Hititler - Bilgiler
16/11/2013 9:00
Alm. Hettiter (m.pl.), Fr. Hittites (pl.), İng. Hittites. M.Ö. 2000 yılından M.Ö. 8. yüzyıla kadar Anadolu’da hüküm süren devlet.

Târihi: Hititlerin Anadolu’ya nereden geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. Bunların menşei ve Anadolu’ya geliş yolları hakkında çok çeşitli görüşler mevcuttur. Önceleri batıdan Boğazlar üzerinden Anadolu’ya geldikleri kabul ediliyordu. Daha sonraları ise, Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya gelip önce Yeşilırmak, sonra Kızılırmak mer’alarına yerleştikleri ileri sürüldü. Erzurum ve Keban civârında yapılan kazıların, ileride bu mevzuya ışık tutacağı tahmin edilmektedir.

Kayseri ve havâlisinde bulunan, Asur tüccârlarına âit vesikalarda geçen Hititçe şehir ve şahıs adlarından bu kavmin M.Ö. 2000 yılında Anadolu’ya geldiği tahmin edilmektedir. Hititlerin Anadolu’ya yerleşmesi esnâsında bu bölgede, yerli Hatti kavimlerinin kurdukları bağımsız küçük şehir krallıkları vardı. Bu krallıklardan bâzılarını ele geçiren Hititler, Kuşşara ve Neşa bölgesinde hâkimiyetlerini îlân ettiler. Hânedânın tanınan ilk kralı Pithana’dır.

Pithana’dan îtibâren M.Ö. 1400 yılına gelinceye kadar geçen devreye Eski Hitit Devleti adı verilmekte, bu zamandan yıkılıncaya kadar geçen süreye de Yeni Hitit Devleti veya İmparatorluk devri denilmektedir.

Eski Hitit Devletinin meşhur hükümdarları arasında Birinci Hattuşil ve Birinci Murşil gelmektedir. Diğer hükümdarlar hakkında ya çok az mâlûmât bilinmekte veya hiç bilgi bulunmamaktadır. Eski devirde Hitit Devleti, en parlak zamânını Birinci Hattuşil devrinde yaşadı. Hattuşil (M.Ö. 1650-1620), Güneydoğu Anadolu’ya inerek Haleb’i aldı. Devletin sınırlarını Fırat nehrine kadar genişletti. Ölümü üzerine başa geçen Birinci Murşil (M.Ö. 1620-1590), önce Bâbil Devleti üzerine sefere çıktı. Bu seferde kesin bir netîce elde edememesine rağmen, Bâbil Devleti büyük ölçüde zayıfladı ve Kassitlerin eline geçti. Birinci Murşil daha sonra Hurri ülkesine sefer açtı ve başkent Hattuşaş (Boğazköy)ta çıkan karışıklıklar üzerine geri döndü. Çok geçmeden bu karışıklık esnâsında öldürüldü. M.Ö. 1590 yılında Birinci Murşil’in ölmesi ve hiçbir önemi olmayan sonuncu kral Telepinus’tan sonra Eski Krallık dönemi sona erdi.

Hitit târihinin en büyük kralı olarak ün yapan Birinci Şuppiluliuma (M.Ö. 1380-1340) yeni krallık dönemini kurdu. Hitit Devleti onun zamânında târihinin en güçlü noktasına ulaştı. Şuppiluliuma, Anadolu’da siyâsî birliği kuvvetlendirdikten sonra Güney Mezopotamya ve Suriye içlerine doğru ilerlemeye başladı. Bu sebeple Mısır Devleti ile karşı karşıya geldi. Birinci Şuppiluliuma, Mısır’a karşı zaferler kazandı ise de, vebâya yakalanarak öldü ve yerine İkinci Murşil (M.Ö. 1339-1306) geçti. Bu hükümdâr ve onun halefi Muvattaliş (M.Ö. 1306-1282) zamânında Hititlerin Mısırlılarla mücâdelesi devâm etti. 1296’da iki ülke arasında meşhur Kadeş Savaşı vukû buldu. İki taraf da birbirlerine üstünlük sağlayamadılar. Nihâyet Üçüncü Hattuşil, Mısır’la olan anlaşmazlığa son vererek barış yaptı. Hattuşil’in 1250 yılında ölümünden sonra Batı Anadolu sâhillerine çıkan Akalar; giriştikleri serî akınlarla Hititleri zayıflattılar. Bu saldırılar netîcesinde küçük şehir devletçikleri hâline gelen Hititler çok geçmeden Asurlular tarafından yıkıldılar.

Kültür ve medeniyet: Hitit medeniyetinin kalıntıları Anadolu’nun Alacahöyük ve Boğazköy ile Kuzey Suriye’nin birçok yerlerinde dağınık olarak bulunmaktadır. Hititler sanatta Hattileri taklid etmişlerdir. Hitit sanatının bugüne kadar gelebilen eserleri arasında saraylar, tapınaklar, heykeller ve etrâfı duvarlarla çevrili şehirler gelmektedir. Hitit sanatı, kendisinden sonraki Ege sanatını büyük ölçüde etkilemiştir.

Hititler çivi yazısının yanında, hiyeroglif denilen resim yazısını da kullanıyorlardı. Hiyeroglif yazısına bilhassa âbideler ve mühürler üzerinde raslanılmıştır.

Hitit ülkesindeki kazılarda çıkan tabletler Hititçeden başka Akadca, Hurrice, Hattice ve Palaca yazılmıştır. Bu vesîkalar, Hititlerin zengin bir edebiyâta sâhib olduklarını göstermektedir. Hitit kralları her yıl sonunda yaptıkları icrâatları, yıllık (annal)lar hâlinde yazdırıyorlardı. Hitit devlet arşivinde bu târihî vesîkaların yanında bol miktarda dînî edebiyât metinleri de vardı.

Hititler çok tanrılı bir dîne inanmaktaydılar. Ele geçen bir metindeki “bin tanrı” sözü bu durumu ispatlamaktadır. Hititler yalnız kendi tanrılarına değil, Anadolu’daki diğer kavimlerin tanrılarına da tapınmışlardır. Hititlerin millî tanrıları arasında en önemlileri güneş tanrısı Utu, deniz tanrısı Asuna ve savaş tanrıçası Delvani’dir.

Eski Anadolu mîmârîsinden kaynaklanan Hitit mîmârîsinde âbidevî eserler söz konusudur. Eski krallık döneminde taş temeller üzerine oturtulmuş sağlam savunma mevkileriyle çevrili kaleler, askerî mîmârînin temel özellikleridir. Boğazköy’deki kale ve sur düzeni arâzi ve askerî mîmârînin temel özelliklerine uygun olarak inşâ edilmiştir. Mîmârî târihinde de en eski köprü Hitit devrinden kalmadır. Bu köprü, Boğazköy’ün kuzeydoğusunda Anbarlıkaya ile Büyükkaya arasında kurulmuştur.

Hitit heykelciliği, mîmârî eserlerin bir unsuru olarak gelmiştir. Büyük ebatlarda ve pişmiş topraktan yapılan heykeller genellikle boğa ve aslan vb. figürleri gösterir.

Hititler ile birlikte Anadolu çömlekçiliği en üst seviyeye çıkmıştır. Kazılarda çıkan çömlekler genellikle ince çeperli ve tek renklidir. Birkaç yeni tipin dışında bütün Hitit seramikleri hep aynı özellikleri taşır.

Eski Anadolu oymacılığının en güzel örnekleri Hitit devrinden kalmadır. Oymalar taş, tunç, demir ve altın üstüne yapılmıştır. Hititlerde silâh sanâyiinin de devrine göre çok gelişmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Sonraki
Sonraki Konu:
Abdullah Refet Bey

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu