on iki imâmın on birincisi. İsmi Hasan olup, künyesi Ebû Muhammed’dir. İmâm-ı Ali Nakî’nin oğludur. Zekî, Hâlis ve Sirâc lakablarıyla bilinir. Samarra’da oturduğu El-Asker mahallesine izâfeten, El-Askerî nisbetiyle meşhur olmuştur. 846 (H.232)da Medîne’de doğdu.
Babasının ikâmete mecbur tutulduğu Samarra’ya iki yaşındayken gelen Hasan el-Askerî orada büyüdü. Zamânının âlimlerinden ilim tahsil etti. Fars, Hint ve Türk dillerini öğrendi. Cesur, cömert, kerîm ve âlim bir zât olan Hasan bin Ali el-Askerî’nin on iki imâmın on ikincisi ve sonuncusu olan Muhammed Mehdî adında bir oğlu vardı. Abbâsî Halîfesi El-Mu’temid zamânında, 875 (H.261)te vefât eden Hasan bin Ali el-Askerî, Bağdat yakınındaki Samarra’da babasının yanına defnedildi.
Güzel ahlâk sâhibi ve velî bir zât olup, kerâmet ehliydi. Kerâmetlerinden biri şudur:
İmâm’ı sevenlerden biri, başından geçen bir hâdiseyi şöyle anlatır:
İmâm-ı Askerî hazretlerine bir mektup yazarak bâzı şeyler sordum. Bahar hummasından da soracaktım. Fakat unutmuştum. Daha sonra suâllerimin cevâbı geldi. Suâllerin cevâbından sonra şöyle yazmışlar: “Bu suâllerle berâber bahar hummasını da soracaktın, fakat unuttun. Onun cevâbını da verelim. «Ey ateş! İbrâhim’in üzerine soğuk ve emin ol.» meâlindeki âyet-i kerîmeyi yazıp, hummalı hastanın boynuna asılırsa şifâ bulur.” buyurdu. Dedikleri gibi yaptım. Hasta şifâ buldu.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.