doğu Hıristiyan kiliselerini süsleyen sâbit veya taşınabilen ve kutsal olduğu kabul edilen tasvirlere verilen ad.
İkona, Hıristiyanlıkta âyin düzeninin tamamlayıcı bir parçası olarak kabul edilir. İkona, ressamın şahsî görüşünü anlatan bir resim değil, kilisenin görüşünü dile getiren bir vâsıtadır. Hıristiyanlar, hazret-i Îsâ’yı Allahü teâlânın bir sözü (kelimesi) değil, aynı zamanda görüntüsü olarak kabul ederler. İkonayı ise, hazret-i Îsâ’nın görüntüsünün insan eli değmeden cisimleşmiş biçimi olarak kabul ederler. Annesinin ve azizlerin görüntüleri de tanrılaştığına inanılan bedene katılmıştır. Bu görüntülere gösterilen saygı, tanrıya gösterilen saygının ifadesidir.
Bütün ilâhî dinlerde resim ve heykellere saygı ve ibâdet yasak edilmişti. İsevîliğin ilk ortaya çıktığı sıralarda da bütün havâriler ve onlara tâbî olan şâkirtleri, resim ve heykellere ibâdetten sakınmışlardı. İsevîliğin yayıldığıİtalya, İngiltere gibi Avrupa memleketlerinin ahâlisi önceden putperest olduklarından, putlara ve resimlere ibâdete meyilli (alışmış) idiler. Çünkü bu ülkelerin insanları inandıkları her ilâh (tanrı) için putlar ve heykeller yapıyorlardı. Aralarında en meşhur ve en ileri olan sanat da put yapmak, yâni heykeltraşçılıktı. Aslı bozulmuş olan Îsevîlik, Hıristiyanlık adıyla Avrupa memleketlerinde yayıldığı sırada, bâzı papazlar, İsâ aleyhisselâmın annesi Meryem diye yapılan uydurma resimlere saygı gösterilmesine ve tâzim edilmesine müsâade ettiler. Diğer Hıristiyan Cemâatler bunu dînin esâsına uygun görmeyerek münâkaşa ve mücâdeleye başladılar.
Bizans İmparatoru Üçüncü Leon, 17 Ocak 730’da ikona kırıcılığı ve İkonaları ortadan kaldırmayı emretti ve bunlara tapınmayı yasakladı. İmparator Üçüncü Leon’un fermanı Hiera Konsili tarafından 754 senesinde onaylandı. Kilisenin ve halkın isteği üzerine ikona taraftarlarının cezâlandırılmasına başlandı. İkona taraftarlarıyla, ikona kırıcılar arasındaki mücâdele mîlâdın 787. senesine kadar sürdü. Nihâyet 787 senesinde İznikte toplanan ruhban meclisinde Îsâ aleyhisselâmın ve hazret-i Meryemin resmi diyerek uydurulan ve ikona adı verilen resimlere ve putlara(heykellere) ibâdet etmeye, tapınmaya karar verildi. İkonalara tapınılmasını ve hürmet etmeyi uygun görmeyenler ise bu karara uymadılar. Münâkaşalar ve mücâdeleler, milâdın 842 senesine kadar devam etti. İkona kırıcılık 842’de İmparator Theophilos’un ölümüyle sona erdi. O sene İmparator İkinci Mikhael ve annesinin emriyle İstanbulda bir ruhban meclisi daha toplandı. Bu mecliste ikonalara (putlara, heykellere ve resimlere) ibâdet etmenin Hıristiyanlığın îmân (inanç) esaslarından olduğuna karar verildi. Bu kararın verildiği gün olan 11 Mart 843 o günden beri Ortodoksluğun bayram günü olarak kabul edildi. Resimlere ve putlara yâni heykellere tapınmaya karşı çıkanlar kâfir ilân edildi. Bu târihten sonra Hıristiyan kiliseleri doğu (Ortodoks) ve batı (Katolik) kiliseleri olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu (Bizans-Ortodoks) kilisesi ikonacılığı benimsedi. Bizans ikonaları kısa bir zaman içinde başkentin dışında, bilhassa Balkanlarda ve birçok ekolün meydana geldiği Rusya’da yayıldı. Bu ikonalar ressam ve heykeltraşlara modellik etti. En ünlü İkona ressamlarından biri Andrey Rublev’di. Moskova’daki Pretyakov galerisinde bu ressamın birçok eseri vardır.
Bu sayfada yer alan bilgilerle ilgili sorularınızı sorabilir, eleştiri ve önerilerde bulunabilirsiniz. Yeni bilgiler ekleyerek sayfanın gelişmesine katkıda bulunabilirsiniz.