İbn-i Cezerı - Bilgiler
01/11/2013 17:00
Kur’ân-ı kerîm’in okuma kâidelerini anlatan kırâat ilmi âlimlerinden. İsmi, Muhammed bin Muhammed’dir. Dedelerinden bir tânesinin ismine nisbetle İbn-i Cezerî diye meşhur olmuştur. Künyesi, Ebü’l-Hâyr, lakabı Şemseddîn’dir. 1350 (H.751) senesinde Şam’da doğdu. 1429 (H.833) senesinde Şîrâz’da vefât etti.

Küçük yaştan îtibâren ilim tahsiline başlayan İbn-i Cezerî, on dört yaşındayken Kur’ân-ı kerîm’in tamâmını ezberledi. Bir müddet hadis ilmi öğrendikten sonra, Kur’ân-ı kerîm’in muhtelif kırâat (okuma) usûllerini tahsile başladı. On sekiz yaşındayken Kırâat-i Seb’ayı (yedi okuyuş usûlünü) öğrendi. Hac ibâdeti için Mekke’ye, oradan da Kâhire’ye gitti. Oradaki kırâat âlimlerinden çeşitli kırâat şekillerini öğrendi. Sonra Şam’a gidip, oranın âlimlerinden hadis ve fıkıh ilmini öğrendi. Tekrar Mısır’a gidip, fıkıh, fıkıh usûlü ve edebî ilimleri tahsil ettikten sonra, İskenderiye’ye geçti. Pekçok âlimden ilim tahsil etti ve hadîs-i şerîf dinledi. Kendisine, Şeyh Ziyâüddîn ve Şeyhülislâm Şirâcüddîn Bülkînî tarafından, fetvâ vermek husûsunda icâzet (izin) verildi. Sonra Kur’ân-ı kerîm okutmakla meşgul oldu. Şam’daki çeşitli medreselerde kırâat ilmi okuttu. Birkaç kere Mısır’a gidip geldi. Bir ara Şam kâdılığı vazîfesine getirildi. 1395 senesinde Mısır ve İskenderiye üzerinden deniz yoluyla Anadolu’ya, Bursa’ya geldi. Osmanlı Pâdişâhı Yıldırım Bâyezîd Han kendisine çok iltifât edip ihsânlarda bulundu. İbn-i Cezerî’nin şöhreti her tarafta duyulup, Bursa’dan ve diğer şehirlerden pekçok kimse gelerek, ondan kırâat ilmini öğrendiler.

1402 senesinde Yıldırım Bâyezîd Han ile Tîmûr Han arasında meydana gelen Ankara Savaşından sonra, Tîmûr Hanla birlikte Mâverâünnehr’e gitti. Kaş ve Semerkant şehirlerinde kalıp, kırâat ilmi okuttu ve pekçok âlim yetiştirdi. Büyük âlim Seyyid Şerîf Cürcânî hazretleri ile görüştü. Tîmûr Han vefât ettikten sonra Herat, Yezd, İsfahan ve Şîrâz şehirlerine gitti. Her gittiği şehirde çeşitli kırâat usûllerini öğretti. Kırâat ve hadis ilimlerini her yere yaydı. Şîrâz kâdılığına tâyin edildi. Tîmûroğullarının hâkim olduğu birçok beldede kâdılık yaptı. Sonra hacca gitmek niyetiyle vazîfeden ayrılıp Basra’ya ve oradan da Yenbû’ya geldi. Bir müddet orada ikâmet ettikten sonra, 1420 senesinde Medîne-i münevvereye ve Mekke-i mükerremeye geçti. Çok kimseler onun yanına gelip, ilminden istifâde ettiler. Bir müddet mübârek topraklarda kaldı. Bu sırada iki ciltlik Kitâb-ül-Beşer fî Kırâat-il-Aşer adlı eserini yazdı. Daha sonra bu eserini kısaltıp Takrîb adını verdi. Başka kitaplar da yazdı. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverede birkaç sene kaldıktan sonra, Şîrâz’a oradan da Şam’a döndü. Kâhire’ye giderek, Sultan Eşref ile sohbetlerde bulundu ve Kâhire’de sultanın yaptırdığı medreseye tâyin edildi. Kırâat ilmi ve hadis öğretmesi için vazîfelendirildi. Bir müddet sonra hac için Mekke’ye giden İbn-i Cezerî, hacdan sonra Yemen’e gitti. Orada da birçok âlim ondan kırâat ilmini öğrendi. Tekrar Mekke’ye, oradan da Şam’a döndü. Basra’ya ve Şîrâz’a gitti. Vefâtına kadar Şirâz’da kalıp, ilim öğretti ve eser yazdı. 1429 senesinde Şîrâz’da vefât etti. Kendisinin yaptırdığı medresenin bahçesine defnedildi.

Eserleri: Ömrünü ilme bilhassa kırâat ilmine sarf etmiş olan İbn-i Cezerî’nin yazdığı pekçok eserinden bâzıları şunlardır:

1. Kitâb-ün-Neşr fil-Kırâât-il-Aşr: Bin beyitlik manzum bir eserdir. İki cilttir.

2. Tayyibet-ün-Neşr fil-Kırâât-il-Aşr: Kur’ân-ı kerîmin kırâat-i aşere (on türlü okunuşu) hakkında yazılmış olup, bin beyitten meydana gelmiştir.

3. Ed-Dürret-ül-Mudıyye fî Kırâat-il-Eimmet-is-Selâset-il-Mardıyye: Üç büyük kırâat âlimine göre Kur’ân-ı kerîmin okunuşundan bahseden 241 beyitlik eserdir.

4. Et-Temhîd fî İlm-it-Tecvîd: Kur’ân-ı kerîmin tecvîdine dâir bir eserdir.

5. El-Mukaddimet-ül-Cezeriyye fit-Tecvîd: Kur’ân-ı kerîmin kırâati hakkında 110 beyitlik bir eserdir.

6. Gâyet-ün-Nihâye fî Tabakât-il-Kurrâ: Meşhur kırâat âlimlerinin hâl tercümelerini ve kırâatlerinin hangi yollardan geldiğini anlatan eserdir.

7. Mukaddimetü İlm-il-Hadîs: Hadis usûlü ilmine dâir bir eserdir.

8. Er-Risâlet-ül-Beyâniyye fî Hakkı Ebeveyn-in-Nebî: Resûlullah efendimizin, anne ve babasının Müslüman olduklarını ispat için yazılmış bir risâledir.

9. Zât-üş-Şifâ fî Sîret-il-Mustafâ ve minba’dıhî minel-Hulefâ,

10. Et-Takrîb fî Şerh-it-Teysîr.

Önceki
Önceki Konu:
Saman Nezlesi
Sonraki
Sonraki Konu:
Ürotropin

Yapılan Yorumlar

Henüz kimse yorum yapmamış.

Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.

Yorum Yapın

Güvenlik Kodu