Hipnotizma - Bilgiler
19/03/2014 18:30
Alm. Hypnotismus (m), Fr. Hypnotisme (m), İng. Hypnotism. Kişide mevcut şuurluluk durumunun başka bir şahıs tarafından çeşitli etkileme yollarıyla değiştirilmesi sonucunda ortaya çıkan özel uyku hâli. Hipnotizma veya daha yaygın olan adıyla hipnozda tam bir uyuma durumu söz konusu değildir. Uyutulan kişi sorulanlara cevap verebilir, telkin edilen bâzı istekleri yerine getirebilir. Hipnoz, çok kimsenin zannettiği gibi uyuyanın, uyutanın tamâmen irâdesi altına girmesi değildir. İki taraflı istek ile bu durum meydana getirilebilir.

On sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Avusturyalı doktor Anton Mesmer, hastalarının üzerinden mıknatıslar geçirerek bu kişilerde ilgi çekici durumlar ortaya çıktığını gözlemişti. Mesmer’in uyguladığı bu tedâvi sırasında bir çeşit uyku-bilinç değişmesi durumu ortaya çıkıyordu. Mesmer buna “hayvan manyetizması” adını verdi ve doktordan hastaya mıknatıs ile geçen bir kuvvet veya etki ile ortaya çıktığına inandı. Fransız bilim Akademisi tarafından toplanan komite Mesmer’in tedâvisinin işlerliğini gördü, ancak onun dayandığı teorik temelleri reddetti ve Paris’te mesleğini yapmasına izin vermedi.

1878’de Fransız sinir mütehassısı J.M.Charcot ve öğrencileri hipnozun çeşitli basamakları olduğunu gösterdiler. Fransız doktoru Bernheim, hipnoz sırasında yapılan telkinin önemini ortaya koydu. Freud de çözümlemekte zor duruma düştüğü vak’alarda hipnozu kurtarıcı olarak görüyordu. Yüzyılımızda da hipnoz üzerinde çalışmalar sürdü ve İkinci Dünyâ Savaşından sonra iyice hızlandı. 1955’te İngiliz Tıp Cemiyeti, 1958’de Amerikan Tıp Cemiyeti tıbbî tedâvide hipnozun yerini kabul ettiler.

Hipnozla ilgili teoriler çok olup, olayı tek başına açıklayabilecek bir teori henüz yoktur. En eski teorilerden birisi, hipnozun bir çeşit uyku olduğudur. Rus fizyoloğu İvan Pavlov bunu daha iyi açıklamış ve hipnozu uykuya geçmeden az önce ortaya çıkan, reflekslerin hâlen mevcut olduğu bir geçiş durumu olarak târif etmiştir. 1909’da Sander Frenczi hipnozun bir ana-çocuk anlaşması şeklinde olduğunu iddiâ etti ve yapanın bir cevap alabilmesi, yâhut başarılı olması için nâzik bir anne gibi konuşması gerektiğini belirtmiştir. Pensylvania Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Plastik Cerrahı Frank Marlowe; “Hipnoz, belli bir noktada toplanmış yoğun bir konsantrasyondur.” demekte ve ameliyatlarda narkoz vermeden hipnozdan istifâde etmektedir.

Hipnozun yapılması: Amaçlanan trans halinin (uyku ile uyanıklık arasında bir durum) sağlanabilmesi için çeşitli metodlar vardır. Bunlardan en bilineni “gözlerin karşılıklı tesbit edilmesi”dir. Hipnozcunun gözüne gözlerini diken şahısa giderek gözkapaklarının ağırlaştığı ve rahatlayarak uykuya geçtiği telkin edilir. Gözün sâbit olarak bakacağı herhangi bir nesne de aynı işi görmektedir. Bir başka metod da hipnotize edilene, elinde çeşitli hisler duyduğu ve elinin giderek havada yükseldiği telkin edilir. Şurası iyice bilinmelidir ki, hipnoz işi hipnotize edilenin isteği dışında çok nâdir istisnâlar hâricinde yapılamaz ve kişi direnirse onu uyutmak hemen hemen imkânsızdır.

Muhakkak ki, hipnoz hâlinin en önemli özelliği kişide ortaya çıkardığı telkine açık durumdur. Kişi hipnozcu tarafından ortaya konulan fikirleri tereddütsüzce kabul eder. Hattâ kişiye hipnozdan sonra yapacağı şeyler telkin edilince onları da kendiliğinden ve zamanları geldiğinde yerine getirir.

Hipnozla trans hâline geçirilen kişide ortaya çıkan yarı-uyku durumu üç basamaktan birinde olabilir. Bu basamaklar, “hafif”, “orta” ve “derin” hipnoz olarak nitelenir. Hafif trans denilen durumda, gözler kapalıdır, solunum yavaşlamıştır, kişi ancak basit telkinleri hipnozdan sonra yerine getirebilir. Orta derinlikteki trans hâlinde kısmî unutkanlık hâsıl olur, telkin yoluyla bâzı halüsinasyonlar ortaya çıkarılabilir. Derin transta genel unutkanlık ortaya çıkar. Kişi gözleri açık olduğu hâlde bile telkin edilenleri yapar. Bu şekilde kişinin belli bir vücut kısmında telkinle hissizlik meydana getirilerek cerrâhî girişimler dahi yapılabilir.

Genel inanışın aksine, uyutulanın uyandırılmayıp trans halde sürekli olarak kalması diye bir şey söz konusu değildir. Çünkü hipnoz işlemi karşılıklı anlaşma, istek ve iletişim sâyesinde ortaya çıkar. Bir tarafın işi bırakması veya istememesi ile hipnoz biter.

Hipnozun kullanılışı: Dişçilik, doğum, cerrâhî dallarında hissizlik sağlamak üzere kullanılabilir. Psikiyatristler hastalarına geçmişte olmuş, hatırlamak istemedikleri veya şuuraltına attıkları olayları söyletmek için hipnozdan yararlanırlar. Hipnoz bundan başka çok sigara içme, oburluk, tırnak yeme gibi istenmeyen alışkanlıkları önlemede de kullanılır.

“Otohipnoz” şahsın kendi kendine telkin ile trans hâle geçmesidir. Çeşitli işler bu yolla kendi kendine telkin edilebilir. Örnek verilecek olursa, gece yatarken otohipnoz ile trans hâline geçen ve kendine sabah saat 7.00’ye kadar uyuyup o vakitte uyanmasını telkin eden kişi âdetâ kurulmuş bir saat gibi yedide uyanacaktır.

Sonraki
Sonraki Konu:
İbn-i Hazm

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu