İslâmiyette Ehl-i sünnet îtikâdı üzerine olan ameldeki dört hak mezhebden biri. Diğerleri; Hanefî, Şâfiî, Mâlikî mezhebleridir. (Bkz. İlgili maddeler)
Allahü teâlâ, bütün Müslümanlardan aynı îmânı istemektedir. İslâmiyette îmânda, îtikâdda tefrikaya (ayrılığa) kesinlikle izin verilmemiştir. Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimizin inandığı ve bildirdiği ve Eshâb-ı kirâmın naklettiği gibi îmân eden Müslümanlara Ehl-i sünnet ve’l-cemâat veya kısaca “Sünnî” denir (Bkz. Ehl-i Sünnet).
Sünnî büyük İslâm müctehidleri tarafından Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîflerde hükmü açıkça bildirilmemiş olan ibâdetlerin ve günlük muâmelelerin târifinde ve yapılışında her bir müctehid tarafından farklı ictihadlarla gösterilen ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşturan yollara “amelî mezhebler”, bu yolu gösteren İslâm âlimine de “mezheb imâmı” denilmiştir. Mezheb imâmı olan büyük İslâm âlimlerinin aralarındaki böyle ictihâd ayrılıklarına dînin sâhibi izin vermiş ve bu hâl her zaman ve her yerde Müslümanların İslâmiyete dosdoğru uymalarını temin ederek, Müslümanlar için rahmet olmuştur (Bkz. Mezheb, İctihad). Nitekim hadîs-i şerîfte; “Âlimlerin (müctehidlerin) mezheblere ayrılması rahmettir.” buyrulmuştur.
Hanbelî mezhebi, büyük İslâm âlimi ve mezheb imâmı olan Ahmed bin Hanbel’in yoludur (Bkz. Ahmed bin Hanbel). Ehl-i sünnet îtikâdında olan Müslümanlardan amellerini, ibâdetlerini bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara “Hanbelî” denir.
Hanbelî mezhebinin kurucusu: Bu mezhebin kurucusu, İmâm-ı Ahmed bin Hanbel’dir. 780 (H. 164) de Bağdat’ta doğmuş, 855 (H.241) te orada vefât etmiştir. Hadis ve fıkıh ilimlerinde zamânının bir tânesiydi. İlmi ve kemâli çok yüksekti. Üç yüz bin hadîs-i şerîfi ezbere bilirdi. Öldüğü zaman cenâze namazını yüz kırk bin kişi kıldı.
Hanbelî mezhebinde tâkib edilen usûl: Ahmed bin Hanbel’in talebelerinin ve kendisine suâl soranların müşkillerini hallederken, ortaya koyduğu ve tâkib ettiği usûller, Hanbelî mezhebinin temel kâideleri olmuştur. İmâm-ı Ahmed bin Hanbel, rahmetullahi aleyh, dînî müşkillerin hallinde sırasıyla şu kaynaklara başvurmuştur:
1. Kitap ve sünnet: Bütün müctehidler gibi Ahmed bin Hanbel de bir işin nasıl yapılacağını Kur’ân-ı kerîmde açık olarak bulamazsa, hadîs-i şerîflere bakar, bunlarda bulabilirse ona göre hüküm verirdi.
2. İcmâ ve sahâbe kavli: Hadîs-i şerîflerde de açıkça bulamadığı bir iş için, icmâ var ise, öyle yapılmasını bildirirdi. İcmâ, Eshâb-ı kirâmın hepsinin aynı sûretle yapması veya söylemesi demektir. İcmâya “sözbirliği” de denir. Eshâb-ı kirâmdan sonra gelen Tâbiînin de icmâsını delil, senet kabûl etmiştir. Sahâbe kavli (sözü, ictihâdı) bulunan bir meselede, kendi ictihâdına göre hüküm vermezdi. Sahâbenin sözüne göre hüküm verirdi. Hattâ, sahâbe sözü bulamadığı husûslarda, Tâbiînin büyüklerinden olan müctehidlerin ictihâdını, kendi re’yine tercih ederdi.
3. Bir mesele hakında, Sahâbe veya Tâbiîne âit bir re’y (ictihad) bulamazsa, zayıf ve mürsel hadislerle amel eder, ona göre hüküm verirdi. Zayıf hadisin de, sahîh hadisin bir çeşidi olduğunu göz önünde tutardı. (Bkz. Hadis)
4. Kıyâs: İmâm-ı Mâlik’in “Rivâyet yolu”nu ve İmâm-ı A’zam’ın “Rey ve Kıyas yolu”nu almış ise de, pekçok hadîs-i şerîf ezberlediğinden, önce hadîs-i şerîflerin birbirini kuvvetlendirmesine bakarak ictihad etmiştir (Bkz. Kıyas, İctihad). İctihadda bu usûl, sâdece Ahmed bin Hanbel’e âittir.
Hanbelî mezhebinin âlimleri ve yazılan eserleri: Hanbelî mezhebinde birçok âlim yetişmiştir. Bu âlimlerin başında, Ahmed bin Hanbel’in kendi oğulları Sâlih ve Abdullah gelmektedir. Ebû Bekir el-Esrem, Abdülmelik el-Meymûnî, Ebû Bekir el-Mervezî, Harb bin İsmâil, İbrâhim bin İshak el-Harbî gibi âlimler, Ahmed bin Hanbel’in bizzât kendisinden fıkıh ilmini öğrenmişlerdir. Bu mezhebin esâsını yaymak husûsunda üstün gayret gösteren âlimlerden biri de Ebû Bekir el-Hallâl (ölm. 311 H.)dir. Seyyid Abdülkâdir Geylânî de, Hanbelî mezhebinin esaslarını yayan âlimlerdendir.
Ahmed bin Hanbel’in El-Müsned’i en meşhur eseridir. Oğlu Sâlih, çeşitli kimselere yazdığı (Mektuplar)la babasının mezhebini yaymıştır. Abdülkâdir Geylânî Futûhul Gayb ve Günyetüt-Tâlibîn kitapları ile, Abdurrahmân el-Cezerî’nin Kitabül-Fıkhı alel Mezâhibil-Erbaa’sında, bu mezhebin esasları en geniş şekilde açıklanmaktadır. El-Mugnî, El-İknâ, Bülûgul-Emânî adındaki eserler de Hanbelî fıkhı üzere yazılmıştır.
Hanbelî mezhebinin yayılması: Bu mezhep, Şam ve Bağdat taraflarında çok yayılmıştı. Şimdi azalmıştır. Arabistan’da da mensupları vardı.
Bugün Arabistan Yarımadasında bulunan Vehhâbilerin bir kısmı kendilerine Hanbelî demektedirler. Vehhâbiliğin bozuk inanışlarının kaynağı olan İbn-i Teymiyye ve bunun yolunda yürüyen İbn-i Cevziyye’nin de Hanbelî olduğu iddia edilirse de gerek İbn-i Teymiyye ve İbn-i Cevziyye, gerekse Vehhâbilerin inançları, amelleri incelendiğinde, Hanbelî mezhebinden ayrıldıkları ve bu mezheble bir bağlılıkları olmadığı görülmektedir. Bu bakımdan “Hanbelî mezhebindeyiz” diyen Vehhâbilerin bu mezheple alâkalarının olmadığı açıkça ortadadır. Vehhâbilik, Ehl-i sünnete uymayan bozuk yollardan biridir. (Bkz. Vehhâbilik)
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.