beşinci Abbâsî halîfesi. MuhammedMehdî’nin oğlu. Cafer-i Mansûr’un torunuydu. 764 (H. 148)te Rey’de doğdu. Hilâfeti (M. 775-785) yılları arasında olan Mehdî, oğlu Hârûn Reşîd’in eğitim ve öğretimini Abbâsîlerde ilk vezir Hâlid bin Bermek’in oğlu Yahyâ’ya bırakmıştı. Hârûn Reşîd din ve fen ilimleri ile devlet idâresinde iyi bir eğitim görmüş, olgun ve kuvvetli bir kişilik kazanmıştı. 780 senesinde Bizans üzerine gönderilen orduya komutan tâyin edildi. 781 yılında bütün batı eyâletlerinin idâresine memur edildi. Hâdî’nin 786’da ölümünden sonra hilâfete geçti. Halîfelik dönemi Abbâsî Devletinin en parlak devrini teşkil eder.
Hârûn Reşîd, ilk önemli iş olarak, hocası Yahyâ Bermekî’yi tam bir selâhiyetle kendisine vezir tâyin etti. Bu âile mensupları uzun zaman Abbâsî Devletinin fiilî idârecileri olarak devlet hizmetinde bulunmuşlardır. Hârûn Reşîd, İslâm devletinin en büyük rakibi olan Bizans Devleti üzerine seferler yaptı ve buna çok önem verdi. Bu seferler sırasında Niğde ve Aksaray bölgelerini fethederek Ankara’ya kadar ilerledi. Donanmayı kuvvetlendirerek Kıbrıs’a akınlar yaptı. Pekçok esir ve ganîmet elde edildi. Hazar cephesinde Ermenilerin çıkardığı karışıklıkları önledi. Horasan’da ayaklanan Râfî bin Leys’i ortadan kaldırmak için çıktığı seferde hastalanarak 24 Mart 809 târihinde vefât etti.
Hârûn Reşîd devrinde Abbâsî Devleti çok kuvvetlendi. İçte ve dışta îtibârı arttı. Bütün komşu devletler tarafından üstünlüğü tartışılmaz bir şekilde kabul edildi. Devlet muazzam bir istikrâra kavuştu. Adâlet ve medeniyet yaygınlaştı. Halk refaha ve huzûra kavuştu.
Hârûn Reşîd ilim sâhibi ve cömert olup güzel konuşurdu. Halifeliği müddetince, bir sene hacca, bir sene de cihada giderdi. Günde yüz rekat namaz kılardı. Hiçbir iyiliği karşılıksız bırakmazdı. Misâfirlerin eline su dökecek kadar mütevâziydi. İlim ve sanatı severdi. Edebiyâta meraklı olup, âlimlere, ediblere ve fakirlere yardımda bulunurdu. Sarayı ilim ve fikir adamları ile sanatkarlar ile doluydu. Bunlar zaman zaman halifenin huzurunda toplanır ve karşılıklı müzâkerelerde bulunurlardı. Bunlar arasında büyük İslâm âlimi İmâm-ı A’zâm’ın talebesi Ebû Yûsuf şâir Ebû Nüvâs, dil âlimi Ebû Ubeyde, târihçi Vâkidî, nahiv âlimi Sibeveyh, kırâat âlimi Selim el Mukrî ile evliyânın büyüklerinden Fudayl bin Iyâd başta gelmektedir. İmâm-ı Ebû Yûsuf Kitâb-ül-Harâc adlı kitâbını Hârûn Reşîd için yazmıştır. Halîfe Hârûn Reşîd, İmâm-ı Mâlik’e; “Senin kitaplarını çoğaltıp her yere göndereceğim ve herkesin bunlara uymasını emredeceğim.” deyince; “Yâ Halîfe! Böyle yapma, âlimler arasındaki fark, Allahü teâlânın rahmetidir. Hepsi hidâyet üzeredir. Her Müslüman, dinde söz sâhibi, dilediği âlime uyar.” buyurmuştur. Hârûn Reşîd zamanında fevkalâde tercüme faaliyetleri olmuştur.
Devletin idârî teşkilâtında değişiklikler yapan Hârûn Reşîd vilâyetleri küçülterek daha kolay idâre edilir bir hâle getirdi. Merkez teşkilâtında bazı dîvânlar kurarak bunları vezire bağladı. Daha önce vâlilere bağlı olan başkadıya hesap verme mecburiyetini getirdi. Devrin baş kâdısı İmâm-ı Ebû Yûsuf hazretleriydi.
Hârûn Reşîd döneminde ticârî faâliyetler de gelişip Müslüman tüccarlar Çin ve İskandinavya’ya kadar giderek ticâret yaptılar. Bu sâyede devlet hazinesinin geliri görülmemiş bir derecede arttı. Abbâsî şehirleri câmi, mescid, ribat ve sebillerle süslendi. Hârûn Reşîd’in yanısıra hanımı Zübeyde de cömert olup, hayır işlerini severdi. Yaptırdığı pekçok hayır işlerinden biri Mekke’ye 40 km uzaklıktan getirttiği sudur.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.