Vücudun belli bölgelerinin işlevlerini tam olarak yerine getirememesi ve bunun sonucunda gözle görülebilen ya da görülemeyen belirtilerin ortaya çıkması. Hastalıklara dıştan ya da içten etkiler neden olabilir. Bunlar arasında mikroplar, bakteriler ya da virüsler, genetik bozukluklar, fiziksel ve kimyasal yaralanmalar yer alabilir.

İnsanlık tarihinin bilinen ilk zamanlarından beri hastalıkların neden ve nasıl ortaya çıktığı merak edildi ve bu konuda araştırmalar yapıldı. Bir zamanlar kötü ruhların, öfkeli tanrıların yol açtığı sanılan hastalıklara, artık mikropların, virüslerin ve zararlı bakterilerin neden olduğu biliniyor.

Hastalıkların ortaya çıkışını inceleyen bilim dalına "Patoloji" denir. 1822-1995 yılları arasında yaşamış olan ve mikrobiyolojinin babası sayılan Louis Pasteur (Pastör), aşılama yöntemini ilk uygulayan kişidir. Ayrıca patolojinin ve mikrobiyolojinin gelişmesinde çok önemli bir isimdir. Pasteur'ün yaptığı çalışmaların izinde mikropların varlığı ortaya çıktı. Böylece, hastalıklara karşı günümüzün vazgeçilmez savunma araçları olan antibiyotikler ve aşılar geliştirildi.

Gelişen tıp sayesinde günümüzde birçok hastalık engellenebilmektedir. İnsanlar çocukken ve bebekken oldukları aşılarla, bütün yaşamları boyunca çocuk felci, sarılık gibi hastalıklara karşı korunabilmektedirler. Veba, çiçek, kolera, tüberküloz, tifo ve tifüs gibi birçok tehlikeli hastalık aşılama sayesinde ortadan kalkmıştır. Hasta olunduğunda alınan ilâçlar da vücuda giren mikrop ve bakterilerle savaşıp iyileşmeyi sağlar.