evliyânın büyüklerinden Sirâceddîn Ömer bin Ekmelüddîn Lâhicînîn tasavvufta tâkib ettiği yol, tarîkat. Sirâceddin Ömer Lâhicî’nin amcası ve hocası Muhammed bin Nur-ül-Halvetî’ye nisbetle bu yola Halvetiyye ismi verilmiştir. Abdullah Sirâceddîn Ömer Lâhicî’nin bir çınar ağacının kovuğunda halvet etmesinden, hattâ bu ibâdetini kırk gün hiç ara vermeden sürdürmesinden dolayı onun tasavvuftaki yoluna Halvetiyye adı verildiği de bildirilmiştir.
Halvetiyye yolunun kurucusu olan Sirâceddîn Ömer Lâhicî, Lâhican’da doğdu. Çocuk yaştan itibâren ilim tahsil etti. Genç yaşındaHarezm’e giderek amcası Ahî Muhammed bin Nur-ül-Halvetî’ye talebe oldu. Onun hizmetinde ve sohbetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerledi. 1317 senesinde amcası vefât edince, yerine geçerek talebelerine ders verdi, insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı. Onun tasavvufta tâkib ettiği yola Halvetiyye adı verildi.
Halvetiyye yolu kısa zamanda yayıldı. Sirâceddîn Ömer Halvetî bir müddet Hoy’da ve Mısır’da bulundu. Oradan Hicâz’a giderek hac vazîfesini yerine getirdi.Hac dönüşünde Sultan Uveys’in dâveti üzerine Herât’a geldi.Orada insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dünyada ve âhirette saâdete kurtuluşa ermeleri için gayret etti. Hilâfet verdiği talebelerini de çeşitli memleketlere gönderdi. Vefâtından sonra yerine talebelerinin ve halifelerinin en önde geleni Seyyid Yahyâ Şirvânî geçti. Halvetiyye yolunun yayılması ve kollara ayrılması Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretleri zamanında oldu.
Halvetiyye yolu dört kola ayrılmıştır. Bu kollardan da pekçok şubeler ortaya çıkmıştır.
Birinci kol; Ömer Rûşenî hazretleriyle başlayan Rûşeniyye koludur. Seyyid Yahyâ Şirvanî’nin halifesi olan Dede Ömer Ruşenî Aydınlıdır. Tahsilini Bursa’da yaptıktan sonra Bakü’ye giderek Seyyid Yahyâ Şirvânî hazretlerine talebe oldu. Onun sohbetinde olgunlaşıp, insanlara İslamiyeti anlattı. 1487 senesinde Tebrîz’de vefât etti. Rûşeniyye kolundan Diyarbakır’lı İbrâhim Gülşenî’nin kurduğu Gülşeniyye ile Sezâiyye ve Halvetiyye şûbeleri meydâna gelmiştir.
İkinci kol; Cemâliyye koludur. Çelebi Halîfe diye meşhur olan Cemâleddîn Aksarâyî hazretleri tarafından kurulmuştur. Merzifon ve Amasya’da yetişip İstanbul’a gelen Cemâleddîn Aksarâyî İstanbul’un Kocamustafapaşa semtinde câmi, medrese, dergâh ve imâret kurdu. Halvetiyye yolunu yaydı. Hac yolculuğu sırasında Şam’da vefât etti. Yerine halifesi ve damadı Sünbül Sinan Efendi geçti. Onun yoluna da Sünbüliyye adı verildi. Halvetiyye yolunun Cemâliyye kolundan Şâbâniyye, Nasûhiyye, İbrâhimiyye, Assâliyye, Bahşiyye, Karabâşiyye, Çerkeşiyye şûbeleri doğdu.
Üçüncü kol; Şemseddîn Ahmed Marmaravî’nin kurduğu Ahmediyye koludur. Bu koldan çıkan şûbelerin en önde gelenleri Nûreddîn Cerrâhi tarafından kurulan Cerrâhiyye ve Niyâzî-i Mısrî tarafından kurulan Mısriyye’dir. Ramazâniyye, Buhâriyye, Raûfiyye, Cihangiriyye, Sinâniyye, Uşşakiyye şubeleri de bu koldandır.
Dördüncü kol; Şemsiyyedir. Kurucusu Kara Şems diye meşhur olan Şemseddin Ahmed Sivâsî hazretleridir.
Halvetiyye yolunun kolları ve şûbeleri arasında büyük bir farklılık yoktur. Küçük farklılıklar ise daha çok giyimdedir. Anadolu ve Rumelide en çok dergâhı bulunan tarikatların başında Halvetiyye yolu gelir. Bu kolların ve şûbelerin şeyhi olan zâtların çoğunun kabri Anadolu’dadır.
Zikr-i Cehrî’yi (sesli zikri) esas alan Halvetiyye yolunda Esmâ-i Seba denilen Lâ ilahe illallâh, Allâh, Hû, Hak, Hayy, Kayyûm, Kahhar isimleri anılırdı. Toplu zikirlerde Deverân, yâni ayakta halka teşkil edip dönerek zikretmek usûlü de vardı.
Halvetîler diz çöküp kıbleye karşı otururlar her türlü dünyevî düşünce ve şekilleri zihinlerinden silerler, sâdeceAllahü teâlâyı düşünürlerdi. Lâ ilahe illallah zikrini 33 ve 165 kere tekrar ederler, sonra Allah İsm-i Celâlini daha sonra da Esmâ-i Seba’dan Hû, Hak, Hayy, Kayyûm, Kahhâr isimlerini zikrederlerdi. Hazret-i Ali vâsıtasıyle Peygamber efendimize ulaşan silsilesi şöyledir: Muhammed aleyhisselâm, hazret-i Ali radıyallahü anh, Hasan-ı Basrî, Habîb-i Acemî, Dâvud-i Tâî, Mârûf-ı Kerhî, Sırrî-yi Sekâtî, Cüneyd-i Bağdâdî, Mimşâd ed-Dîneverî, Muhammed Dîneverî, Ömer Bekrî, Abdülkâhir Bekrî, Kutbeddîn Ebherî, Muhammed Nehhâs Buhârî, Muhammed Tebrîzî, Cemâleddîn Şirâzî, İbrâhim Zâhid Gîlânî, Sâdeddin Fergânî, Kerimüddîn Muhammed bin Hür-ül-Halvetî, Sirâceddîn Ömer Halvetî.
Çeşitli kolları ve şûbeleri düşünülürse Halvetiyye yolunun Müslüman-Türk toplumu üzerinde en çok tesiri olan tarikatlerden olduğu görülür. Mensupları arasında her sınıftan ve her meslekten insanlar vardı. Sultan İkinci Bâyezid’in yanındaki Cemâl Halvetî, Yavuz Sultan Selim’in yanındaki Sünbül Sinan Efendi, Kanûnî Sultan Süleyman’ın yanındaki Merkez Efendi, Halvetiyye yoluna mensuptular. Sünbül Sinan Efendi ve Merkez Efendinin İstanbulda kendi adlarıyla anılan mahallelerdeki türbeleri, bugün bile büyük kitleler tarafından ziyâret edilmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.