felsefede, bilginin temeli olarak düşünceyi ele alan, insan düşüncesinin ilme temel olduğu görüşünü savunan düşünce sistemi. İdealizm; felsefik ekollerden realizmin (gerçekçiliğin) ve materyalizmin (maddeciliğin) zıddıdır. İdeal kelimesinin Türkçe karşılığı ülküdür. İdealizm, felsefik akım olarak Türkçeye ülkücülük şeklinde tercüme edilmiştir.
İdealist sözü, 17. yüzyılda Leibniz tarafından ortaya atılmış ve maddeciliğin zıddı anlamında kullanılarak felsefe diline girmiştir. İdealizm, Aristoteles, Platon gibi eski filozofların ortaya attığı felsefî bir görüştür. Bu filozoflar, eşyanın biçiminde özlerini görmek istiyorlardı.
On sekizinci yüzyılda ise Perkeley kendi felsefesini açıklarken, “gayrimaddîlik” kelimesini felsefesinin görüşü olarak ortaya atmış ve müdâfaa etmiştir.
Kant da, eşyânın mekân içinde, bizim dışımızda var olduğunu kabul eden görüşü ortaya atmış ve buna kendi deyimiyle “amprik idealizm” adını vermiştir.
Materyalist ve realistlerin maddeyi felsefelerine temel yapmalarına karşılık, idealist filozoflar düşünceyi esas kabul etmişlerdir. Bilgi, hayat, olaylar vs. hakkındaki îzahları da buna göre şekillenmiş ve bilhassa materyalizmle çatışmıştır. İdealistler, maddeyi reddetmemekle beraber, maddeyi aşmak gerektiğini belirterek, madde dışı bilgi, duygu, seziş ve anlayışlara yönelmişlerdir. Bu bakımdan materyalistlere nazaran müşahhastan mücerrede doğru bir tekâmül içinde görünürler. Ancak, vardıkları yer “düşünce” ve bunun üzerine kurulmuş idealler olarak kaldığından cihanşümûl ve her zaman için geçerli mutlak doğrulara ulaşamamışlardır. Başka felsefe ekolleri tarafından tenkit edildikleri gibi İslâm âlimlerinin kitaplarında da yanlışları ve düştükleri hataları gösterilmiştir. Bâzı idealist filozofların dinler hakkında takındıkları müsbet tavır ve sarfettikleri övücü sözler, dinleri reddeden inkârcı filozoflara birer cevap olarak değerlendirilmiştir. Bunlar, son iki yüzyılda ateist (dinsiz) felsefe ve ideolojilerin hücumları karşısında iyice îtibârdan düşen muharref (bozulmuş) İncil ve çeşitli bâtıl düşüncelerden hareket eden kiliseye ve Hıristiyan papazlarına yardımcı olmuş kabul edilmekle beraber, İslâm dünyasında îtibâr görmemiş ve ciddî bir akis uyandırmamışlardır. İdealist filozoflar da dinler hakkındaki müsbet düşüncelerine rağmen bir din adamı değil, felsefecidirler. Vahyi ve peygamberlerin bildirdiklerini bırakmışlar, yalnız başına akla sarılmışlardır.
İdealizm; maddeciliğin aksine, düşünceye ve ahlâka çok değer veren bir görüştür. Bu bakımdan ahlâk kuralları, idealizm için biçilmiş kaftandır, yâni çok kıymetlidir. İdealizm ahlâkla birleşince “ahlâkî idealizm” meydana gelir. Ahlâkî idealizm, tabiatta, içtimâî hayatta görülen aksaklıkları düzeltmek üzere düşüncenin, duygunun gücüne inanır. Bu görüşü savunur. Estetikte idealizm, sanatta duygu ve düşüncenin hâkim kılınmasını, buna dayalı olarak sanat eserleri meydana getirilmesi görüşünü savunur. Bu bakımdan gerçekçiliğin zıddı olarak kabul edilmiştir. İdealist filozofların meşhurları; Kant, Fichte, Schelling ve Descartes’tir.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.