on üçüncü yüzyıldaEndülüs’te yetişen meşhur filozof, doktor astronomi bilgini ve matematikçi. İsmi, Muhammed bin Ahmed olup, künyesi Ebü’l-Velîd’dir. Babası, Kurtuba kâdısıydı. Ehl-i sünnet âlimi olan Muhammed ibni Rüşd dedesidir. Dedesine nisbetle İbn-i Rüşd diye meşhur olmuştur. Avrupa’da Averroes adıyla tanınır. 1120 (H.514)’de Endülüs’ün Kurtuba şehrinde doğdu. 1126 (H.520)’da doğduğunu bildiren kaynaklar da vardır. 1198 (H.595)’de Merrâkûş’ta vefât etti.
İbn-i Rüşd, küçük yaşından îtibâren ilim tahsil etmeye başladı. Önce kelâm ve fıkıh ilimlerini, daha sonra zamânının ilim merkezi olan Kurtuba’daki büyük âlimlerden fizik, tıp ve astronomi ilimlerini tahsil etti. Bu ilimlerle ilgili birçok eser yazdı. Edebiyât ve felsefeye karşı ilgi duymaya başladı. Filozof İbn-i Tufeyl ile dostluk kurdu. Onun vâsıtasıyla Fas’a giderek, felsefecilere karşı aşırı sevgi duyan Fas Hükümdârı Ebû Yâkûb Yûsuf’un iltifâtlarına kavuştu. Ebû Yâkûb Yûsuf, Aristo’nun eserlerini şerh etmesini istedi ve onu İşbiliye kâdılığına getirdi. İbn-i Rüşd;Fârâbî ve İbn-i Sînâ ileİmâm-ı Gazâlî’nin ve batı filozoflarının eserlerini inceledi. Aristo’nun görüşlerini inceden inceye tedkik edip, şerhler yazdı. Aristo ile Eflâtun’un felsefî görüşlerini uzlaştırmaya çalıştı. Yunan filozoflarının yanıldıklarını söyleyen Îmâm-ı Gazâlî hazretlerine karşı bu filozofları müdâfaa etti.
İmâm-ı Gazâlî’nin, felsefecilerin tutarsızlığını, sapıklığa ve küfre sebeb olan fikirlerini çürüten Tehâfüt-ül-Felâsife adlı eserine Tehâfüt-üt-Tehâfüt adlı reddiye yazdı. Hükümdâr Ebû Yâkûb Yûsuf onu kendine şahsî hekîm tâyin etti. Az zaman sonra da Kurtuba kâdılığına getirildi.
Felsefecilerin eserlerini inceleyip, Aristo’nun tesirinde kalan İbn-i Rüşd, her şeyin akıl ile anlaşılabileceğini ileri sürdü. Din bilgilerini kendi akıl ve görüşüne göre îzâh etmeye kalkıştı. Fikirleri, kısa zamanda yayılıp tehlikeli olmaya başladı. Hükümdâr Ebû Yâkûb Yûsuf’un ölümünden sonra yerine geçen oğlu El-Mansûr’un da iltifâtlarına kavuşup, Kâdılkudât, yâni kâdılar kâdısı oldu. İleri sürdüğü fikirlerin İslâm dîninin esaslarına ters düşmesi, Müslümanlar arasında hoşnutsuzluklar çıkardı. Âd kavminin helâk olmasına dâir bilgilerin hayâl mahsûlü olduğunu söyledi. Ehl-i sünnet olan hakîkî Müslümanlar, Kur’ân-ı kerîmde bildirilen bir husûsun efsâne olduğunu iddiâ eden bu sözleri üzerine, ona karşı iyice cephe aldılar. Halkın şikâyetleri üzerine hükümdâr, Kurtuba âlimlerinden bir meclis topladı. Toplanan âlimler, onun, İslâmiyetin îmân esaslarına uymayıp görüşlerinin çoğunun sapıklık, bir kısmının ise dinden çıkmaya sebeb olduğuna karar verdiler. Bunun üzerine vazifesinden alınan İbn-i Rüşd hapsedildi. Bilâhare Sultan Mansûr, Kurtuba’ya gelince onu affetti ve iltifâtlarda bulundu. Fakat son seneleri keder ve sıkıntılarla geçti. Serveti elinden alındı. Lucene şehrine sürüldü. 1198 (H.595)de Merrâkûş’ta vefât etti.
Her türlü gerçeğin yalnız akıl ile bulunabileceğine inanan ve bunu müdâfaa eden İbn-i Rüşd, rasyonalist bir filozoftur. Fikirleri de buna göre şekillenmiş, dînî konularda vahy ve nakil esâsını bırakarak akla sarılmıştır. Pervâsız sözlerinden ve görüşlerinden dolayı Hıristiyanlar tarafından zamânının Voltaire’i kabul edilmiştir. İbn-i Rüşd; Allahü teâlânın varlığı, irâdesi, ilmi, kudreti ve yaratıcılığı hakkında ileri sürdüğü akla dayanan sözleri ile, İslâm dîninin îmân ve îtikâd esaslarından ayrılmış, uzaklaşmış ve bâzı konularda Aristo ile aynı görüşlere sâhib olduğunu açıklamaktan çekinmemiştir.
İslâm âleminden daha çok Avrupa’da meşhûr olan İbn-i Rüşd’ün, Averroism adı verilen felsefî fikirleri uzun müddet devâm etmiştir. On sekizinci yüz yılın ortalarından îtibâren eski önemini kaybeden fikirleri, 19. yüz yılın ikinci yarısından îtibâren tekrar ilgiyle karşılanmaya başlanmış, hakkında incelemeler yapılarak eserleri Avrupa dillerine tercüme edilmiştir.
Felsefede şöhrete kavuşmakla birlikte, dînî konularda hak yoldan ayrılan İbn-i Rüşd, zamânının en büyük doktorlarından birisi olup, tıb sâhasında on altı eser yazdı. Bunlar arasında Külliyât fit-Tıb en meşhur olanıdır. Bu kitabında hastalıkları tek tek ele alarak incelemiş, hiçbir insanın hayâtında ikinci defâ çiçek hastalığına yakalanmayacağını belirterek sebeplerini îzâh etmiştir. Ayrıca gözdeki retina tabakası ve çalışma tarzı hakkında da dikkate değer açıklamalar yapan İbn-i Rüşd, tıp târihinde gözdeki retina tabakasının fonksiyonunu ilmî olarak îzâh eden ilk tıp bilgini olmuştur. İbn-i Sînâ’nın Kânûn adlı eserine ve Galen’in tıpla ilgili eserlerine şerhler yazmıştır. Diğer eserlerinde de tedâvi, zehirler ve ateşli hastalıklarla ilgili bilgileri yazmıştır. İbn-i Rüşd’ün tıbla ilgili eseri Avrupa üniversitelerinde ders kitabı kabul edilmiştir.
Matematik, coğrafya ve astronomi ilimlerinde de söz sâhibi olan İbn-i Rüşd bu konularda eserler yazmış, zamânından sonraki birçok ilmî gelişmelere kaynak olmuştur. Dünyâyı dolaşan Kristof Kolomb bile onun fikirlerinden etkilenmiştir. 1498 (H.904) senesi Ekim ayında yazdığı bir mektupta; Averroes=İbn-ür-Rüşd adlı bir yazarın, yeni dünyânın, yâni Amerika’nın varlığı hakkında kendisine fikir verdiğini bildirmektedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.