Alm. Scham (-gefühl n) (f), Verschamtheit (f), Fr. Honte, pudeur (f), İng. Shame. Sâdece insana mahsûs olan utanma duygusu, Allahü teâlânın râzı olmadığı çirkin şeyleri yapmaktan sakınma, başkalarının kötülemelerinden korkma, kötü iş yapınca utanma; utanmak, sıkılmak.
Dinde hayâ; Allah korkusu sebebiyle günâh işlemekten kaçınmak demektir. İslâm dîninde hayâ sâhibi olmak üzerinde önemle durulmuştur. Tam bir hayâ sâhibi olmak için Allah’a inanmak, O’nun emir ve yasaklarını öğrenip yapmak ve O’nun azâbından korkmak lâzımdır. Bunun için de din, îmân ve ahlâk bilgilerinin öğrenilmesi ve çocuklara, gençlere öğretilmesi gerekir. Aksi hâlde hayâlarının ve iffetlerinin yok edilmesine sebeb olunabilir.
İslâm ahlâkını bildiren temel kitaplarda hayâ konusu geniş olarak açıklanmış ve pekçok şey yazılmıştır. Kısaca bildirildiğine göre hayâ üç çeşittir: Birincisi, Allahü teâlâdan utanmak olup hayânın en kıymetlisi budur. İkinci olarak, Resûlullah’tan (sallallahü aleyhi ve sellem), utanmak gelir. Bu da çok kıymetlidir. Üçüncüsü ise insanlardan hayâ etmektir.
Her hususta olduğu gibi hayâ bakımından da Peygamber efendimiz bütün insanlardan üstündür. Eshâb-ı kirâmdan Ebû Saîd-i Hudrî hazretleri; “Resûlullah’ın hayâsı, bâkire İslâm kızlarının hayâsından daha çoktur.” buyurarak buna işâret etmiştir. Dört büyük halîfe, diğer Eshâb-ı kirâm ve daha sonra gelen âlim ve velîler de hayâlarının çokluğu ile meşhur olmuşlardır. Ayrıca hayâ sâhibi olmak, asırlar boyunca bütün Müslümanların şiârı olmuştur.
Hayâ hakkında Peygamber efendimizin buyurduğu hadîs-i şerîflerden bâzıları şunlardır:
Cennet’e gitmek isteyen, haram işlemekten, Allah’tan hayâ etsin.
Allahü teâlâdan hayâ ediniz!
Allahü teâlâdan, hakîkî mânâda hayâ etmek, emir ve yasaklarına uymak kötü düşüncelerden uzak durmak, helâl lokma yemek ve ölümü hatırlamaktır. Âhireti isteyenler, dünyânın süsünden, zînetinden uzaklaşır. İşte bunları yapmak, Allahü teâlâdan hakkıyla korkmak demektir.
Hayâ ve îmân birlikte bulunur. Biri yok olursa, diğeri de yok olur. Kadının hayâsı, erkeğin hayâsından dokuz kat fazladır. Günah işleyecek kimsenin, bu günâhtan vazgeçmesi, Allah’tan korktuğu için veya insanlardan hayâ ettiği, utandığı için yâhut başkalarının yapmalarına sebeb olmamak için olur. Allah’tan korkarak terk etmenin alâmeti, o günâhı gizli olarak işlememektir. İnsanlardan hayâ etmek, onların kötülemelerinden korkmak demektir. Başkalarının günâh işlemesine sebep olmak, yalnız yapmaktan daha çok günâhtır. Başkalarının bu günâhı işlemelerinin günahları, kıyâmete kadar bunlara sebeb olana da yazılır. Bir hadîs-i şerîfte: “İnsan günâhını (bir daha işlemeyip) dünyâda gizlerse, Allahü teâlâ da kıyâmet günü, bu günâhı kullarından saklar.” buyruldu. Herkese takvâ ve verâ sâhibi olduğunu bildirmek için günâhını saklamak ve gizli olarak devâm etmek, bu hadîs-i şerîfe dâhil değildir. Bu, riyâ (gösteriş) olur.
İbâdetlerini başkalarına göstermekten hayâ etmek câiz değildir, uygun olmaz. Hayâ, günâhlarını, kusur ve kabâhatlarını göstermemeye denir. Bunun için, insanlara Allahü teâlânın dînini öğretmekten (nasîhat etmekten), din kitabı yazmaktan ve satmaktan, namaz kılmak için câmiye gitmekten, imâmlık, müezzinlik yapmaktan, Kur’ân-ı kerîm ve mevlid okumaktan, İslâmiyetin emrettiği gibi giyinmekten hayâ etmemek (utanmamak) lâzımdır. Çünkü bunlar Allahü teâlânın emirleridir. Bunların tersini, zıddını yapmak günâh olur. “Hayâ îmândandır.” hadîs-i şerîfiyle bildirilen hayâ, kötü, günâh olan şeyleri göstermekten utanmak demektir. Müslümanın, önce Allahü teâlâdan hayâ etmesi lâzımdır. Bunun için, ibâdetlerini tam bir sadâkat ve ihlâs ile yapmalıdır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.