Yıkanmak için yapılan kamuya açık yapı. Hamamların tarihi çok eskiye dayanır. İçi özel olarak ısıtılan, sıcak sulu hamamlar ilk olarak Roma'da inşa edilmiştir. Roma İmparatorluğu'nda hamamlar, günlük yaşamın odak noktalarından birini oluşturmuştur. İçi, duvarları ve tavanları mozaiklerle bezeli, büyük ve gösterişli hamamlarda filozofların, şair ve hatiplerin bir araya gelebilecekleri büyük salonlar da yer almıştır. Hamam geleneği Bizanslılarca da sürdürülmüş; ancak o devirde inşa edilen hamamlar Roma dönemindeki kadar büyük ve gösterişli olmamıştır. Daha sonra Anadolu Selçukluları ve Osmanlılar, hamamın en iyi örneklerini ortaya koymuşlar, bu da "Türk hamamı" teriminin Avrupa dillerine girmesine yol açmıştır.
Geleneksel bir Türk hamamında üç bölüm bulunur. "Soyunmalık" adı verilen bölüm, aynı zamanda hamamın giriş ve dinlenme bölümünü de oluşturur. Bu bölümde dinlenmek için sedirler ve soyunup giyinmek için bölmeler yer alır. Soyunmalıktan, aslında ılık olan "soğutmalık" adlı bölüme geçilir, bu bölümde vücudun birazdan karşılaşacağı sıcağa alışması sağlanır. Üçüncü bölüm olan "sıcaklık", hamamın en sıcak yeridir. Burada "halvet" denilen özel yıkanma bölmeleri ve göbek taşı bulunur. Sıcaklık, hamam suyunun ısıtılmasını sağlayan ve "külhan" adı verilen ocak bölümüne en yakın yerdir. Günümüzde hâlen kullanılmakta olan ve Osmanlı Devleti döneminden kalma pek çok hamam bulunmaktadır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.