Bir psikoloji profesörü emekli olur ve sakin bir kasabaya yerleşir. Emekliliğinin keyfini yaşamak ister. Ancak eve yerleşmesinin ertesi günü, uykusunun en tatlı yerinde sabahın erken saatlerinde büyük bir gürültü ile uyanır. Çıkan gürültüye bir anlam veremez. Sinirle dışarıya çıktığında kasabanın çobanı ile birlikte hayvan sürüsünün çıngırak sesleri ile geçtiğini görür. Bu çekilmez gürültü günlerce sürer. Kurnaz profesör bir önlem almaya karar verir. Ertesi gün çoban, sürüsü ile aynı gürültüyle geçerken, profesör kapının önüne çıkar, çobanı durdurarak şöyle der: 'Çok tatlı bir çobansın. Çok da güzel kaval çalıyorsun. Her sabah bu kuzu ve koyunların sesleri, bu doğal armoni bana büyük bir zevk veriyor. Eğer her gün aynı bu saatte buradan geçersen kapının önüne sana özel olarak para bırakacağım onu alabilirsin.' Çoban bu teklifi duyunca şaşırır, hoşuna gider ve kabul eder. Nasıl olsa her gün buradan geçiyorum. Bu benim için güzel bir fırsat der... Aradan birkaç gün geçer, profesör bir sabah çobanın önüne çıkarak: 'Yaşadığımız ekonomik kriz beni de etkilemeye başladı. Bu nedenle bundan sonra sana vereceğim paranın ancak yarısını verebilirim' demiş. Çoban, bu tekliften pek hoşlanmamış. Ama yine de her sabah aynı yerden geçmeye devem etmiş. Birkaç gün sonra, profesör bu parayı da belirtilen yere koymayınca, çoban daha da sinirlenmiş. Bir daha bu yoldan geçmeyeceğim diye kendi kendine söylenmiş. Sürüsüyle birlikte güzergahını değiştirerek aklınca intikam almış.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.