AKTEN- Ya mutluluklar yahut acılar eser oluşturmada etkili olurlar. Bizimki acının, ıstırabın, yangınlığımızın eseridir.
SAYDAM- Gözyaşı hangi gayeye hizmet ediyor?
AKTEN- Toplumdaki yanlışlardan dolayı (Bizzat kendisinin de acılar çekmiş birisinin) kendisi gibi yanlışların, yanlışlıkların tuzaklarına düşülmemesini; Kurtuluşun Allah (c.c.) ve Rasulullah’a (s.a.v.) bağlılık ve sevgiyle olacağına inandığı için ‘Kimse Ateşte Yanmasın’ davasıyla özetlenebilir.Ama Mevlana’ca, Yunusça bir üslup tercih etmekteyiz. İnsanlara günahkârsın demek yerine Hz. Âdem’in de dediği gibi günahkâr benim üslubunu seçtik.
SAYDAM- Gözyaşı ismi nereden geldi?
AKTEN- Gözyaşı ismi ilk önce çıkardığımız dergimizin ismi idi... Dergimizi çıkarmadan önce 20-25 kadar isim düşündük. Çevremize bu isimleri nasıl buluyorsunuz diye sormaya başladık. Herkes Gözyaşı ismini duyunca ya çok sempatik ya da çok soğuk buluyordu. Bu ismin insanların gönüllerinde ve hafızalarında hemen kalacağını düşünerek bu ismi koyduk. Daha sonra dergi adına bir sosyal faaliyet yapalım dedik. 02 Ocak 1987 de Konya’da Alaaddin Keykubat Salonu’nda (o zamanki adı Torans’tı) bir sosyal etkinlik yaptık. Faaliyetimizin adına da dergimizin adı olan Gözyaşı Geceleri dedik. Bu faaliyetleri bir seri olur düşüncesi ile... Biz programın böyle insanların gözyaşlarına vesile olacağını hiç ama hiç düşünmedik. Gözyaşı sadece dergimizin adı idi. Hatta programı icra ederken arkadaşlarım perde arkasında ağlamaya başlayınca aman program bozulacak dedikse de gözyaşlarına engel olamadık. Meğerse seyirciler de ağlamışlardı. Ve artık gözyaşlarını durduramayacaktık. Bu bizim plânımız değildi. Sadece şükrettik. Çünkü Allah için dökülen bir damla gözyaşı Cehennem ateşine sütredir. İnşallah çok insanın samimi gözyaşlarına vesile olmuşuzdur. Yani Cehennem’den kurtuluşuna... Bu bizim en büyük bahtiyarlığımızdır.
SAYDAM- Gözyaşının kendine seçtiği bir hedef kitle var mı?
AKTEN- Kendim gibi ateşe gitme tehlikesi ve tehdidi altındaki bütün canlar, özellikle de gençliğini boşa geçirmemelerini istediklerim, elbette genel anlamda da bütün insanlar hedef kitlemizdir. Ey Allah’ın kulları gelin kardeş olalım, Rahmanın huzurunda mahcup olmayalım,O’nun Habibi olan Peygamberimiz Efendimize layık olalım. Sevdamız da, gayretimiz de yalnızca bu yöndedir.
SAYDAM- Yirmi yıllık bu serüvende Gözyaşı olarak bir ilgi ve etki alanı oluşturdunuz. Bu e-maillerden, canlı telefon bağlantılardan yahut yüz yüze görüşmelerden de anlaşılmaktadır. Peki, bu 20 yılda Haşim AKTEN gözyaşından etkilendi mi, şayet etkilendiyse ne ölçüde ve nasıl etkilendi? 20 Yıl önceki Haşim AKTEN ile bu günkü Haşim AKTEN’e Gözyaşı neler kattı neler kazandırdı?
AKTEN- Halkın etkilenişi, hayatlarındaki değişiklikler ebetteki beni önemli ölçüde etkiledi.Bizzat yaşadığım o kadar çok olay var ki hepsi de olumlu veya olumsuz olarak bir etki bırakıyor. Bunun için beyin çilesi çektim, araştırmalar yaptım, bilgimi artırmaya gayret ettim. İşte beni derinden etkileyen bu müspet ve menfi olayları, sözleri programlaştırdım. Bizim yaptıklarımızla çok şey değişmeyecek belki. Belki hiçbir şey değişmeyecek. Allah Azze ve Celle’nin Gözyaşının yaptığı faaliyetlere ihtiyacı yok ki. O’nun hiç birimizin yaptığına ve yapacağına ihtiyacı yoktur. Rabbim noksan sıfatlardan beridir. Bu yaptıklarımıza bizim kendimizin ihtiyacımız olduğuna inanıyorum ve biliyorum ki bizi hiç kimse izlemese de, bizi hiç kimseler dinlemese de melekler yapılanları kaydediyor. Hiçbir şey zayi olmaz. Fakat benim ümidim yaptıklarımızdan değil Allah’ımın merhametli oluşundandır. Yaptıklarımızı Hakk’ın rızasına ermek ümidiyle yapıyoruz. Nefsimize mağlup olmaktan korkuyoruz. O’na lâyık kul olabilmek için kullarına anlattığım, aktardığım mesajları kendi hayatımda tatbik etmek için kendi nefsimle olan kavgamı hala bitiremedim.Şeytan herhalde benimle fazla uğraşıyor nefsimle, şeytanla kavgamda başarılı olmak için her zaman bana yardımcı olacak güzel insanlar aradım. Muvaffak olamadım bu yüzden bütün ümidimi gelecek nesle bağladım. İnşallah onlar arasından salih kullar çıkacak. Bizim başaramadığımızı dilerim onlar başarırlar da bizden sonrakiler benim zorlandığım kadar zorlanmazlar.1700’ün üstünde Gözyaşı programı, Gözyaşı Dergisi, Gözyaşı Konya ve İstanbul Radyoları, uydu ve internet yayınları, Gözyaşı mağazaları sahi çok kazandınız mı? Bir servet oluşturabildiniz mi?Evet, bu asırda vergi rekortmenleri nasıl varsa ben de bir rekortmen sayılabilirim sanıyorum. Çok kazandım, aldığım dualarla ben bir dua rekortmeni sayıyorum kendimi. Bunun bir bedeli takdir edilemez, trilyonlarla ölçülmez.Maddi olarak ise bakacak olursak ta ekonomik zorluklar içinde sıkıntılar yaşıyorum. Maddi varlığımın üstünde borçluyum. Kimilerinin bir Gözyaşı Geceleri biletinin bedelini hesap ederken, inandığım değerler uğruna ben yüzlerce milyar para sarf etmekten asla yüksünmedim. Kimileri kelle başı hesap yapıp bunlar ne çok kazanıyor diye hesap ederlerken; biz bir kişiye olsun etkili olabilir miyiz diye hesap yapıyorduk. Daha fazla kazanmayı daha fazla hizmet üretmek için isterdim. Burası dünya, bu hizmetler parasız da olmuyor. Daha fazla insana ulaşabilmek için aynı oranda da kazanmak gerekiyor. Biz de kazandığımızı sarf etmekle kalmayıp hizmet aşkıyla gücümüzün de üstünde borçlanmış olduk.
SAYDAM- Haşim Akten bu 20 yıllık yoğun ve heyecan dolu tempoda atladığı, ihmal ettiği ya da çok özlediği ne var, en çok neye sahip olmak ister?
AKTEN- Kendimi ihmal ettim. Kendime ayıracak zamanı ve fırsatı bulamadım. Dolayısıyla da ailemi de ihmal etmiş oldum. Gerçi onlarla beraber olunca da 1 günde en az 10 günlük ilgi alaka göstermeye çalıştım ama yine de ihmal etmek zorunda kaldım. Çünkü hayatım hep yollarda bir şehirden başka bir şehre bir ülkeden başka bir ülkeye hizmete koşmakla geçti.En çok isteyip özlediğim Medine’de yaşamaktı. Başaramadım, İnşallah bir gün onu da başarırım.
SAYDAM- Şimdi en çok neye veya nelere sahip olmak isterdiniz?
AKTEN- Bu dünya fanidir. Öldüğümde Allah (C.C) ‘Gel bakalım sana merhametimi göstereyim sen benim kullarıma Beni ve Habibimi anlattın’ denmesidir. En çok sahip olmayı istediğim şeydir.Haşim Akten’in hayatında takıntıları var mıdır? Yemek konusunda, spor, müzik vb. konularda ve evcil hayvan besleme konusunda. Takıntılarım var tabii. Haşim, midesi için asla zahmete katlanmaz. Mesela mandalina dururken portakal istemez. Çayı cam bardakta içmeyi sever, Kuru fasulyeyi sever. Sporda fırsatı olsa dağcılık yapardı. En çok sevdiği spor dağcılık fakat yapmaya bir türlü fırsat bulamaz.
SAYDAM- Size iki hayat teklif edilseydi; biri sade, asûde, dingin kendi halinde huzur dolu bir hayat, ikincisi ise çağın bütün imkânlarına sahip; modern, teknolojinin sağladığı donanımlı, hareketli, koşan, koşturan bir hayat hangisini tercih ederdiniz?
AKTEN-Tercih olarak münzevi bir hayat bana daha sevimli geliyor. Onun için Medine’de münzevi bir aile hayatı yaşamayı çok isterdim. Fakat kendi nefsim için bir hayat yaşamak Rasûlullah’ı üzer diye bunu tercih etmezdim. Modern değil ama çağın teknolojisini tamamen kullanacağım bir hayat isterim. Bunu da yine inandığım değerler açısından istiyorum. Mum kendi yansa da etrafını aydınlatır. Benim kader çizgimde de buna sanki bir paralellik var gibi. Belki Gözyaşının tesiriyle başkaları Cennet’e gidecek fakat ben bu eksiklerimle Cennet’e gidebilecek miyim? Rabbimin merhametine sığınıyorum.
SAYDAM- Bu sözlerinizden birazcık pişmanlıklarınız olmuş hissi alıyorum. Pişman mısınız?
AKTEN- Hayır asla. Nefsimin istekleri için asla pişman olmadım. Bunun için hamd ederim. Çok sıkıntılarım oldu. Fakat ardından bunun meyvelerini gördüm. Şimdi de çok sıkıntılı bir dönem yaşıyorum. 50 yılda 100 yıllık bir ömrü dolu, dolu yaşamış gibiyim.Allah’ın bana verdiği ömrün tamamına yakınını O’na adadım. Pişman olduğum yıllarım da oldu. Bir anlam katılamamış her ana acırım. Zaten belki de Gözyaşı Gecelerinde hep ağladığım bu sebepledir. Mümin günahlarına pişman olmaz mı? Benim de çok günahlarım var; yanmayayım mı, ağlamayayım mı pişman olmayayım mı?
SAYDAM- Haşim Akten’in başından geçen en ilginç olay nedir?
AKTEN- Kendisi. Kendimi hala çözebilmiş değilim. Kalpler ancak Allah’ın kudret elindedir. Programlara giderken ne yapacağımı ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Dudaklarımdan dökülenlerin sırrına ermek isterdim. Ben yıllardır bu ilginçliği yaşamaktayım. Kendimi bilmek isterim. ‘Kendini bilen Rabbini bilir’ buyruluyor. Bir gün kendimi bilmek ve dolayısıyla da Rabbimi hakkıyla bilmek arzusuyla doluyum.
SAYDAM- Haşim Akten kendini ve Gözyaşını nasıl tanımlıyor. Yani siz hoca mısınız, şeyh misiniz, ulemâdan mısınız, vb. kimsiniz, nesiniz yoksa bunun cevabını başkalarına mı bırakmak gerekiyor?
AKTEN- Hayır, hayır başkalarına bırakırsanız ya vezir ederler yahut rezil. Ya uçururlar ya da batırırlar. Toplumun acılarını sadece bilen değil aynı zamanda yaşamış ve bu acıları kendince dillendiren, dile getiren bir ses, bir kişilik bir hayat, bir gün bitecek bir nefes, yangın bir yürek, yarın mahşerde ne olacağını bilmeyen bir garip kul. Kimine göre ağabey, kimi için kardeş, kimine amca, kimine evlat kimine de dede... Ama kendine hiçbir şey Haşim... Şu saydıklarınızın hepsi yâni şeyhlik, hocalık vs. Ne umduğum ne de olduğum bir şey. Öylesi kutsal makamların taşıyıcısı olacak kadar güçlü değilim. Allah’ın verdiği kabiliyetleri Allah’ın rızası doğrultusunda kullanmaya çalışan belki bir sanatçı diyebilirsiniz. (Entellerimiz beğenmese de) halkın yüreğinde olmaktan gurur duyan, mutlu olan birisiyim.Gözyaşı’na gelince; Gözyaşı her şeyden önce Rabbimin bana bir lütfu... Belki Gözyaşı olmasa yeteneklerimi yanlış yerlerde kullanabilirdim.
İnşallah Gözyaşı inanan yürekler için de bir huzur ve mutluluk vesilesi olur. Şimdi bir çok insan ‘iyi ki varsın Gözyaşı’ diyor.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.