Birinci Dünya Savaşı sonunda Fransa'nın, Hatay topraklarını işgal etmesiyle başlayıp 1939 yılında Türkiye'ye katılmasına kadar süren bir sorundur.
Musul petrol bölgesinin Akdeniz'e açılan kapısı olması açısından oldukça kritik bir bölgede bulunan Hatay, Fransa ve İngiltere arasında sorun olmuştur. Her iki ülke de bu yörenin kendi egemenliği altında olmasını istiyordu. 1912'de yapılan bir anlaşmayla Hatay Fransızların egemenliğine bırakıldı. Ancak İngiltere'nin itirazları sürüyordu. İtilâf Devletleri ile Osmanlı Devleti arasında imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması'na dayanarak Fransızlar İskenderun limanına asker çıkardılar. 1918 yılının sonuna doğru da Antakya dâhil tüm bölgeyi işgal ettiler. Fransız kuvvetlerinin iki yıl süren egemenliğine karşın, tam anlamıyla bir denetim sağlanamadı. 20 Ekim 1921'de imzalanan Ankara Antlaşmasıyla Türkiye ve Fransa arasındaki savaşa son verildi. Bu antlaşma Hatay'ın durumu hakkında önemli maddeler içeriyordu. Bu antlaşmaya göre, Hatay il sınırları içinde kalan Antakya, İskenderun, Kırıkhan, Reyhanlı, Altınözü ve Samandağ "İskenderun Sancağı" adıyla Fransızların mandası altında Suriye'ye bağlanıyordu. Resmi dili ise Türkçe ve Arapça olacaktı. Fransızlar siyasi olgunluğa erişinceye kadar bu bölgeyi koruyacaklardı. Fakat Fransızların bölgede yaşayan etnik gruplar arasında ayrım yapması halk arasında huzursuzluk yaratıyordu. Fransa'nın denetiminde Türk, Arap ve Ermenilerden oluşan çeşitli örgütler kurulmaya başlandı. Bunun üzerine Türkler, merkezi Adana'da olan "Antakya-İskenderun Yurdu Derneği"ni kurdular. Dernek sürekli Türkiye ile birleşme doğrultusunda propaganda yapmaya başladı. Bu konuda "Altınözü" adlı gazete çıkardılar. Bir süre sonra Antakya Halk Fırkası adında bir parti kurulduysa da, ömrü kısa oldu.
Halk arasında sürekli huzursuzlukların artması ve derneğin çalışmaları sayesinde Milletler Cemiyeti çözüm aramaya başladı. Bu nedenle İskenderun Sancağı içinde bir hükümet kurulmasına, bu hükümetin de Beyrut'a bağlı olmasına karar verildi. 9 Eylül 1936 yılında yapılan anlaşmayla Fransa'nın mandası sona erdi. Sancağın tüm yönetimi Suriye'ye bırakıldı. Bu yöreye "Hatay" denmesine karar verildi. Türk Hükümeti buna büyük tepki gösterdi. Derneğin adı "Hatay Egemenlik Cemiyeti" olarak değiştirildi. Merkezi İstanbul'a taşındı. Örgüt Suriye Hükümeti'nin 14-15 Kasım 1936'da yapacağı seçimleri boykot etti. Katılım bu nedenle çok az oldu. Huzursuzlukların artması üzerine sorun tekrar Milletler Cemiyetine getirildi. Bu soruna çözüm getirmek amacıyla Hatay Cumhuriyeti kurulmasına karar verildi. Bu cumhuriyet iç işlerinde serbest, dış işlerinde Suriye'ye bağımlı olacaktı. Sınırları da Fransa ve Türkiye tarafından korunacaktı. Bundan sonra Türkiye Hatay ile olan ekonomik ilişkilerini artırdı.
Kurulan Hatay Cumhuriyeti'nin tüm yöneticileri Türk olmasına karşın, yönetim açısından Suriye'ye bağlı olması sorun yaratıyordu. Hatay Cumhuriyeti ilk olarak Türkiye posta sistemine bağlandı, daha sonra Türkiye ile Hatay arasındaki sınır kaldırıldı. Para birimi değiştirilip Türk lirası kabul edildi. Türkiye Merkez Bankasının bir şubesi İskenderun'a açıldı. Tüm bu gelişmeler Hatay'ın Türkiye'ye katılmasını kolaylaştırdı. Sonunda 23 Haziran 1939'da Fransa ile Türkiye arasında yapılan Ankara Antlaşması ile Hatay Türkiye'ye katıldı.
Yapılan anlaşma gereğince Fransız askerleri 7 Temmuzda Hatay'dan ayrıldı. Türkiye Hükümeti Fransız ve Suriye'ye ait banka ve şirketleri tüm haklarıyla satın aldı. Hatay Cumhuriyeti yaptığı seçimle vatandaşlarının Türkiye ya da Suriye vatandaşlığından birini seçmesini istedi. Suriye ve Türkiye arasında oluşturulan komisyon bugünkü sınırı belirledi. 7 Temmuz 1939 tarihinde bir yasayla Hatay il yapıldı.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.