Hezarfen (bin fenli) olarak bilinen meşhur Türk sanatkarı. 1829 yılında Üsküdâr’da ÖzbeklerTekkesinde dünyâya geldi.
İstiklâlHarbinde Anadolu’ya insan ve malzeme naklinde merkez olarak kullanılan Özbekler Tekkesinin, (İstanbul-Üsküdar) SultanTepedeki binâsı hâlâ durmaktadır. Babası Sâdık Efendi aslen Buhâralı olup, bu tekkenin şeyhiydi. Tekkede özel dersler alan İbrâhim Edhem Türkçe, Çağatayca, Farsça, Arapçayı ve dînî ilimleri çok iyi öğrendi. Bunların yanında fen ilimlerine olan merak ve kâbiliyetinden dolayı mîmârî, kozmoğrafya, matematik ve fen ilimleri ile de uğraştı. Bunlarla kalmayan, her parmağında bir sanat olan İbrâhim Edhem, marangozluk, oymacılık, hakkâklık, dökme, tesviye, demir ve dokuma işlerinde de uğraştı. Bu kâbiliyet ve çalışmaların sonucu 1869 yılında o zamanki sanat okulu olan Mektebi Sanâyinin îmâlât müdürlüğüne getirildi. Daha sonra iki defâ Harem-i şerîfe gönderildi.Kâbe’nin içi ve dışının tâmirâtı için işçilerle bizzât çalıştı. Bu beldelere olan saygı ve hürmetinden Kâbe’nin tâmirinde kullandığı malayı hiçbir işte kullanmayarak kabrine konmasını vasiyet etmiştir.
Hicaz dönüşü Özbekler Tekkesinde talebe yetiştirmekle uğraşmış, buradaki derin kuyudan su çıkarmak için tulumba yapmıştı. Memleketimizde ilk kurşun boruyu döken İbrâhim Edhem, kendi yaptığı sünnet âleti ile Almanya’da madalya almıştır. Kendi eserleri o zaman Paris’te açılan sergidehalka gösterilmiş, sanatındaki incelik herkes tarafından takdirle karşılanmıştır.
Ömrünün sonlarına doğru bir hayli ilerlemiş yaşına rağmen, hat sanatı üzerine çalışmış ve icâzet(diploma) almıştır.Yazdığı hat örnekleri ile yaptığı eserlerin bir kısmı günümüzde hâlâ ÖzbeklerTekkesinde saklanmaktadır.
Ocak 1904 yılında vefât eden Hezarfen İbrâhimEdhem’in kabri, ders verdiği Özbekler Tekkesinin bahçesindedir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.