetlere göre estetik tezahür ve doğu-batı sanatlarındaki, şekillenme olarak ifade edilebilir. “Batı sanatlarını Türk sanatlarından topyekun ayıran en önemli temel mesele,ferdiyet meselesidir. Batı sanatları toplumsal bir konu anlatsa bile,bireyin dramı üzerine kurulmuştur. Geleneksel ve klasik Türk sanatlarında (yani ister halk ister saray sanatı olsun) fert önemli rol oynamaz. Önemli olan toplumun içinden temsilci tiplerin tasviri ve kamusal bilinçtir.”



Ulusal Sinema Kavgası üçüncü ana mesele olarak, aydın yabancılaşması ve batılılaşmayı tartışır. Batıcılığı geri kalmış toplumların aydınlarının, kendi toplumlarının kalkınamaması karşısında, gelişmiş toplumlara aşağılık kompleksiyle özenmesi şeklinde bakar. Ve kendi yerini izah eder: “Bunlara karşılık ağır hücumlara hedef tutulan biz Türk sinemacıları ikinci görüşü benimsemiş durumdayız. ‘Sanat evrenseldir’ diye memleketimize sızdırılan kültür emperyalizminin yayılmasına set çekmeğe, önce düşüncede bağımsızlığımızı kaybetmekle başlayan bu akımın, daha sonra ekonomik bağımsızlığın ve neticede siyasal egemenliğin kaybına giden bir yol olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.”



Refiğ’in en önemli tespitlerinden biri Türk Sinemasının bir halk sanatı olduğudur. Refiğ’e göre,Türk toplumu kendi gelişme çizgisinde, ilerleyememiştir. Aydın yabancılaşması, devlet organlarının yanlış hedeflere yönlendirilmesine, lüzumsuz savaşlara girilmesine ve tepeden inmeci tavırlara sebep olmuştur. Bu çarpık değişim sırasında Doğu İslam sanatlarının seyri de değişikliklere uğramıştır. Edebiyatta nesir geleneğimizden hareketle kurgulu tahkiye eserlere yönelmemiz gerekirken, Fransız romanı esas alınarak birtakım yapay eserler üretilmiştir. Karagöz, kukla ve orta oyunundan hareketle, bu tarz geliştirilerek modern seyirlik sanatlara ulaşmamız gerekirken, kaynağı eski Yunan’ın dini törenlerinden alan batı tiyatrosu esas alınmıştır. Teknik bir sanat dalı olan yedinci sanat sinema ise, yine bu batıcı zihniyet elinde geri kalmıştır. Çünkü Tek Parti döneminin tek sinemacısı Muhsin Ertuğrul elinde sinema, çarpık ve halkına yabancı bir tiyatro oluşumunun, beyazperdeye taşınmasından başka bir şey değildir.

1950 sonrasında gelişen “..Yeşilçam sineması, aynı yıllarda tıpkı siyasetin halka açılışı gibi,sinemanın halka açılışı ve ulusal özellikler taşımaya başlaması bakımından sinema tarihimizde ileri ve olumlu bir adımdır.”



Halit Refiğ, Türk Sinemasını bir halk sanatı olarak ele alır. “Türk sineması doğrudan doğruya Türk halkının film seyretme ihtiyacından doğan ve sermayeye değil emeğe dayanan bir sinema olduğu için, halk sinemasıdır. Bugün Türk Sinemasında bir filmin yapımına yetecek kadar sermayesi olan prodüktörler bile filmlerinde çalıştıracağı kimseleri isimleriyle işletmelerden, filmin tamamlanmasında kendi kendisinin ödeyeceği uzun vadeli bonolar alarak iş yapmakta, yani halkın açık kredisine, emekçilerin kanaat ve sabrına dayanmaktadırlar...” 1970’lere kadar böyle bir yapıda seyreden sinemamız, Türk Sinemasına ayrılan kontenjanın kaldırılmasıyla, Batı emperyalizminin ülkemizdeki bütün sinema salonlarına örtülü olarak el koyması ile yokluğa mahkum edilmiştir. Her yıl üretilen sınırlı sayıdaki Türk filmi de istisnaları olmakla birlikte, halkına yabancılaşan temaları ele almaktadır. Sinemamız halkımıza yabancılaştığı ölçüde, onun desteğinden mahrum kalmaktadır.(2)

KAYNAKLAR

(1)Ulusal Sinema Kavgası Halit Refiğ Hareket Y. İstanbul 1971

(2)İslam Sanatının Yeniden Teşekkülü Mahmut Çetin Adım Y. İstanbul 1991 sf.122-125

XXX

Düşünür Sinemacı: Halit Refiğ

Mahmut Çetin mcetin@biyografi.net

Halit Refiğ, sinema filmleri yanında Türk Düşünce Hayatı’nın sorunları üzerinde de fikirler üreten bir fikir adamıdır. Bu yönüyle o, Türk Sineması’nda haklı ve onurlu bir seçkinliğe sahiptir. Onun çabaları yerli düşünceye bir katkıdır ve Türk Milliyetçilerinin tabii olarak faydalanacağı bir isimdir.

Doğu, Batı ve Türkiye

Halit Refiğ bu eserinde, Batı sorgusuna devam etmektedir. Refiğ, Batı karşısında temel sorunumuzu şöyle özetliyor: “Bugün karşısında olduğumuz mesele şu: Amerikan modeli gerçekten insanlığın vardığı son ve nihai durak mıdır? Japon Amerikan düşünürü Fukuyama'nın dile getirdiği gibi, tarih bitmiş midir?” Refiğ bu soruyu, Batı’nın hususen de Amerika’nın çözümsüzlüğünü işaret ederek şöyle cevaplıyor: “Bence tarih ancak insanlığın ortadan kalkmasıyla bitecektir. Bu açıdan 1992 Rio Çevre Konferansı global olarak dünyanın en güncel ve en önemli sorunlarının dile getirilmesine fırsat sağlamıştır. Dünyada çevre kirlenmesi ve doğal dengenin bozulması, bütün canlılarının varlığını tehdit eder durumdadır. Dünya azınlıktaki varlıklılarla, çoğunluktaki yoksulların oluşturduğu yeni bir Kuzey-Güney bölünmesi ile karşı karşıyadır. Amerika bu durumda Rio'da açıkça aczini ortaya koymuştur. Böylece yeni bir dünya düzeni için örnek ve önder olmaktan çıkmıştır.”(1)

Gerçeğin Değişkenliği

"Batı-Doğu çatışması binlerce yıldır sürüp durur, daha önemlisi bu çatışmanın tarih içinde, alanı ve geçit yeri hemen her zaman Anadolu olmuştur. Bunun İslâmlığın doğuşundan sonraki bir başka adı da "Hilal-Salip çatışması"dır. Saldırıların çoğu Batıdan gelmiştir (Toynbee). Gerekçesi de "Barbarlara ölüm", "Kafirlere yani müslümanlara ölüm"dür. Halit Refiğ’e göre bugün de, bütün aldatmacalara rağmen durum değişmiş değildir. Buhranlı dönemeçlerin hepsinde Batı’nın Doğu’ya karşı hemen bir düşman cephe kurarak dikildiği görülür. Bu durumda, şimdiye kadar yürütmeye çabaladığımız anlayışta ve biçimde Batılılaşma hiçbir faydalı sonuç veremez.(2)

Halit Refiğ Kimdir ?

1934 yılında İzmir’de doğdu. Robert Kolej'de okudu. 1956 yılında dergi ve sinema yazıları yazmaya başladı. 1957 yılında Atıf Yılmaz'ın asistanlığını yaparak, sinemaya başladı. İlk filmi "Yasak Aşk"ı 1960'da yönetti. 1974-75 yıllarında TRT Kurumu adına "Aşk- ı Memnu" dizi filmini çekti. Aynı kurum adına 1978-83 yıllarında "Yorgun Savaşçı" dizisini çekti ama bu filmin yakıldığı ilan edildi. Bilahare yayınlandı. 1976-77 yıllarında ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 yılında da Ohio Denison Üniversitesi'nde eğitim çalışmalarına katıldı. Yönetmenin yurtiçi ve yurtdışında yayımlanmış makalelerinin yanı sıra, Ulusal Sinema Kavgası, Doğu, Batı ve Türkiye, Gerçeğin Değişkenliği /Kemal Tahir adlı kitapları var.

Sinema filmleri

Yasak Aşk, Seviştiğimiz Günler, Gençlik Hülyaları, Şehirdeki Yabancı, Şafak Bekçileri, Gurbet Kuşları, Şehrazat, Kırık Hayatlar, Haremde Dört Kadın, Güneşe Giden Yol, Üç Korkusuz Arkadaş, Karakolda Ayna Var, Bir Türk'e Gönül Verdim, Adsız Cengaver, Aşk Fırtınası, Fatma Bacı, Kızın Var mı Derdin Var, Yedi Evlat İki Damat, Vurun Kahpeye, Sultan Gelin, Aşk-ı Memnu (TV için), Yaşam Kavgası, İhtiras Fırtınası, Yorgun Savaşçı, Teyzem, Kurtar Beni, Hanım, Karılar Koğuşu, İki Yabancı, Dokuz Dağın Efesi, Leyla ile Mecnun, Alev Alev, Kurtar Beni

Son Darbe.

KAYNAKLAR

(1)Doğu, Batı ve Türkiye 10 Yılda Nereden Başladık, Nereye Geldik ? Halit Refiğ Ufuk Kitapları İstanbul 2002

(2)Gerçeğin Değişkenliği / Kemal Tahir Halit Refiğ Ufuk Kitapları İstanbul 2000

- - - - - - - -

Farklı bir kaynaktan derlenen biyografisi:

1934’te İzmir’de dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesinde tamamladı. Robert Kolej Mühendislik Bölümü'nde okudu. Okul bittikten sonra askerliğini yedek subay olarak Kore'de yaptı. Bu sırada amatörce 8mm filmler çekti. 1956'da, Nijat Özön ile birlikte yayınladıkları "Sinema", "Kim" isimli dergilerde, "Yeni Sabah" ve "Akşam" gazetelerinde sinema eleştirileri yazdı. Atıf Yılmaz’ın "Yaşamak Hakkımdır" isimli filmin asistanlığını yaparak sinema alanındaki ilk çalışmasını gerçekleştirdi. 1960’ta ilk film olan “Yasak Aşk”ı çekti. 1963’te Şehirdeki Yabancı, 1964’te Gurbet Kuşları, Haremde Dört Kadın, Bir Türk'e Gönül Verdim filmlerini çekti ve bu filmlerle Moskova, Yeni Delhi ve Sorrento Film Festivallerinde çeşitli ödüller kazandı. 1964 yılında Gurbet Kuşları ile Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Yönetmen Ödülünü aldı. 70’li yıllarda Türk sinemasının bunalıma girmesiyle Televizyon filmlerine yöneldi. 1974'de Türkiye'de ilk defa İDGSA Film Arşivi tarafından başlatılan eğitim çalışmalarına katıldı ve Sinema Kursları'nda öğretmen olarak görev aldı. 1975'den itibaren İDGSA Sinema-TV Enstitüsü'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1975’te TRT Kurumu adına çektiği "Aşk-ı Memnu" ile TV dizilerine öncü oldu ve dikkatleri üzerine çekti. TRT'de danışman kurulunda görev aldı. TRT Kurumu adına 1981 yılında gerçekleştirdiği Kemal Tahir'in aynı adlı romanından uyarladığı "Yorgun Savaşçı" adlı filmin yakıldığı ilan edildi. Bu film, 1993'te televizyonlarda gösterildi. 1976 ‘da ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 yılında Ohio Denison Üniversitesi'nde eğitim çalışmalarına katıldı. Öğrencileri ile birlikte "The Intercessors", "In the Wilderness" adlı filmleri gerçekleştirdi. Olgunluk döneminde daha çok düşünsel yanı ağır basan ürünler verdi. "Teyzem", "Hanım", "Karılar Koğuşu", "İki Yabancı", "Köpekler Adası" gibi filmleriyle yurt içinde ve dışında birçok ödül kazandı. Yurt dışındaki festivallerde filmleri için özel bölümler ayrıldı, çeşitli konferans, seminer v.b. toplantılara konuşmacı olarak katıldı. 1997 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Senatosu kararı ile "Onursal Profesörlük" unvanı verilen Halit Refiğ'in 300'ü aşkın makalesinin yanı sıra araştırma yazıları ve "Ulusal Sinema Kavgası" adlı bir kitabı bulunmaktadır.

Önceki
Önceki Konu:
Halil Ergün
Sonraki
Sonraki Konu:
Hayati Hamzaoğlu

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu