İslâmiyetten önceki (Mani dîni) ve Mecûsilikteki bozuk inanışları İslâm dînindenmiş gibi göstermeye çalışarak, İran Âzerbaycanı’nda ortaya çıkan, İslâm dîninin emir ve yasaklarını geçersiz sayan, ruhların bedenden bedene geçmesine (tenâsüh) inanan ve önderlerini ilâhlaştıran kimselerin tâbi olduğu bozuk fırka. Hurremdiniyye, Bâbekiyye, Bâtıniyye ve Hurûmiyye isimleriyle de bilinen Hurremiyye’nin bu isimle anılması hakkında çeşitli görüşler vardır. Fırkanın çıktığı yer olan Erdebil’in Hurrem kasabasına nisbetle veya Mazdek’in hanımı Hurrema’ya nisbetle bu ismin verildiğini söyleyenler vardır. Yaygın kanaate göre ise; Farsçada hoşa giden, gönül açıcı gibi mânâlara gelen Hurrem kelimesinden türetilmiştir. Çünkü bu fırka mensupları nefsin hoşuna giden ve haram olan pekçok şeyi mübâh olarak kabul etmektedirler.
Bugünkü Komünizmin savunduğu bozuk fikirleri ortaya atan Mazdek (Mejdek)in açtığı bozuk yolun devamı olan, haramları helâl sayan ve insanların malda ve kadında ortaklığını ileri süren Hurremiyye, İslâmiyetten önce de vardı. Bunların fitnelerine eski İran’ın meşhur hükümdarı Nûşirevân son verdi. İslâmiyetten sonra Abbâsîler devrinde tekrar ortaya çıkan Hurremîlerin liderliğini Câvidân isminde birisi üstlendi. Câvidân’ın ölümü üzerine aslen Mecûsî bir âilenin çocuğu olan Bâbek ortaya çıktı. 753 (H.136) senesinde Ebû Müslim-i Horasânî’nin idâm edilmesi üzerine Hurremiyye fırkasının başına geçti. Bizanslıların da kışkırtmasıyla Abbâsî halifelerine isyan etti.
Zekâsını ve yörenin sarp arâzisini kullanarak bölgenin hâkimi durumuna geldi. Bölgeye dehşet saçmaya başladı. Ona tâbi olan Hurremîler Bâbekiyye adını aldılar. Bütün İslâmi yasakları helâl saydılar. Akla gelebilen herşeyi mübah kabul ettiler. Ana, kız kardeş ve kız evlat ile evlenmeyi uygun gördüler. Eski Hurremîlerden farklı olarak yağma, öldürme, şehir ve köylere baskın yaparak mâsum insanları öldürdüler. Akla gelebilecek her türlü kötülüğü yaptılar.
Hurremîlerin yaptıkları hakkında bâzı târihçiler şöyle demektedir; “Ne kadar yol kesici, soyguncu, ayrılıkçı unsurlar ve Bâtıniyye mensupları varsa hepsi de Hurremiyye’ye katıldılar. Taraftarları gün geçtikçe çoğaldı. Hatta piyâdeler hâriç sadece süvârileri 20.000’e ulaştı. Çeşitli köy ve kasabaları işgal edip halka işkence yapmaya, etrafı yakıp yıkmaya, anarşi çıkarmaya ve zulmetmeye başladılar. Halifenin ordusunu hezimete uğratıp birkaç kumandanını öldürdüler.” Bâzı târih kitapları Babek’in ele geçirdiği kimselerden çoluk çocuk kadın-erkek demeden bir milyon insan öldürdüğünü yazar.
Hurremiyye’nin diğer kolu olan Mâziyâriyye’nin lideri ve Halife Me’mûn’un Taberistân Vâlisi Mâziyâr da Bâbek’le mektuplaşarak onunla beraber hareket etti. Aynen Bâbek gibi en yakınlarla evliliği uygun gördü. Halife Me’mûn Bâbek üzerine ordu gönderdiyse de başarı kazanamadı. Me’mûn’dan sonra halife olan kardeşi Mu’tasım Bâbek üzerine kumandanı Afşin’i gönderdi. Afşin Babek’in müstahkem kalesi El-Bezz şehrini ele geçirdi. Bâbek, âilesiyle birlikte kaçtıysa da sonra yakalanarak halife Mu’tasım’a teslim edildi. 838 (H.223)de Samarra’da halka teşhir edilerek îdâm edildi. Halife Mu’tasım Mâziyâr’ı da yakalatıp 840 (H.225)da idâm ettirdi. Babek’in ve Mâziyâr’ın îdâm edilmelerinden sonra da Hurremîlerin faaliyetleri son bulmadı. Ancak varlıklarını gizlilik içinde sürdürdüler. Hurremiyye kalıntıları El-Bezz şehrinde 11. (H. 5.) asra kadar Mehdî beklemeye devam ettiler.
Dînî temeli Mecûsilik ve Mani dînine, siyâsî bakımdan da Araplara duyulan kin ve nefret hislerine dayanan Hurremiyye’nin dînî inanışları şöyledir:
Bunlar muhtelif fırkalara ayrılmakla beraber hepsi tenâsüh’e yâni ruhların bir bedenden başka bir bedene geçtiğine inanırlar. Dînî sistemlerinin esasını nur ve zulmet kavramları teşkil eder. Onlar, kitapları ve akideleri ne olursa olsun bütün peygamberlerin bir tek ruhtan ilham aldıklarını, vahyin hiçbir zaman kesilmeyeceğini kabûl ederler. Şarap ve diğer alkollü içkileri içmek onlara göre herşeyden daha hayırlıdır. Liderleri Câvidan’ın ruhunun Babek’e geçtiğini kabul ederler. Bâbek’in ilâh olduğuna inananları olduğu gibi peygamberliğini kabul edenler de vardır. Bütün haramları mübah sayarlar. Kadınların rızâsı olduğu takdirde fuhşu ve nefsin istediği her arzuyu hoş karşılayıp bunlara müsâde ederler. Kadın-erkek bir arada çalgılı ve içkili eğlenceler tertiplerler; “Herşey herkesin malıdır. Zevceleri değiştirmek helâldir. Herkesin malları ve yaşayışları eşittir. Şahsi tasarruf yoktur. Bütün insanlar eşit ve herşeyde ortaktırlar. Zenginler malları fakirlere vermeli ve onların ihtiyaçlarını gidermelidir.” derler. Hurremiyye’ye göre; herhangi bir dîne mensub olan kişi mükâfât ümid edip, cezâdan korktuğu müddetçe hakîkat yolundadır. Ebû Müslim’e karşı derin hürmetleri olup onun neslinden gelenlere çok saygı duyarlar. Hukûkî meselelerinde lüzûm hâlinde mürâcaat edecekleri Firiştah adı verdikleri imamları ve aralarında dolaşan dînî rehberleri vardır. Hurremîler gerektiğinde İslâmiyetin emrettiği ibâdetleri de yerine getirerek kendilerini gizlerler.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.